Maça mı, geziye mi?

Türkiye Futbol Federasyonu'na o kadar uyarı yapılıyor, eleştiri yöneltiliyor, hiç kimse de üzerine alınmıyor. Şu hale bir bakar mısınız, A Milli Futbol Takımı özel maç yapmak için Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor, hurra yanında da ilgili-ilgisiz tam 400 kişi oraya gidiyor. Ne için, kimin parasıyla; çıt yok. Bunun izahı, anlaşılır yanı var mı Allah aşkına! Gideceklerin çoğunun futbolla ilgili kişiler olmadığı da aç?kseçik ortada. Siyasilerin bu maçta işi ne, FIFA hakemlerinin işi ne, 120 tane kulüp başkanının işi ne? Maça mı gidiliyor, seçim yatırımı mı yapılıyor anlaşılır gibi değil. Söylenen kişi sayısı da, gezinin faturası da çok büyük görünüyor. İlk yazan kişi olsam hasım dersiniz ama, medyada bu konu her gün yazılıp, konuşuluyor. Konuşulacak da! Şu ana kadar da bu konuyla alakalı TFF'den tek bir açıklamada gelmiş değil. Parasını ister sponsorlar vermiş olsun, ister federasyon; bu durum, bu davet yanl?? o?lu yanl??t?r. Kulüpler darda iken, zorda iken kılını kıpırdatmayan bu yönetim, maalesef bu garip gezide herkese "Gel, gel!" diyebilmişlerdir. Siz rahat mısınız bilmiyoruz ama bu konuda çok rahatsız!
* * *
"İnsan yenilince tükenmez, pes edince tükenir"
NİXON
* * *
E-Söylüyorum
KAFASHİAN&İRAN
İstanbul'a bir dizi futbol araştırması yapmak üzere gelen İranlı dostum Shabab Dadgarnnezhad ile uzun uzun Türk-İran futbolunu konuştuk. Kim mi o? İran Futbol Federasyonu Başkanı Ali Kafashian'ın en yakın danışmanı. Öyle ki onun ifadesi; "İran futbolda kendine, ne Fransa'yı, ne de Almanya'yı örnek model görüyor. Bu anlamda İran'ın yönü Türkiye. Kulüp yapınızı, futbola bakış açınızı inceden inceye araştırıp kendi ülkemize model yapmak için ciddi hazırlık içindeyiz. Bu doğrultuda ikili faaliyetler kurup büyük kulüplerinizi maç yapmak üzerede ülkemize çağırıyorum." Ali Kafashian deyip geçmeyin; Sadece ?ran'da değil, 2008 yılında Asya'da Yılın Futbol Federasyonu Ödülü'nü almış bir başkan. Yönünü hep batıya dönen ama istediğini alamayan Türk futbolu için İran pazarı müthiş imkanlar sunuyor. Öyle değil mi Kafashian?

* * *
fark'ettim'
EFES-F.BAHÇE
Geçen sezon olduğu gibi bu sezonda Beko Basketbol Ligi Finali'ni Efes Pilsen-Fenerbahçe Ülker takımları oynuyor. Hafızalar unutmadı, geçen yılki seri birçok tartışma, olay, doping lafları arasında çok tantanalı geçmişti. Bu yıl temennimiz, olaysız, centilmence ve iyi maçlar olmas?. Fark ettiğim husus ise iki takım finalinde parkelerden daha çok tribünlerde derbi (!) yaşanması. Sebebi malum, futbol seyircisi, basketbol salonlarına heyecan yerine gerilim taşıyor. Sezon içinde sükunetle seyredilen basket maçları her nedense bu tip üst düzey maçlarda kanrevan oluyor ve karakolda bitiyor. Rica etsek, bu yıl salonda futbol ruhuyla değil basketbolsever olarak oturur musunuz (?) Haydi!

* * *
alkışlı'yorum'
HAKAN BİNGÜL
Medya silindirinin son kurbanı Hakan Bingül oldu. Hani şu Fenerbahçe stadının ünlü anonsçusu garibim. Onun için demediğini bırakmayan kalemşorlara bir çift sözüm var. Yerden yere vurduk. Kahraman ilan edeceğimiz yerde linç de ettik. Şu çok net bilinsin ki; O gün bu yanl?? anons (!) yapılmamış olsaydı, sahaya dalan, tribünü yakan, üzüntüsünden ne yapacağını bilmeyen binlerce taraftar şampiyonluğu getiremeyen o futbolcuları sahada sağ bırakır mıydı ? ?ampiyonlu?u anonsçu kaçırmadı ama, futbolumuzu o kurtardı. Hangi kupa o kaybedeceğimiz canlardan daha önemli, söyleyin bana!
* * *
Kırmızı Kart
NEDİM TÜRKMEN
Orduspor Kulüp Başkanı Nedim Türkmen hatırlar, bu sayfalarda onun için övgü de yapmıştık. Şimdi de yeri geldi, eleştireceğiz. Överken sebebimiz açıktı. Onun bu camianın içinde farklı bir başkan, şeffaf bir başkan olduğunu, kulübünün haklarını iyi savunduğunu söyledik. Şimdi de eleştiriyoruz. "Takımı alt sıralardan alıp başarılı kılan Ahmet hoca ile neden devam etmediniz? Haksızlık ettiniz. Sebebini maddi konular diye açıklasanız da pek inandırıcı bulmadık. Şık bir veda olmadı." Ahmet hoca ile hiç tanışmam, o da beni tanımaz. Sadece yanlışa, yanlış diyorum. Gerisi teferruat.
* * *
SORU'YORUM'
Bir SMS furyasıdır gidiyor. Kimi kısaltmalar yapıyor olay oluyor; kimi uzun uzun yazıyor skandala yol açıyor. Koca koca adamlarda "Şu şunu yazdı, bu bunu demişti" diyerek bize malzeme çıkarıyor. Hem mesajı yazan yanlış yapıyor, hem de o mesajı oraya-buraya nakleden. Bence futbolu bırakmak ve bıraktırmak yerine, işimize baksak diyorum. En doğrusu o değil mi?
* * *
şeref tribünü
ÖMER ERDOĞAN
Daha yazıya otururken onu yazacağım diye klavyenin tuşları tebessüm etti. Örnek futbolculuğunun yanında güzel bir insand? çünkü... Sakın savunma oyuncusu diye savunduğumu da düşünmeyin. Tam bir istikrar abidesi o. Benim yazdıklarıma da hiç mi hiç ihtiyacı olmayacak kadar. Almanya Kassel doğumlu. Kimle, hangi hocayla, hangi şartta çalışırsa çalışsın, en çalışkan isim diye anlatıldı bana. Türkiye liglerinde son maç itibariyle tam 350. maçını oynamış. Örnek bir profesyoneli başkanereye çağıracaktık, söyler misiniz? Buyur kaptan!
* * *
Dipnot
KONYASPOR MU ALTAY MI?
İSTANBUL'da lig usulü oynanan Yükselme Grubu maçlarında favori gösterilen iki takımda kaybetti. KSK ve Adana iki maç sonunda puan olarak geride kaldılar ve eve döndüler. Altay- Konya arasında bugün oynanacak olan son maç finale döndü. Bir 90 dakika , bir sezon sanki. İlk iki maçta altı puan toplayan Konyaspor 4 puan toplayan Altay'a karşı. Beraberlik Konyaspor' a yetiyor. Kaybedenin her anlamda çok şey kaybedeceği bir maç. Hak eden taraf kazansın.

* * *
BBO
(Bunları bilmeseniz de olur)
Turkcell Süper Lig'de (Eski adı 1. Lig) "İlk golü Özcan Altuğ'un attığını; ilk golü Beykoz kalecisi Sıtkı'nın yediğini; ilk gol kararını hakem olarak Osman Yereşen'in verdiğini; ilk penaltıyı Lefter'in attığını; ilk penaltıyı Kadri Aytaç'ın kaçırdığını; ilk penaltıyı Vefa kalecisi Baskın'ın kurtardığını, yılının da 1959 olduğunu bilmeseniz de olur.