Fenerbahçe şubat ayını galibiyetsiz bitirince...
Galatasaray bir hafta dört atıp ertesi hafta yenilince... Beşiktaş galibiyetler serisinden üç puan orucuna girince; milyonlarca insan cebindeki deliği, üstündeki yamayı, karnındaki gurultuyu unutup en yakınını kaybeden insanların ruh haline bürünüveriyor,
dünyaya küsüyor. Ee, kolay da değil. Dört büyükler yıllarca 'bir şekilde'
kazanmaya alışmışlar. Taraftarlarını da alıştırmışlar. 'Gün bitiminde' yine kazanıyorlar ama '
Her maçta 3 puan' devri artık sona erdi. Kesin olan şu ki futbol oynamadan kazanılmıyor. Hatta iyi futbol oynayarak bile her zaman kazanılmıyor... Puan cetveline bakıyorsunuz, ilk 6'da yer alan ve
şampiyonluk şansı olan takımlar, geçen sezon da hemen hemen aynı konumdaydılar, bir tek
Sivasspor koptu aralarından. Kupa artık isme göre verilme dönemini tamamlıyor. Geçen sezon
Beşiktaş 71 puanla şampiyon oldu, belli bu sezon da lig, kupasını bu puanlara ulaşana verecek. Mesela
Galatasaray ve
Fenerbahçe geçen sezonu 9'ar mağlubiyetle kapatmıştı, gidişata göre bu sezon da pek farklı olmayacak! Aslında şaşılacak bir şey yok. Türk futbolunda gelişen
rekabetçi ortam, belli
takımları ön plana çıkaran, emek harcamadan isimle işini götürmeye çalışan ve de alışan eski sistemi tasfiye ediyor. '
Şampiyonluktan korkmayan' bir kulüp ortaya çıktığında 52 yıllık
zincir de kırılacaktır. İşte o zaman, büyükler kendilerini gerçekten sorgulayacaklar, "Biz nerede hata yapıyoruz?" diyecekler. Kongreler, kulüplere 5 holding kurulacak kadar borç takan yöneticilerden hesap soracak. Dünyanın parasını alıp uyduruktan sebeplerle formanın hakkını vermeyen
sahte yıldızlar ayıklanacak. Futbolcusunu oynatmayı beceremeyen, yönetim becerisinden yoksun yöneticiler tasfiye olacak vs... Tabii
Bursaspor ya da
Kayserispor sezonu şampiyon olarak bitirirse. Yoksa yine aynı tas, aynı hamam...