REHA KAPSAL - NEYİ, NASIL!
Trabzonspor'un son haftalarda hem Avrupa Ligi hem de ligde sezon başına göre daha toparlanmış bir görütüsü var. Tabii ki hayal edilenin, düşünülenin seviye olarak gerisinde.
REHA KAPSAL - NEYİ, NASIL!
Trabzonspor'un son haftalarda hem Avrupa Ligi hem de ligde sezon başına göre daha toparlanmış bir görütüsü var. Tabii ki hayal edilenin, düşünülenin seviye olarak gerisinde.
Kızılyıldız maçı takıma öz güven vermesi açısından çok önemliydi. Bir de Kızılyıldız hem oyuncu hem de oyun kalitesi olarak Trabzon'un önünde bir takım değil. Kaldı ki ilk maçta da bu net şekilde görülmüştü.
Bordo-mavililerin oyun içindeki en büyük eksikliği hücumda çoğalamaması ve orta sahada bire bir adam eksilten hızlı oyuncu profilinin olmayışı.
Saha içinde fark yaratacak aynı zamanda da skora etki edecek oyuncu özelliğini taşıyan oyuncular sezon başı transferde çok tercih edilmedi. Bir de Djaniny ile oyuna başlamadığınızda bu eksiklik daha da sahaya yansıdı.
Gezen sene iki kenar bekin katkısı hiç yoktu bu sene de değişen bir şey yok. Trabzonspor gibi topla ayağında tempo yapıp rakibe hücum baskısı götürün bir takımın topun kaptırıldığı yerde karşı presi daha fazla uygulaması ve bunun üzerine çok çalışıp bu yönünü geliştirmesi gerekir.
Yoksa her maç öne doğru koşacağına daha fazla geriye koşması kaçınılmaz olacak.
Bordo-mavililerin oyun ve oyuncu kalitesini referans alabileceğimiz en önemli gösterge içerdeki Monaco maçının 2. yarısıdır.
Geçtiğimiz sezonki gibi başarılar prensiplerle gelir. Abdullah Avcı'nın farklı fikirler yaratıp 'neyi, nasıl' yapacağını çözmesi ve bulması gerekir.
YUNUS EMRE SEL - DEĞİŞMEYEN KURAL
Uzun zamandır denendiği sağ kanatta beklenen verimliliği gösteremeyen Trezeguet'nin yine burada başlaması, Trabzonspor adına net bir eksiklik göstergesi oldu.
Orijinal mevkii orta saha olan Bardhi de sol kanatta çok iyi değildi. İki kanat da üretemedi. İlk yarıda taraftarının da desteğiyle oyunun kontrolünü elinde tutmaya çalışan Kızılyıldız bireysel bir hatadan gol bulurken, Trabzonspor anında cevap verdi.
İkinci yarıda ise Trabzonspor oyunun dengesini lehine çevirmeye çabaladı. Bunda da pozisyonlar açısından başarılıydı. Zaman zaman beceri, zaman zaman şans eksikliği oyunun bir sonraki safhaya geçmesinin önündeki engellerdi.
Şansın ne kadar önemli bir faktör olduğunu ilk gole bakınca görebiliriz. Atamayana atarlar kuralı dünyanın her arenasında geçerliliğini koruyor.
Yine öyle oldu. Trabzonspor yediği golden sonra bir türlü ritim bulamadı, oyundaki coşku eksikliği her dakika kendini öz güvensizlik olarak gösteriyordu.
Mevkilerin eridiği, oyunun azim, hırs, saldırganlık istediği anlarda Trabzonspor bu yüreği ortaya koyamadı. Çünkü bazı alışkanlıklar oyununuzun ve tutkunuzun seviyesini belirler.
Oyuncu performanslarına tek tek girecek bir seviye genel olarak yoktu sahada. Fakat kafamı kurcalayan bir şey vardı. Çok daha rahat maçlarda eksikleri nedeniyle tercih edilmeyen Lahtimi, önemli bir maçın en kritik anlarında neden tercih edilir ki?