Gelen-giden
Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan ve seçkin davetlilerin yer aldığı <ı>(bazı davetlilerin ise 'Sen eşinle gel, sen yalnız gel' uygulaması nedeniyle katılmadığı) ı>şampiyonluk balosunu TV'den izleyebildim!.. Eğer bir kez daha yapılırsa bu kez ben de "masa alacağım" ve bu baloya gidemeyenler de "davetlim" olacak! Neyse, asıl konumuz bu değil... Şampiyonluklar ve kupalar geride kaldı; artık yeni sezon, yeni heyecan, kazanılacak yeni kupalar var Beşiktaş'ın önünde. Yönetimde değişiklik yok şimdilik, yani seçime kadar. Teknik heyet de aynı. Tek yenilik futbol takımında... Cisse, Gökhan Zan, Serdar Kurtuluş ve Aydın gitti; Zapo, Delgado, Bobo ve Batuhan gitmek üzere; Tabata gelmek üzere; Nihat, Ferrari, Fink, Erhan, İsmail Köybaşı ve Rıdvan ise 2010 model Kartallar. Hepsinden az-biraz bahsedelim bugün...
Bilsem 'Denizli' olurdum
Cisse; zaten uzun bir dönem futbola Fransız kalmıştı, gitmesi normal...
Gökhan Zan; cam adamdı, gidişine en çok kulüp doktorları sevindi...
Serdar Kurtuluş; Tigana'nın jokeriydi, Denizli'nin sahte okeyi oldu...
Aydın; üzerindeki 'Karabulut'ları bir türlü atamadı, doğmadan battı...
Zapotocny; valla gitmesini istemeyen daha fazladır. Kontenjan kurbanı oluyor Çek yıldız...
Delgado; yarı yarıya... Halı saha topçusu deniyor ama bu takımın en "teknik" adamı da oydu. Gerçi sezonun ilk yarısında kesin yok, bu yüzden kalmasında da yarar yok...
Bobo; tam bir bilmece... Genç, yenetekli, taraftarın sevgilisi ama "Komşu" ille de gel diyor. Gitse yeri dolmaz, kalsa kafası sahada olmaz...
Batuhan; tutsan elinde patlar, rakibine versen senin canını yakar... Çenesi kadar ayaklarını konuştursaydı eğer, şimdi Türkiye onu konuşuyor olurdu!
Tabata; kime sorsanız "iyi adam" diyor, "süper" ya da "gereksiz" diyeni duymadım...
Hele bir G.Antep'ten vize çıksın, göreceğiz...
Ferrari; ismi güzel, en kötü forma sattırır...
Nihat; o şimdi asker! Dönünce bakarız...
Fink; Ernst'in gölgesinde kalmaz inşallah...
Erhan; en azından soyadı "güven" veriyor...
İsmail; o kadar yüksek bir bedelle alındı ki ağzıyla kuş tutsa bile "Niye iki tane tutmadı" denecek, işi hiç de kolay değil...
Rıdvan; daha 18 yaşında ve "şimşek" gibi bir delikanlı... Peki, gelen-gideni aratır mı? Bilemem... Zaten bunu da bilseydim eğer, Mustafa Denizli (kahin) olurdum!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.