BÜLENT TİMURLENK
Restoran mutfağına bir geceliğine davet ettiğin şef, çantasından deriye sarılmış iki bıçak çıkarır; biri fileto, diğeri kesme bıçağı. Onlar olmadan hiçbir mutfağa girmez.
BÜLENT TİMURLENK
Restoran mutfağına bir geceliğine davet ettiğin şef, çantasından deriye sarılmış iki bıçak çıkarır; biri fileto, diğeri kesme bıçağı. Onlar olmadan hiçbir mutfağa girmez.
Trezeguet fileto, Bakasetas kesme bıçağıydı şef Abdullah Avcı'nın... Ankara valizinde yoktular.
"Fenerbahçe maçında garanti forma giymek için bu maçta sarı kart cezalısı durumuna düşmüşlerdi" cümlesinin Başkent'te Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak deyimine bağlanabileceğini bile bile üstelik...
Kağıt üzerinde forvet arkasında olabilir ama Yusuf, Lille günlerinde Burak ile oynadığı gibi Maxi ile çift santrfor başladı oyuna.
Fransız ekibinin onları besleyen Ikone ve Bamba gibi kanat oyuncuları vardı, Trabzonspor'da ise Trezeguet'nin yokluğunda Bardhi ve yine sağ kanada genişlik katmak yerine orta saha derinine gelen Abdülkadir.
İlk yarıda bu kadro, sezon ortalamasının altında hücum üretti, bu şaşırtıcı değildi.
Abdullah Avcı'nın Maxi Gomez'de bu kadar ısrarcı olmasını anlayabilmek mümkün değil.
Yusuf ve Abdülkadir'in haklı olarak kenara geldiği oyunda sağ kanada Djaniny, sola Naci'yi alıp Bardhi'yi forvet arkasına çektiğinde doğru oyunu da bulmuşlar, Ankaragücü orta sahası oyundan düşmeye başlamıştı.
Golü bulup, doğru ama saçma bir kuralın getirdiği penaltıyla tabela 1-1'e geldiğinde Avcı gemileri yakmış, Hamsik ve Gbamin kenara gelmiş, Siopis ve Umut ile takımı geçen hafta derbinin sonundaki Beşiktaş gibi 4-2-4'e dönmüştü.