Alkış, alkış, alkış
Sadece üç büyük kulübün 450 milyon euro borcu olduğunu, kulüplerin geleceğinin mevcut başkanlarla ipotek altına alındığını, iflasın eşiğine gelmiş onlarca kulüp ismi zikredildiğini, UEFA kriterlerine uyan, iyi yönetilen hiçbir kulüp göremediğimi yazsam ne değişir? Her şey değişse, şunu bilin ki kesinlikle başkanlar değişmez. Şimdi bu borç hesabına akıl yoralım. Daha beş yıl önce kulüplere ait borç miktarı şimdikinin üçte biri kadar değil miydi, borsaya bile açık olan bu kulüplerde neden az zamanda fahiş artışlar oldu? Borçlanmanın, mevcut rakamların dışına çıkmanın, sürekli dibe vurmanın mantığı ne! Şimdi sormanın tam vakti, kulüp başkanları harcadıkları bu para kendilerine ait olsaydı bu kadar savruk, bu kadar hesapsız, bu kadar cesur olurlar mıydı. Cevap belli, hiç sanmam. Bu yazdıklarımı x bir başkana atfen de yazmıyorum... A, b, c hep aynı. Sözüm ortaya. "İdare ettikleri kulüplerin eli kendilerine mahkum olsun, kimse aday olamasın, tek aday olarak istedikleri kadar devam etsinler." Bizden istedikleri alkış, alkış, alkış.
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
TÜM YAZILARI