Fener'de neler oluyor?
Alex aslında ne diyor?
Basın toplantısında, "Gökay'ı oynatmadılar, gönderdiler, gençlere sistem şans tanımıyor'' diyor.
Sistem'in yapıcı ve uygulayıcısı kim? Aykut Kocaman. Hoca, karar merci, tasarruf sahibi yani...
Tasarruf sahibi yaklaşık 15 gün önce ne demiş? "Alex bu sene zaman zaman kenarda kalacak.'' Alex ne demiş basın toplantısında? "Evet, kenarda bırakacaksın ama ben hâlâ bu takımın gol şansı paslarının yüzde 60'ını atan adamım.'' "Evet, kenarda bırakacaksın beni ama ben bu takımın kamuoyunda sözüne değer verilen adamıyım.'' "Evet, kenarda bırakacaksın ama ben bu takım hakkında senin 'bence olan' yanlışlarını kamuoyu önünde paylaşabilecek öz güvene sahip adamım.'' "Evet, kenarda bırakacaksın ama ben teknik adamın gerektiğinde başını bile yakacak adamım.'' SONUÇ: Alex diyor ki; "Kenarda bırakma tehdidi 3 yıldır tepemde, bu sayede, Allah için beni aslında daha çok koşan adam haline de getirdin.
Evet, davul da senin elinde, hatta tokmağı da 3 parmağınla tutuyorsun ama tokmağın en az 2 parmaklık yeri de benim elimde, dikkat!'' Alex ile anlaşmalısın Kocaman... Şöyle ya da böyle...
Tersini düşünme bile...
Sow, o takımdaki kas ağırlığı en fazla adamların başında geliyor.
Bu tür adamlar, yani AĞIR ADAMLAR'ın sakatlığı çok zordur.
İyileşme süreçleri uzar.
Çok iyi bir sağlık kadrosu var Fenerbahçe'nin.
Ama işleri zor, oldukça zor.
Sow'un iyi bir futbol maçı oynayacak kıvama gelmesi Vaslui maçlarını geçer.
Sow'a çok inanan bir adamım ben. Gelmeden önce yazmıştım.
Hazard'ın geçen sene yaptığı 18 asistin çoğu Sow'a idi.
Üstelik, Lille'de maç başına Payet, Mavuba, Hazard'dan, 17 tane hem de tehlikeli bölgede pas alan adamdı.
Bu sayı Fener'de 7-8'lere düştü. Şimdi sakatlık da eklendi. Oruç tuttuğu için de kasları toparlayacak protein beslenmesini de yeterince yapamıyor.
Bu da, Sow'un sakatlığının Fenerbahçe'ye ilk 4-5 hafta sıkıntı yaratmaya devam edeceğini gösteriyor.
Bence tekrarlama ihtimali de hiç az olmayan bir sakatlık bu.
Uzun dönem planlamasında bu duruma dikkat.
Kocaman, bir maçta 35 dakika topla oynayacak takım hayal ediyor.
Yaklaşık 120 kilometre de koşacak.
Ama, bir şeyler henüz istediği gibi gitmiyor, bu hali ile gitmesi de çok zaman alacak.
Neden mi?
D.Minsk maçında, ilk 9 dakikada topla çıkarken 6 kayıp yaptı takım.
Stoperler baktı, orta alan öne çıkamıyor, öne uzun vurmaya başladılar. Bu sefer de önde yalnız kalan Kuyt'ın markajcıları topladılar o topları.
Üstelik Minsk, adeta U21 yapısında genç ve deneyimsiz bir takımdı.
Üstüne, çok pas yapacağım derken oyunu yavaşlatan bir taktik de eklendi.
F.Bahçe, 'top rakipte iken' hemen topun arkasına geçen bir iyi savunma üretti ama. 'Top kendisinde iken' yaratıcılıktan uzak hâlâ.
Hâlâ, geçen sene kendisini Avrupa lideri yapan şutları ve Kuyt'ın verkaçları dışında aksiyonu yok.
Sıktılar, sıkıldılar...
Bas bas bağırıyor kadro... 'Bana, hücuma dikine giden, ara pası atan, stoperlerden alıp taşıyan orta saha alın' diye. 'Baroni-Topal ile bu kadar zorlu hedeflere gidemez diye...
Alacaklar, istiyorlar da ama yavaşlar, olmamaları gerektiği kadar yavaş.
Futbol ise saha içinde de dışında da çok hızlı ...
Hasan Ali Kaldırım
Çok sessiz, çok sakin...
Ama bindirmeleri muhteşem.
Stoch varken ürkek...
Caner girince kaplan hızında...
2 bindirme pozisyonu buldu Minsk maçında.
Canlı izlediğim için de geriden yaptığı koşuları gördüm...
Bu adam bu sene çok yararlı olacak...
Umutsuz muyum?
Olay basit.
Bir stoper...
Bir öne oynayan orta saha...
Bir de Henri gönderilip, önde oynayan, atıcı bir santrfor alınırsa...
Bu takım en iddialı takım olur.
Bence...
Fikrimi yazayım dedim, sizinkilerden daha değerli olmayan fikrimi... O kadar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.