Spor Toto Süper Lig'in 7. haftasında Trabzonspor sahasında Gaziantep FK'yı ağırladı. Bordo-mavililer mücadelede 2-0 geriye düşmesine karşın, uzatma dakikalarında attığı golle maçı 3-2 kazandı. Spor yazarları da bu maçı çarpıcı ifadelerle yorumladı ve teknik direktör Abdullah Avcı'ya ayrı bir parantez açtı. İşte o yazılar... | Trabzonspor haberleri (TS spor haberi)
Haftalardır yazıyorum. Trabzonspor maçların ilk yarılarını neden bu kadar kötü oynuyor diye? Dün de çok kötü başladı bordo-mavililer. İlk 10 dakikada o kadar amatörce iki gol yedi ki Trabzonspor. İlk golde önce Hamsik'in sonra da Bartra'nın hatası vardı. Yenilen 2. golde ise Larsen'in kademeye girişi tam bir faciaydı.
Trabzonspor dünkü maçta neleri yanlış yaptı?
1) Özellikle ilk yarıda yine yavaş oynadı. 2) Maçın genelinde (uzatmalar hariç) ön bölgede, yani rakip ceza sahasında çoğalamadı. 3) Kanat bekleri Larsen ve Eren'in hücuma katkıları yok denecek kadar azdı.
4) Rakibe orta alanda baskı yapılmadı. 5) Rakipten uzak oynadılar, ne markaj vardı ne de rakibi bozmaya yönelik hamleler... 6) Artık Cornelius yok, ama ceza sahasına havadan ortalar yapıldı.
Trabzonspor neleri doğru yaptı?
1) İkinci yarının son 20 dakikasını ve uzatma dakikalarını galip geleceğine inanarak oynadı. 2) Son bölümde rakip ceza sahasında çoğalmayı bildi. 3) Pas ve sabırlı oyundan vazgeçip, hızlı top çevirdi.
4) Rakip defansın dengesini bozmak için çapraz ve ters paslar attı. 5) Son saniyeye kadar pes etmedi; yerinde oyuncu değişiklikleri yaptı. 6) Bakasetas, 10 numara pozisyonunda oynadı, daha çok şut attı.
Trabzonspor'un bu maçtan dersler çıkarması lazım. Neden bu kadar kolay goller yeniyor? Neden maçların ilk yarıları, rakip üzerinde baskı kurulamıyor? Neden yeni transferler (Trezeguet hariç) hâlâ takıma yeteri kadar katkı veremiyor? Neden bu takım yavaş oynuyor?
Abdullah Avcı, bu ligin Mourinho'su... Hocanın mutlaka bir bildiği var. Ama geçen yıl şampiyon olan Trabzonspor'da beklentiler yükseldi. Taraftarlar, güzel futbol istiyor. O yüzden geçen sezon tıklım tıklım dolan statta boşluklar göze çarpmaya başladı. Oysa Trabzonspor'un en büyük ateşleyici gücü taraftarı. Trabzonspor, milli maç arasına moralli girdi.
Ama Abdullah hoca ve öğrencilerinin kat etmesi gereken çok yol var. Bordo-mavililerin çok çalışması gerekiyor çok. Takımın fizik gücünün de biraz daha yükselmesi lazım. Ve en önemlisi de şampiyonluk yarışındaki rakipler, hem kadro olarak güçlendi, hem de oyun olarak. Yine de 2-0 geriden gelip, maçı 3-2 kazanmak Trabzonspor için artı bir durum!
Böyle maçlar takıma öz güven de kazandırır! Gaziantepspor'a gelirsek; 2-0 öne geçmişsin! Aynen futbolunu oynamaya devam et. Bırak geriye yaslanmayı... Sen oyununu oynasana... Neden oyunu soğutmak için bu kadar yerde yatmayı tercih ettiler, inanılır gibi değil. Erol Bulut, avucunun içindeki 3 puanı altın tepside Trabzonspor'a sundu. Sonuç olarak skorun üzerine yatmaya çalışan değil, atmaya çalışan takım kazandı!
FEDAKARLIKTAN GALİBİYETE - Yunus Emre Sel
Takım savunmasında alan ve adam paylaşımı meselesini Trabzonspor bir türlü oturtamadı. Bu durumun sıkıntıları geçen sezondan beri görülüyor.
Topu çabuk döndüren, tekte oynayan ve direkt paslarla orta sahayı geçip ceza sahasına girme denemesinde bulunan takımlar sonuç alıyorlar bir şekilde.
Ofansif oyun noktasında Hamsik, biraz fiziksel, biraz da mental olarak, yani kendi zekasına yakın oyunu ortaya koyabilen oyunculardan destek bulduğunda Trabzonspor'u 2 gömlek üste çekiyor. Onun bu kurgusal oyundaki benzersiz katkısı Bakasetas'ın rahat şut pozisyonu bulmasını sağlıyor.
Umut arkadaşlarına toplu-topsuz oyunlarla alan açan, fedakar bir oyun sergiledi. Ki bu, Trabzonspor hücum anlayışının ihtiyacını hissettiği bir fedakarlıktı. Benzer pozisyonlardan birinde Bakasetas hızla Trezeguet'ye golü attırdı, ardından baskıyı iyice artıran ev sahibi, kazandığı penaltıda skoru eşitledi.
Erol Bulut'un öğrencilerinin sürekli kendilerini yere bırakmaları ve oyun dışı yöntemlerle oyunu yavaşlatmaları seyir zevkini azalttı. Bakasetas da şut tercihlerinde bencilleşince bu durağan oyunda rakibi çözebilmek çok mümkün görünmüyordu.
Neyse ki oyun güneşi, sahada kamp yapma hevesindeki Erol Bulut'un öğrencilerinden değil, Trabzonspor'un bahtına doğdu. Milli araya girilirken kritik 3 puan geldi.