Denizli-F.Bahçe maçı tatil edilmeli miydi?
- Dr. Gürkan Kubilay Yazıları
- 05 Mart 2011, 02:05:08, Güncelleme: 05 Mart 2011, 02:06:43
Medenice, Futbol Her Şeye Değer programında Erdoğan Arıkan ve Selçuk Dereli ile...
Dereli, kendisine Futbol Talimat Kuralları'nın verdiği yetkiyle Denizli-F.Bahçe maçını tatil etmediğini söyledi... "Konfeti atıldı diye maç tatil olmaz" diye de ekledi...
O gün hocanın kendisini savunma günü olduğu için dinledim...
Benim tarzımda hem yargıç, hem savcı olmak yoktur çünkü...
Kimseyi kamu önünde yargılamak ne terbiyeme, ne kişiliğime yakışır.
Hele ki ucuz kahramanlıkları ekran önünde asla yapmam...
Hoca da o gün kendi adına doğru bildiklerini anlattı...
Ama ben ona temelde katılmadım...
Bugün sizlerle çıkardığım sonucu da paylaşacağım...
DERELİ, BAKİ KONUSUNDA HATA YAPTIĞINI İLK KEZ KABUL ETTİ
Dereli'ye hemen başında çok önemli bir soru sordum... "Kupa maçında, Saracoğlu Stadı'nda ikinci sarı karttan neden Baki'yi atmadınız" diye...
Çok açık yanıtladı... "Hata yaptım, özür diliyorum" dedi...
Bunu ekranlarda ilk defa söyledi. Benim ısrarlı ve net sorum üzerine... "Peki o maçın, size Baki'yi atmasını söyleyen yardımcı hakemini önceden istemediğiniz doğru mu?" dedim... "Evet" dedi. "İstemedim. Çünkü deneyimsizdi. Bu nedenle Baki'nin görmediğim pozisyonunda oyundan atılması isteğine de güvenmedim. Ama sonradan gördüm ki haklıymış." Yardımcısını seçme hakkına saygı duydum Dereli'nin.
Ama bu kadar net bir pozisyonda, ona güvenmemesini anlamadım... Hele de bu nedenle Baki'yi atmamasını hiç...
MAÇ BANA GÖRE 2 KEZ DEĞİL, 10 DAKİKADA BİR DURDU
Sonra meşhur maça geçildi...
Hoca ısrarla maçın temiz bir sahada oynandığını, iki kere durduğunu, oynamaya engel teşkil edecek bir durum olmadığını söyledi...
Ben aynı fikirde olmadığımı belirttim.
Çünkü ben de sahada idim ve özellikle ikinci yarı sahanın farklı yerlerinden gelen konfetiler nedeni ile maça kısa da olsa sürekli aralıklar verildi. "NEREDEYSE HER 10 DAKİKADA BİR MAÇ DURDU" diye itirazımı belirttim.
Bu da kesinlikle oyuncuların konsantrasyonunu bozdu. Bunu da hocaya ısrarla söyledim.
Bir korner atışında da Alex'in kafasının yanına pet şişe ve 3-4 cm çapında bir taş atıldı...
Hoca "Oyuncu yaralanmadıkça maç devam eder" dedi...
BEN BU TÜR MAÇLARIN TATİL EDİLMESİNDEN YANAYIM
Bu konuda da hocaya katılmıyorum... Cinayete teşebbüs eden birisi "ıskaladığı, bu nedenle vuramadığı" durumlarda ceza almaz mı?
Kafasına taş atılan her oyuncunun psikolojisi bozulur...
Zaten çok stresli bir ortam...
O nedenle ben bu tür sahaya fiziki müdahalelerin olduğu maçları oynattırmam...
O sene Fener'e şampiyonluğu kaybettiren sadece o maç değildi, o maça kadar Fener'in 10 puan fark yapması gerekiyordu...
Bu ayrı bir konu; Premier lig gol kralı Anelka'yı o maçta yedek bırakacak gariplikler yapan Daum'un sorunu, beceriksizliği... Sonuçta hoca kendi açısından "talimatlar böyle" dese de...
O gün Denizli stadında gözlerimle bu olayı gören biri olarak program içinde de söylediğim gibi görüşüm netleşti... O gün, o şartlarda, o maç oynanmamalı idi...
DERELİ ARAŞTIRMALARIMA GÖRE FENERBAHÇELİ
Yayın öncesi uzun ve derin araştırmalar ve konuşmalar yaptım...
Hocanın tuttuğu takım konusunda...
Bunun verdiği kararları etkilemediği konusunda hocaya inancım tam olsa da...
Araştırdım...
Sonuç çok kesindi; hoca Fenerbahçe sempatizanı idi...
Yayında bunu da sordum... Hayır demedi... Onun "GALATASARAYLI" olduğunu iddia eden bir mail gelmesi üzerine "Kesinlikle G.Saraylı değilim" dedi.
Ama benim ısrarla "Hocam siz araştırmalarıma göre Fenerbahçelisiniz" şeklindeki soruma asla hayır demedi...
PROGRAMI SEYRETMEDEN ÖNYARGILI OLANLARA CEVABIM
Program sonrası aldığım maillerin yüzde 85'i olumlu idi.
Ama bu arada bu programda bazı soruları soramadığımı,"Acaba korktuğum için mi böyle yaptığımı!" soran, çok çok az sayıda da olsa mailler aldım...
Bazıları ise "Tabii para kaynağını kaybetmekten korktun" diye yazmıştı...
Bunlar tam komiklikti... Beyler; ben 12 yıldır spor programı yaptım.
Kendi adıma TEK KURUŞ bile almadım.
Çünkü istemedim...
Hiç kimseye "Bana program yapın" ricam asla olmadı...
Her sene, sağolsunlar TV'ler teklif getirdi, ben de kafama uyanı yaptım...
Para asla almadım. Sadece yanımda çalışan ekibe, o da iki programda çok komik paralar verildi...
Ben bu işi para için asla yapmadım... Ben bu ülkenin işini en iyi yapan İç Hastalıkları
Uzmanı doktorlarından bir tanesiyim...
Allah'a şükür işimden kazandığım bana yetiyor...
Bu ülkede para ile beni satın alacak güç yok...
DEĞİL BAŞKANLARI, BABAMI BİLE TANIMAM İŞİMDE
Tek bir futbol toplantısına gitmişliğim yok...
Sabahtan gece yarısına kadar hasta bakan bir İç hastalıkları uzmanı oralara gitme vaktini nerden bulabilir ki? Kimsenin adamı olmadım, kulislere girmedim, kimseye gebeliğim yok...
Hiçbir yönetici ile iş ilişkim, hiçbir başkan ile menfaat ilişkim yok...
İspatlasınlar böyle bir ilişkiyi, bir daha futbolun adını ağzıma almam...
O gün sorulması gereken ne lazımsa sordum...
Hatta sorularımın çoğunluğu mail gönderen izleyicilerin "Benim sormamı istedikleri'' sorulardı.
Dereli de bana "Vicdanım rahat" dedi.
F.BAHÇE KULÜBÜNÜ PROGRAM İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRDİM
Bu tür yayınlar öncesi ilgili tüm kulüplerin sorumlularını arayarak bilgi veririm. Galatasaray'a da, Beşiktaş'a da, Trabzonspor'a da, konu ile ilgisi olan hangi takımsa, onlara...
Program öncesi, olayın diğer tarafı Fenerbahçe Kulübü'nü de, tarafsız yayıncılık ilkem gereği, Sayın Ali Koç nezdinde bilgilendirdim. Soruları varsa göndermelerini rica ettim.
Böyle yapacağımı Selçuk Dereli'ye de bildirdim.
Sayın Ali Koç'un bilgilendirmesi sonrası, Fenerbahçe Kulübü'nden de son derece nezaketli dille yazılmış sorular geldi. O soruların da hemen tamamını sordum.
Hatta onların sorduğu "Hakemin maça etkisi yüzde kaçtır?" sorusuna Dereli, "Çok fazladır" cevabını verdi. İşimi yaptım. Ekranda asla hem savcı, hem yargıç olmadım, olmayacağım da...
Ne Selçuk Dereli'yi, ne de bir başkasını yargılama ve ceza verme hakkım asla olamaz.
Benim oradaki işim; her soruyu zerre kadar korkum olmadan sormaktır.
Sordum da...
Yayın sırasında da "Bence ortalama 10 dakikada bir duran ve Alex'e taş atılan bir maçın tatil edilmesi gerektiği" görüşümü söyledim. "Baki Mercimek'i neden atmadınız" diye sordum ve tarihi cevabını yukarda yazdığım gibi aldım...
NEDEN BU KONUYU PROGRAMIN SONUNA BIRAKTIK?
Programın başladığı ilk günden bu yana sevgili Erdoğan Arıkan; ligin en altındaki takımı program başında, en üstündeki takımı da programın sonunda bizlere soruyor.
Bu nedenle Fenerbahçe'yi en sonda konuştuk. Bugüne kadar hep yaptığımız gibi.
Yoksa bu programda ne Erdoğan'ın, ne de benim asla raiting gibi bir derdimiz yok... Sadece düzgün, seviyeli ve araştıran bir program yapmaya çalışıyoruz, o kadar...
BENİ PİSLİKLERİN İÇİNE ASLA ÇEKEMEYECEKLER
Burada da kendi görüşümü yazıyorum, burası benim yerim... Ama şunu kimse gözden kaçırmasın...
Kimseyi mutlu etmek gibi bir derdim hiç olmadı, olmayacak... Ekranda gözükmek gibi bir kaygım hiç olmadı, olmayacak...
Ben bu işi sadece zevk için ama çok çalışarak, çok araştırarak yapıyorum...
Beni başkaları ile sakın karıştırmayın...
Böyle biline...