Suçlu benim
- Dr. Gürkan Kubilay Yazıları
- 10 Mart 2014, 23:37:44, Güncelleme: 11 Mart 2014, 00:25:34
Yusuf ile Trabzon ilk fırsatı kaçırmış! Geçin ya! F.Bahçe topla daha çok oynamış!
Geçin ya! Sow kale önünde iki ıska yapmış. Geçin ya!
F.Bahçe üçüncü bölgede bugüne kadar yaptığı en baskılı, en çok mesafe kat eden oyunu oynamış! Geçin ya! Alper, Emenike'ye şahane gol attırmış!
Geçin ya! Özer, 1-1 fırsatını kaçırmış! Geçin ya!
Ben, yendiğimde rakip takım taraftarı arkadaşım ile ertesi gün dalga geçmenin zevkini tattığım günlerden geldim bugünlere.
Dirayetsiz, karıştırıcı, kendine oynayan, oyuncusunun da taraftarının da huzurunu baştan kaçıran yöneticilerden kaçmak istedim hep.
Nefretin olmadığı, rakibe saygının olduğu maçları izlemek istedim hep... Ama, sadece bu maç için değil, hemen her maçta intikam tugayları haline getirilmiş bir futbol seyirci topluluğu görmeye başlamışım artık.
Düşman olmuşuz
İçim acımış, "Çocuğuma 'maç' diye bunu mu anlatacağım?" diye kafam karışmış, midem bulanmış, içim kararmış vaziyette... "Bu maçın nesini yazacağım?" moduna girmişim. Birbirine yardım eden toplumdan, mahallede aç olan komşu çocuğunu eve alıp doyuran toplumdan; "alt tarafı bir topun" insanları düşman haline getirdiği bir toplum haline dönmüşüz.
Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olmuş. Fedakar, yardımsever, hoşgörülü, kıymet bilir insanlarda artık akıl tutulması başlamış.
Saha içindeki oyuncuların çoğunluğunun iyi niyeti dışında futbolun her öğesi "rakibe nefretle" yoğrulmaya başlamış.
Bu kadar rezilliğin içinde de ben, maçları "teknik olarak analize meraklı bir adam olarak" komik kalıyorum, biliyorum!
Bu kadar senedir de size TEKNİK KOMİKLİKLER yaptığım için özür diliyorum. Suç bende; o taşı, tuğlayı, bıçağı, çakmağı, tokmağı, meşaleyi atan ve onu atmaya azmettiren de benim...
Suç bende; özür diliyorum.
Geçin ya! Sow kale önünde iki ıska yapmış. Geçin ya!
F.Bahçe üçüncü bölgede bugüne kadar yaptığı en baskılı, en çok mesafe kat eden oyunu oynamış! Geçin ya! Alper, Emenike'ye şahane gol attırmış!
Geçin ya! Özer, 1-1 fırsatını kaçırmış! Geçin ya!
Ben, yendiğimde rakip takım taraftarı arkadaşım ile ertesi gün dalga geçmenin zevkini tattığım günlerden geldim bugünlere.
Dirayetsiz, karıştırıcı, kendine oynayan, oyuncusunun da taraftarının da huzurunu baştan kaçıran yöneticilerden kaçmak istedim hep.
Nefretin olmadığı, rakibe saygının olduğu maçları izlemek istedim hep... Ama, sadece bu maç için değil, hemen her maçta intikam tugayları haline getirilmiş bir futbol seyirci topluluğu görmeye başlamışım artık.
Düşman olmuşuz
İçim acımış, "Çocuğuma 'maç' diye bunu mu anlatacağım?" diye kafam karışmış, midem bulanmış, içim kararmış vaziyette... "Bu maçın nesini yazacağım?" moduna girmişim. Birbirine yardım eden toplumdan, mahallede aç olan komşu çocuğunu eve alıp doyuran toplumdan; "alt tarafı bir topun" insanları düşman haline getirdiği bir toplum haline dönmüşüz.
Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olmuş. Fedakar, yardımsever, hoşgörülü, kıymet bilir insanlarda artık akıl tutulması başlamış.
Saha içindeki oyuncuların çoğunluğunun iyi niyeti dışında futbolun her öğesi "rakibe nefretle" yoğrulmaya başlamış.
Bu kadar rezilliğin içinde de ben, maçları "teknik olarak analize meraklı bir adam olarak" komik kalıyorum, biliyorum!
Bu kadar senedir de size TEKNİK KOMİKLİKLER yaptığım için özür diliyorum. Suç bende; o taşı, tuğlayı, bıçağı, çakmağı, tokmağı, meşaleyi atan ve onu atmaya azmettiren de benim...
Suç bende; özür diliyorum.