Satılık tempo
1- İlk yarıdaki temposuyla Fenerbahçe'nin değil Elazığ'ı, amatör kümeden bir takımı dahi yenmesi imkansızdır.
2-Avrupa'da şampiyonluğa oynayan takımlar 5 pası 10 saniyenin altında yaparlar.
Fenerbahçe'de bu süre iki katından daha fazla. Yani temposuzluğa bir de yavaşlık ekleniyor.
3- 4-2-3-1 oynayacağım diye çıktığı sahada Kuyt ve Krasic sürekli önde kalıp pres de yapmayınca takım aslında 4-3-3 gibi oynuyor ve savunma da yapamıyor.
İlk yarıda öne top getiremeyen takımda Sow'un güçsüzlüğü de dikkat çekmeye başlıyor.
4- Kesinlikle çok iyi bir futbolcu olacak ancak iki ön liberodan birinden ziyade hücuma dönük orta saha gibi oynayabilecek Salih'e de bu sistemde yazık oluyor. Kenarlardan orta yapmada ve savunma arasına dikine pas kullanmada Avrupa'nın 6 ligindeki 30 takım arasında en kötü 4 takımdan biri olan Fenerbahçe hücum aksiyonu da geliştiremiyor.
Krasic'te ümit yok
5-Tüm bu eksikliklere karşın bir türlü oturamayan transfer politikası nedeniyle oyuncu da alınamıyor. İkinci yarıda gelen iki kırmızı kart aslında Elazığ'a dezavantaj oluyor ve F.Bahçe "Peki bu saate kadar neredeydin?" sorusunu sorduracak kadar tempo yapıyor.
6- Bu tempoda en önemli etken de hiçbir şey yapmayan ve bence ümit ışığı da bulunmayan Krasic'in çıkması Topuz ve Semih'in girmesiyle oluyor.
7- Ancak burada bundan önce girdiği pozisyonların yüzde 20'sini gole çeviren ve bu konuda yüzde 24'lük Barcelona'dan bile iyi olan Fener'in gol atma beceriksizliği ön plana çıkıyor.
Sonuç: Karabük ve Elazığ'dan 5 gol yiyorsan hocanı da takımını da sistemini de sorgulamalısın Fenerbahçe. Çünkü tempo
dediğimiz şey satılmıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.