31 Ocak 2011 | Pazartesi

17 hayali bitti

17 hayali başlamadan bitti! Tabii hayaller bitmez, bazen yeni yeni hayeller ortaya konulur. Şimdi hayalleri bırakalım da gerçeklere dönelim.
Beğendiğim ve taktir ettiğim Schuster'den İstanbul BŞB'yi iyi analiz etmesini beklerdim.
Belediye takımının orta sahası kalabalık, mücadeleci ve dirençli oyunculardan kurulu.
Maç boyunca hücuma da çok katılmıyorlar, geriye de çok gelmiyorlar. İyi bir denge kuruyorlar. Bir tek Aurelio ile olmaz!
Onun yanında Fernandes olmalı. Almeida ve Nobre'den biri oyunda, diğeri kulübede olmalı. Cenk gibi bir kaleci bu kadar basit bir gol yememeli. Gerçi sonradan çok önemli goller de kurtardı. Ama Beşiktaş'ın geriye düşerek maça başlaması kötü oldu.

Psikolojik baskılar arttı
Bundan önceki maçlara bakın skor olarak hep önde başlıyordu. Bu bir dezavantaj oldu, psikolojik baskılar arttı. Sonra Aurelio oyundan atıldı. Ağır bir karardı.
Ardından Schuster'in oyundan tribünlere alınma olayı da çok abartılıydı. Orada sadece bir itiraz vardı. Fırat hoca bunu bir uyarıyla geçiştirebilirdi. Bunu yapmadı. Simao'nun yakışan golü, takımı bir anlık ateşledi. Sonrası saman alevi gibi oldu. Çünkü Almeida yoruldu. Takım fizik açısından 9 kişiye düştü. Bobo neden oyuna girmedi, anlayamadım. Nobre'nin oyundan çıkarılıp Fernandes'in oyuna alınma kararı yerindeydi.
İstanbul BŞB üç forvetle oynadı.
Hücum organizasyonları İbrahim Akın'ın üzerine kuruluydu. "Futbolun kader anları" deriz ya Marcus kendi kalesine gol atacaktı Beşiktaş'a gol attı. İskender herhalde taktik icabı kulübede oturuyor.
Böyle soğuk bir havada sonradan oyuna giriyorsun ve böyle de şık bir gol atıyorsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor