Öp Rüştü'nün elini

Rüştü'yü düşünün ve hayal edin, bana göre sahanın en iyi oyuncusu. Bir kaleciye bu kadar top gelir bu kadar başarılı olursa, ben de yazıya Rüştü ile başlarım. Bir de üstelik bir o kadar da defansa yönelik oyuncu görev alıyor. Buna rağmen bu kadar da pozisyon veriyoruz. Denizli topu yere indirince etkili oldu. Havaya kaldırınca etkisiz oldu. Orada da Sivok devleşti; çıktı çıktı aldı. İbrahim Toraman ön libero oynuyor. İbrahim Kaş dörtlünün sağında oynuyor. Necip de kulübede oturuyor. Şimdi bu gencin kilübede oturmasının nedeni ufak bir Denizli dersi gibi geldi bana. Çünkü hafta içi bütün medya bu genç ve yetenekli kardeşimi gökyüzündeki yıldızların yanına koydu. Denizli dedi ki "Sen boşver gökyüzündeki yıldızları onlar sürekli kayıyor. Sen benim yanımda oturan yıldız ol." Bakın şimdi şunu hayal edelim. Bu sistem ve oyun felsefesinde böyle göze hoş gelen atraksyonu bol, ortaları bol, şutları bol gol, pozisyonu bol bir takım hayal olur.
Hoş geldin Demirören!
Gerçekçi düşünelim puanları cebe koyalım felsefe bu. Gol oldu bu gol takım halinde korumaya alındı. Hatta öyle bir an geldi ki çok baskı yendiği anda Fink ve İbrahim Üzülmez oyundan alındı. Takımı diri tutmak için Necip ve Ernst oyunun sonlarına doğru korumak adına sahanın içine girdiler. Öyle de oldu, skorun korunmasına yardımcı oldular. Bobo'ya bakıyorsun tek başına orada kendince pozisyon bulmaya çalışıyor. Ben bu işe anlam veremiyorum gol atıyorsun ona buna çarpıp en sonunda Holosko çarptırıyor, golü atıyor. Bu maçı kazanmak da çok önemliydi. 3 puanı cebe koymak da çok önemliydi. Geriye dönüp ders almak hepsinden daha önemli. Şu maçta bir golü koruma yerine 2. golü bulmak daha akıllıcaydı. Büyük takım farklılıkları böyle maçlarda ortaya çıkar. Neyse alınan bu puan güzeldir, biz de bazen beğenmememize rağmen. Başkan Demirören de nihayet maça geldi. Bu da iyi bir gelişme. Futbolcu kulübedeki patronuna bakar daha sonra gözü en büyük patrona gider. Bu açıdan olumlu oldu. Hakem Abdullah Yılmaz da iyi bir maç yönetti.