Alman inadı
Tam7 gol izledik Vikingur maçlarında... Yorumların büyük çoğunluğu, "İki takım arasında dağlar kadar fark var, olsun artık o kadar" şeklindeydi...
Sonra Plzen deplasmanında alınan 1-1'lik beraberlik "U dönüşü yorumlara" sahne olsa da; 3-0'lık rövanş, ortamı yine sakinleştirdi...
Hemen akabinde, Buca maçında yeni sezona galibiyetle "merhaba" diyen Beşiktaş, sadece siyah-beyazlıların değil; sarı-kırmızı, sarılacivert, bordo-mavi, hatta yeşil-beyazlıların bile övgüsünü alıyordu artık... Üç gün sonra, üzerine bir de 2-0'lık Helsinki galibiyeti gelmesin mi!..
Kimi görsem, kiminle konuşsam; "Bu Beşiktaş durdurulmaz. Ligde uzak ara yapar, UEFA'da tepelere çıkar" diyordu artık.
Eeee normaldir böyle yorumlar...
Ona 3, buna 4, şuna 2 atarsanız eğer; ayağınızı yerden kesecek yorumlar da yapılır hakkınızda...
Hani bu serinin üstüne, "Şunlar bir tökezlese de biz de çuvaldızı batırsak" diye düşünenlerin fazla beklemesine gerek kalmadı...
Bela geliyorum demez!
Dört gün sonra, üç büyüklerin son yıllardaki belalısı İstanbul BŞB geldi İnönü'ye...
Yine yaptı yapacağını. İlk yarı durdurdu, ikinci yarı uyuttu; aldı üç puanı gitti!
Bu mağlubiyette, Bobo ve Zapo'nun tribüne gönderildiğini, Guti ve Necip'in kulübeye hapsedildiğini unutmayalım. Sağolasın Schuster! Perşembe günü Helsinki'de 2-0'ın avantajıyla çıktı Kartal sahaya...
Kadroda kimler vardı? Bobo sahada, Zapo sahada, Guti sahada, Necip sahada..
Sonuç: 4-0 Beşiktaş... Bunun için de sağolasın Schuster! Demek ki iyi futbol ve galibiyetler için "bazı" oyuncuların tribünde ya da kulübede değil, çimlerin üzerinde olması gerekiyor.
Ama Schuster bu, ne yapacağı belli olmuyor.
Adamda gerçekten "Alman inadı" var!
Neyse ki malzemeci Süreyya, Quaresma'yı kısa sürede bizden biri yapmayı başardı da, Portekizli yıldızın golleri art arda geliyor...
Schuster bile onu kesemiyor!
Allah'tan!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.