Yürekli babanın cesur oğlu
Onunla hiç arkadaş olmadık, dosttuk çünkü..
Gençlik dönemimiz Levent'te, aynı mahallede geçti.
Benden birkaç yaş büyük olmasına rağmen, her zaman ağabeykardeş ilişkimiz oldu.
Yaklaşık bir ay önce, "Evleniyorum, nikah şahitliğimi yapar mısın?" diye sorduğumda bana, "Uygun olursam inşallah" değil; "Ne demek, gurur duyarım kardeşim" yanıtını vermişti.
Çok değil, sadece 10 gün önceydi..
6 Ekim'de, en mutlu günümde geldi yanımıza..Hayli yorgun görüyordu. "Hayırdır ağabey?" diye sorduğumda, "Babam rahatsız Cenk, hastaneden geliyorum.
Durumu çok iyi değil" dedi.
Bu cümleleri söylerken gözleri dolu doluydu..
Buna rağmen bizi kırmamıştı..
Geldi, yanımızda oldu. Bedeni bizimle, aklı ise babasındaydı elbette. Ama her zamanki gibi sözünü tutmuştu!
Onun için verilen 'sözler' önemliydi.. Ailesinden aldığı saygının dışında, yüreğindeki Allah sevgisinin kendisini doğru yoldan ayırmayacağına inanırdı. Bu yüzden hep dua eder, minnet duyardı ailesine.
Şimdi dua etme sırası onda, şimdi dua etme sırası bizde..
Kendisine söylediğimi, buradan sizlerle de paylaşmak istedim:
Yürekli babanın, cesur oğlu olmak; sana bırakılmış en büyük miras Fikret ağabey. Başın sağ olsun sayın başkan, sevgili ağabeyim. Dualarımız Abdulkadir Orman ve ailesi için...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.