Garanti değil
- Bülent Tulun Yazıları
- 12 Ağustos 2009, 23:13:31, Güncelleme: 15 Temmuz 2010, 16:18:05
2009-10 sezonunu en erken açmak zorunda kalan Galatasaray ciddi resmi maçlardan sonra ilk Turkcell Süper Lig maçını da oynadı. Her maçta ileri dönük daha iyi ışıklar vermeye devam ediyorlar. Son derece geniş ve derin bir kadro yapısı mevcut. Her mevkide ciddi bir alternatif bolluğu var. Peki o zaman şöyle düşünelim; geçen sezon da başlamadan önce önemli transferler yapılmıştı. Bir tek Milan Baros sonradan transfer edilmişti ve Şampiyonlar Ligi'nden tarihinde ilk kez elenilmesi bu hataya bağlanmıştı.
G.Saray büyük geldi
De Sanctis, Harry Kewell, Nonda, Meira, Milan Baros. Lig sonuna bakıldığı zaman bu takım son yılların en kötü puan sıralamalarından birinde ligi bitirmişti. Dolayısıyla iyi ve tanınmış oyunculardan kurulu bir takım yaratmak her zaman başarıyı getirmeyebiliyor. Geçen sezondaki en büyük hata Skibbe gibi bir aprantiyi teknik direktör olarak başa getirmekti. Kendisinden habersiz yardımcılarının işlerine son verildiğinde bile reaksiyon gösteremeyen bir teknik direktör, Galatasaray gibi bir firma futbol takımını nasıl yönetebilirdi. Bu yıl ise yapılan transferlerden bence en önemli ve kıymetlisi Frank Rijkaard ve teknik heyetini bu işin başına getirmektir. Nitekim gerek futbolculuk kariyeri gerek teknik direktörlük kariyeri ile bunun yanında adaletli, disiplinli ve sevecen duruşu olan, ne konuştuğunu bilen, en önemlisi de maç içinde yaptığı değişikliklerle herkesi tatmin eden Rijkaard rüştünü ve güvenilirliğini en başta tescil ettirmiştir.
Mütevazı bir kişilik
Bazı maçlardan sonra kısa maç sonu röportajlarına da yardımcısını çıkartabilme nezaketi ve zerafeti ne kadar mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunun da delilidir. Sadece iyi oyunculara bel bağlamak ne kadar sakıncalıysa teknik heyetlere bel bağlamak da bir o kadar sakıncalıdır. Bu hassas dengeyi iyi kurabilen kulüpler büyük ölçüde başarıyı yakalar. Galatasaray da bu sezon iyi işler yapabilecek bir harmoni içinde görünüyor. Umarım hem oyun hem de sonuç olarak yükselen bir grafik izleriz. Geçen sezon çok kötüydü bu sezon umarım bu hayal kırıklığı yerini coşku ve sevinçlere bırakır.
G.Saray büyük geldi
De Sanctis, Harry Kewell, Nonda, Meira, Milan Baros. Lig sonuna bakıldığı zaman bu takım son yılların en kötü puan sıralamalarından birinde ligi bitirmişti. Dolayısıyla iyi ve tanınmış oyunculardan kurulu bir takım yaratmak her zaman başarıyı getirmeyebiliyor. Geçen sezondaki en büyük hata Skibbe gibi bir aprantiyi teknik direktör olarak başa getirmekti. Kendisinden habersiz yardımcılarının işlerine son verildiğinde bile reaksiyon gösteremeyen bir teknik direktör, Galatasaray gibi bir firma futbol takımını nasıl yönetebilirdi. Bu yıl ise yapılan transferlerden bence en önemli ve kıymetlisi Frank Rijkaard ve teknik heyetini bu işin başına getirmektir. Nitekim gerek futbolculuk kariyeri gerek teknik direktörlük kariyeri ile bunun yanında adaletli, disiplinli ve sevecen duruşu olan, ne konuştuğunu bilen, en önemlisi de maç içinde yaptığı değişikliklerle herkesi tatmin eden Rijkaard rüştünü ve güvenilirliğini en başta tescil ettirmiştir.
Mütevazı bir kişilik
Bazı maçlardan sonra kısa maç sonu röportajlarına da yardımcısını çıkartabilme nezaketi ve zerafeti ne kadar mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunun da delilidir. Sadece iyi oyunculara bel bağlamak ne kadar sakıncalıysa teknik heyetlere bel bağlamak da bir o kadar sakıncalıdır. Bu hassas dengeyi iyi kurabilen kulüpler büyük ölçüde başarıyı yakalar. Galatasaray da bu sezon iyi işler yapabilecek bir harmoni içinde görünüyor. Umarım hem oyun hem de sonuç olarak yükselen bir grafik izleriz. Geçen sezon çok kötüydü bu sezon umarım bu hayal kırıklığı yerini coşku ve sevinçlere bırakır.