Türkiye'de bir ilk
- Adnan Aybaba Yazıları
- 30 Aralık 2010, 00:30:19
Beşiktaş'ta dört çok önemli transfer gerçekleşti. Simao, Almeida, Fernandes, Iverson... Guti ve Quaresma gibi de dünyaca önemli, taraftara heyecan verebilecek, takıma katkı sağlayacak futbolcular geldi. Bakın yıllarca şundan şikayetçiydik: Beşiktaş'a bir tane yıldız futbolcu gelmiyor. Gelenler yıldız mı? İşi bitmiş yıldızlar Türkiye'ye geliyor.
Şimdi ise Yıldırım Demirörenve Serdal Adalı'nın önderliğinde ve bu transferlerin içinde olan Cengiz Zülfikaroğlu ve diğer yöneticiler de müthiş bir katkı sağladı. Bu takım bir değişim yaşıyor.
Tabii bu çağın gerisinde kalmış insanları da rahatsız ediyor. F.Bahçe, G.Saray da zaman zaman iyi transferler yapıyorlar ama böyle bir yıldızlar topluluğu kuramadılar.
Böyle bir olay Türk futbolunda ilk kez gerçekleşti. Marka değerini yükseltiyorsun.
Dünyaya sesini duyurup reklamını yapıyorsun.
Ürünlerinin satışını artırıyorsun. Tribünleri coşkuya sevk ediyorsun. Borsada yatırımcılarına kazandırıyorsun.
Demek ki bunlar yapılabilecek işlermiş.
Diğer takımlar da yapabilirlermiş. Maliyetler öyle çok uçuk kaçık değil.
Şanslı bir teknik adam!
Tabii bu değişimde bazı oyuncuların ayrılış vakitleri çoktan geldi. Bu kadar yabancı oyuncunun bir arada olması da sıkıntı yaratır. Kontenjanın düşmesi, daha huzurlu bir futbol ortamı gerçekleştirir. Avrupa'da bir yerlere gelebilmek de daha fazla önem kazandı. Ama taraftarı da umutlandırıp hayal dünyasına sevk etmek de yanlış olur.
Yine tekrarlıyorum; kimse kabullenmese de hedef Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek, yani ikincilik olmalıdır.
Schuster, Real Madrid'de çok iyi bir futbolcu kadrosuna sahipti. Burada da öyle. Gerçekten şanslı bir teknik adam. Ama bu kadar sakat veren bir futbol takımının bu konuyla ilgili radikal kararlar almadığını da görüyorum. "Şanslı bir teknik adam" derken; oyuncu açısından dedim. Schuster sakatlıklar konusunda gerçekten çok şanssız bir teknik adam. Çünkü sistemde bir hata var. Nedeni de antrenman sistemi ile ilgili bir sıkıntı...
Ve fizik kondisyonerinin bu oyuncularla ilgili iyi çalışmalar yapmadığını da biliyorum.
Şimdi ise Yıldırım Demirörenve Serdal Adalı'nın önderliğinde ve bu transferlerin içinde olan Cengiz Zülfikaroğlu ve diğer yöneticiler de müthiş bir katkı sağladı. Bu takım bir değişim yaşıyor.
Tabii bu çağın gerisinde kalmış insanları da rahatsız ediyor. F.Bahçe, G.Saray da zaman zaman iyi transferler yapıyorlar ama böyle bir yıldızlar topluluğu kuramadılar.
Böyle bir olay Türk futbolunda ilk kez gerçekleşti. Marka değerini yükseltiyorsun.
Dünyaya sesini duyurup reklamını yapıyorsun.
Ürünlerinin satışını artırıyorsun. Tribünleri coşkuya sevk ediyorsun. Borsada yatırımcılarına kazandırıyorsun.
Demek ki bunlar yapılabilecek işlermiş.
Diğer takımlar da yapabilirlermiş. Maliyetler öyle çok uçuk kaçık değil.
Şanslı bir teknik adam!
Tabii bu değişimde bazı oyuncuların ayrılış vakitleri çoktan geldi. Bu kadar yabancı oyuncunun bir arada olması da sıkıntı yaratır. Kontenjanın düşmesi, daha huzurlu bir futbol ortamı gerçekleştirir. Avrupa'da bir yerlere gelebilmek de daha fazla önem kazandı. Ama taraftarı da umutlandırıp hayal dünyasına sevk etmek de yanlış olur.
Yine tekrarlıyorum; kimse kabullenmese de hedef Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek, yani ikincilik olmalıdır.
Schuster, Real Madrid'de çok iyi bir futbolcu kadrosuna sahipti. Burada da öyle. Gerçekten şanslı bir teknik adam. Ama bu kadar sakat veren bir futbol takımının bu konuyla ilgili radikal kararlar almadığını da görüyorum. "Şanslı bir teknik adam" derken; oyuncu açısından dedim. Schuster sakatlıklar konusunda gerçekten çok şanssız bir teknik adam. Çünkü sistemde bir hata var. Nedeni de antrenman sistemi ile ilgili bir sıkıntı...
Ve fizik kondisyonerinin bu oyuncularla ilgili iyi çalışmalar yapmadığını da biliyorum.