Coaching!
- Dr. Gürkan Kubilay Yazıları
- 13 Aralık 2010, 00:08:16
Buna bir de Trabzon'un gündüz maçında gördüğüm ruhunu sahaya yansıtamayan Fenerli futbolcuları ekleyince yenilgi kaçınılmaz oldu.
Rakibiniz 11-0-0 taktiği ile oynuyorsa, öne çıkmaya niyeti yoksa, saha da ağırsa işiniz zorlaşır.
Fener'in ilk yarı sıkıntısı buydu. Seçenekleri sınırlıydı. Seçeneklerinden şut olanına sıkça başvurdu, direkleri bulma panasına.
Kanatlardan sıkça geldi, Semih'i olmamanın ve kanat adamlarının yanlış yerlere top göndermelerinin sıkıntılarına rağmen. Verkaçları denedi, 30 metre karede 10 Ankaragüçlüye rağmen.
Üstelik pozisyonları da buldu, en az üç tanesi net olanından.
Ama golü bulamadı ilk yarı.
Bunda Alex ve Niang'ın etkisiz oyunu da önemli faktördü. Dia, dikine oynuyor, son çizgiye iniyor ama topu sürerken rakibi ile topun mesafesini ayarlama konusunda sıkıntı çekiyordu. Baroni iyi oynuyor ribauntları topluyor onu sadece Gökhan destekliyor.
Semih'e yer bulunmalı
İkinci yarıda Ankaragücü daha cesaretliydi. Niang yoktu, Dia durmuştu, Topuz'u da gören yoktu. 30 ortanın 25'i rakibe olsa da, ceza alanına bu kadar orta yapılan bir maçta daha ikinci yarı başında Semih-Topuz değişikliği yapılmalıydı.
Oyun kilitlenmişti, takım sadece yana oynuyordu.
Kocaman hamlede gecikince tüm ribauntları almaya başlayan Ankaragücü ilk ciddi atağında golü attı.
Ardından Teo ve Çakır ile orta alan direncini artırırken, Gökhan dışında direneni kalmayan Fener hala değişiklik yapmıyordu. Sestak'ın hiç müdahale olmadan attığı golden sonraki değişikliklerin ise artık anlamı yoktu.
İkinci yarıdaki akıllı taktiği ile Ümit hocayı, süper oyunları ile Sestak ve Güven'i kutlamak gerekiyordu.
Fener'e de hafta içinde yazdığım gibi Niang ile Semih'i bir arada kullanmanın ve kondüsyonunu artırmanın çarelerini aramak kalıyordu