Film şeridi
Çatalca'da yerel basında gazeteciliğe başladığım ilk tarihlerde ulusal basın benim için ulaşılmaz bir rüya gibiydi. Acar bir muhabir olarak en büyük hedefim kendimi geliştirmek, merdivenleri bir bir tırmanmak ve daha geniş kitlelere ulaşabilmekti. O dönem hayallerimden birisi de bir gün yazılarını büyük bir hayranlıkla okuduğum büyük usta Hıncal Uluç ile röportaj yapabilmekti. "Çatalca'nın Sesi, Hürbakış, Trakya Ekspres" derken Saadet Özcan sayesinde Fotomaç gazetesiyle ulusal basına adım atmayı başardım. Hem de ne adım!.. Acısıyla tatlısıyla tam 25 yılı geride bıraktım. Hiç anlamadan geçti gitti yıllar... Bu süre zarfında en keyifli, en stresli, en hareketli dönemi ise Hıncal ağabeyle yaşadım. Gazetemizin o dönemdeki yayın yönetmeni Serdar Ali Çelikler bir gün toplantıda, "Hıncal Uluç'a röportaja gidiyorsun" dediğinde çok da ciddi olduğunu düşünmemiştim. Hayallerime kavuşacaktım ama bir o kadar da endişelerim vardı. Biraz ayak sürüdüm ve bir pazartesi günü kendimi elimde kayıt cihazı kapısında beklerken buldum. Benim için heyecan vericiydi. O gün başlayan röportaj serisi, her hafta başında buluşmak üzere devam etti ve 15 yıla yakın sürdü. Bazen güldük söyledik, bazen yazıdaki tashihler nedeniyle fırça yedim. Ama ne sorarsam sorayım; her konudaki engin bilgisine, kıvrak zekasına, olay ve konulara getirdiği farklı bakış açısına her zaman hayran oldum. Gece geç saatlerde; vefat haberini aldığımda bütün bu yaşadıklarımız film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Ne unutulmaz günlerdi. Benim için büyük onur ve gurur kaynağıydı. İyi ki hayatımın bir bölümünde yolumuz kesişmiş, iyi ki Türk medyasının en güçlü kalemlerinden birisini tanıma fırsatı bulmuşum. Hüzünlüyüm tabii ki... Gözlerim dolu dolu... Ama ben yine de seni o yüksek enerjin ve ortamı bir anda şenlendiren kahkahanla hatırlamaya devam edeceğim. Rahat uyu Hıncal ağabeycim... Mekanın cennet olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.