Fener'in ruhu Emre
M. United'ın favori taktiği 4-4-2, Alex'in yokluğunda mecburiyeti olmuştu Fener'in. İlk yarıda tam yapamasalar da. Ama 'oyuncuların öyle bir iştahı, oynama ve aslında ne olduklarını ispatlama ruhu' vardı ki taktik falan dinleyecek durumda değillerdi. Emre, şu anda bence Avrupa'nın en iyi 3 orta sahasından biri, ona Santos da katılıyor. Deivid ve Gökhanile pek işlemeyen sağ kanada rağmen soldan Fener iyi işliyordu. Bu kadar hırsla hücuma kalkınca da maçın ilk dakikalarında pozisyon da veriyorlardı. Ligin ilk yarısında İstanbul BŞB ve Antalya maçlarında hızlı hücumla gol bulan Fener, golü 7 saniyede atıyor, hücum bölgesinde kaptırılan topla gol yiyen Antalya'da ise Mehmethoca bunun ligde bugüne kadar tam 30 kez olduğunu unutup, ilk maçtakinin aynısını yiyen oyuncularına kızıyordu.
Daum yine korktu
2. yarıda Fener fizik olarak biraz düşüyordu. Bu da iyi çalıştırılmadığına inandığım takım için normaldi. Topu kendi kalenden uzak tutmanın yolu hücumcuların sayıca fazlalığıdır. Ama santrforunu çıkarıp yerine orta saha adamı sokma korkaklığı yine Daum'a ait oluyor. Bu da Fener'i iyice arkaya yaslıyor, kafa ile en çok gol atan takım Antalya'nın en tehlikeli silahı olan faul ve sonrası kazanılan duran toplara zemin hazırlıyordu. Yine de bu anlarda 4-4-1-1'i Alex yerine Emre'nin süper oyunu ile Fenerli oyuncular iyi uyguluyordu. Şampiyonluktaki rakiplerinden son 15 dakika baz alındığında daha fazla gol yemiş olan Fener, bu sıkıntılı dönemi de yine haftalar sonra gol yemeden bitiriyordu. İstanbul BŞB maçı yazımda "Kadro yetersiz olsa da Daum engel olsa da bu oyunculardaki ruh, bu takımı başarıya götürür" demiştim. Hemen hepsi Emre'nin ruhu ile oynamaya başlayan oyuncuları görünce, bu düşüncem artarak sürüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.