Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı Oğuz Tongsir, Fenerbahçe Stadı'na alınmayan muhabirler hakkında yazdığım yazıdan sonra "Erman Toroğlu aleyhimde yazıyorsa demek ki doğru işler yapıyoruz" diye bir açıklama yapmıştı. Oğuz Tongsir muhakkak doğru işler (!) yapıyordur.
Ne kadar doğru işler(!) yaptığı geldiği günden bu yana ortada.
Oğuz Tongsir'in başkan seçildikten sonra yaptıkları bir roman şekline dönüştürülebilir... Ama bu roman afaki değil. Babadan yerli, hatta 'yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı' cinsinden.
Hiç akıl danıştın mı
Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin logosu değişti... Türkiye'de hergün şehit cenazeleri kalkıyor, bombalar patlıyor... Bütün maçlar başlamadan önce İstiklal Marşı okunuyor, ay yıldızlı bayrağımız her yerde dalgalanıyor. O ay-yıldızlı bayrağımız, spor yazarlarının geçmiş dönemdeki ambleminde de var ama bu sefer kaldırılıyor.
Oğuz Tongsir, Aziz Yıldırım Fenerbahçe Stadı'na muhabirleri sokmadığında onun ayağına gidiyor ama Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı ve yönetiminden bildiri bile yok. Bazı yakın arkadaşları ona tavır koyuyorlar ama o yine bildiğini okuyor. Sonra iki gazeteci tutuklanıyor, onlar hakkında bildiri yayınlıyor.
Kendi üyesini koruyamayan bir başkanın başkaları hakkında ahkam kesmeye ve bildiri yayınlamaya hakkı yok. Oğuz Tongsir, logo değişikliğini yapıyor ama Türk bayrağının kalkıp kalkmadığının farkında bile değil. Şimdi Oğuz Tongsir'e birkaç sorum var. Cevaplandırırsa sevinirim.
Bana cevap vermesine gerek yok. Demişti ya "Erman Toroğlu bizi tenkit ediyorsa doğru yoldayız"diye yine öyle yazmasını bekliyorum.
1-Ey Oğuz kardeşim! Sen bu logoyu değiştirirken yönetim kurulu üyelerine sordun mu? Sen bu logoyu değiştirirken genel kurul kararı aldın mı? Sen bu logoyu değiştirirken bu fikri dernek üyelerine açıkladın mı?
Onların fikrini aldın mı? Hatta ve hatta kapalı devre bir yarışma açtın mı?
2- Tüzük değişikliği yapmışsınız, öyle söyleniyor... Bu tüzük değişikliğinde neler yazıyor bilen var mı?
3-Genel Sekreter çalıştırıyor muşsunuz? Bu arkadaş da seçimle gelmiş ama seçimle gelen bu arkadaşa aylık olarak bir ücret ödüyor
musunuz?
4-Ey Oğuz Tongsir, TSYD'nin Ankara Şubesi araba almak istemiş.
Genel Merkeze sormuş "Ne yapalım" diye size de "50-60 bin civarında bir araba alın" demişsiniz.
Bakın bunlar hep söylenenler, cevap istiyorum. Ama Ankara Şubeniz bu fiyatlara sıfır araba bulamamış. Bunu Genel Merkeze bildirmişler, İstanbul'dan kullanılmış bir araba gönderilmiş.
Plakası yok, muayanesi yapılmamış.
Trafiğe götürülmüş araba GTB'sine bakınca Oğuz Tongsir'in karısının üzerinde çıkmış. Sen eşinin arabasını Ankara'ya mı sattın? Soruyorum ve cevap vermeni merakla bekliyorum.
Cevapları bekliyorum
Türk bayrağını logodan çıkaran, karısının arabasını ikinci elden şubeye satan bir adamın TSYD Başkanlığı'nda ne kadar kalacağını merak ediyorum. Tabii doğruysa.
Peki sen bu logoyu değiştirirken bu görevi hangi şirkete verdin? Ya da verdin mi?
Bu şirkete verirken onlara bir ödeme yapıldı mı? Bu şirket, eski bir gazeteciyi (senin arkadaşın da olabilir) son zamanlarda işe aldı mı? Onu da merak ediyorum. Cevaplarsan sevinirim.
Bu soruları soran Erman Toroğlu...
Hani seni tenkit eden. Seni tenkit ettiğime göre de "Senin yaptığın işler çok doğrudur" diyorum Oğuz Tongsir...
Ama cevapları da bekliyorum.
Olay Denizli'yi kurtarmak
Galatasaray yönetimi organize biçimde Hamza Hamzaoğlu'nu yolladı. Organize biçimde de Mustafa Denizli'yi getirdi.
Denizli'yi getirirken tek söyledikleri şuydu; "Denizli'den başkası takımı uçuramaz. O gelirse şampiyon oluruz." Beyler; şu ana kadar yapılan işlere bakıldığında olay Galatasaray'ın istikbalini kurtarmak değil.
Olay ve görüntü Mustafa Denizli'yi kurtarma operasyonu olarak görülüyor. Bakacağız göreceğiz... Bir çift laf da Hamza Hamzaoğlu'na söylemek gerek; kardeşim gönderilmişsin hâlâ 'Galatasaray ligi şöyle bitirir, böyle bitirir' diye yorum yapıyorsun.
Ne anlamı var... Basiretli olup da 'Bu takım şampiyon olamaz transfer isterim' deseydin de bu tufaya düşmeseydin.
Her zaman konuşmayacaksanız.
Tesirli olmasını istiyorsanız özel olarak belli günlerde konuşacaksınız ve hedefi 12'den vuracaksınız.
Fikret Orman gereksiz konuşuyor
Beşiktaş şampiyonluğa gidiyor... Sahada da iyi futbol oynuyor. Oynadığı futbol taraflı tarafsız herkese keyif veriyor. Bunda Başkan Fikret Orman'ın da Teknik Direktör Şenol Güneş'in de futbolcuların da payı var. Hepsi tamam...
Beşiktaş Kulübü bir de kendi parasıyla stat yapıyor. Ucuza yapıyor, pahalıya yapıyor, dedikodular ayyuka çıkıyor o ayrı konu.
Ama bir şeyler yapılıyor. Devre arası bitmek üzere, ikinci yarı başlayacak; yani son 100 metredeyiz.
Beşiktaş için ikinci devre iki büyük tehlike var şampiyonluk yarışında. Birisi Başkan Fikret Orman, diğeri teknik direktör Şenol Güneş.... Alakasız zamanlarda çıkıp alakasız açıklamalar yapıp çamları deviriyorlar. Yani mikrop kapmaya hazır yara gibiler.
Bakınız rakipleri Fenerbahçe daha doğrusu başkanları Aziz Yıldırım şu sıralar hiç konuşmuyor.
Bu yarış böyle devam ederse Aziz Yıldırım 6., 7. haftadan sonra bu ikiliye karşı salvo atışları yapacaktır. Bu ikili kontrolsüz olursa şampiyonluğu sezon sonu olmadan Fenerbahçeye bırakır giderler. Çünkü ikisi de saçma sapan konuşmalar yapıyorlar.
Bakınız; Fikret Orman'ın son olarak Galatasaray hakkında yaptığı yorumlar... Haaaa yaptığı yorumların da yüzde 80'i doğru.
Ama şu anda Beşiktaş Başkanı'na bu tenkitler yakışmaz.
Çünkü sen de stat yapıyorsun, iki sene önce bitirecektin bu sene de zor biter gibi.
NOT: Geçen seneden beri Beşiktaş kaleci alacak. Bu iş Brezilya dizisine döndü. Çok enteresan yorumlar duyuyorum. "Tolga'dan iyi kaleci mi alınacakmış, yoksa Tolga'yı oynatacak kaleci mi alınacakmış." Arkadaşlar siz milletle dalga mı geçiyorsunuz, aptal mı sanıyorsunuz. Tolga'dan iyi almayacaksanız niye transfer yapıyorsunuz. Milleti mi uyutuyorsunuz. Bu işte kabak Güneş'in değil şu andaki yönetimin kafasında patlar.
Kuddusi boş yere hava atma
Türkiye'de hakemler kötü... Ne maçı idere edenler, ne bayrak kaldıranlar, ne çizgiler.... Alın birini, vurun ötekine... MHK Başkanı açıklamış; 'Çizgi hakemlerine ikinci devrede de bakacağız böyle giderse sezon sonu kaldıracağız.' Kuddusi, boş yere hava atma... Sezon ortasında çizgi hakemini kaldıramazsın. İlk yarıda çizgi hakemli, ikinci yarıda çizgi hakemsiz yapamazsın, haksız rekabet olur. Mecburen devam edeceksiniz. Önümüzdeki sene bu çizgiler kalkar. Kalkmasına da senin gücün zaten yetmez. İşin ilginç bir yönü var. Bizim hakemler bekçi gibi (eskiden mahalle aralarında çalışır, hırsızlar olsun olmasın, korkutmak için sürekli düdük çalarlardı) bizimkilerde sürekli düdük çalıyor. Eeee; akıllı hakemlerim, az düdük çalarsanız size kimse bakmaz. Çaldıkça gözler siz de olur. Hocalar ve futbolcular da az düdük çalan hakem ister. Az çalmak için de futbolu iyi bilmek gerek. Hangi pozisyon faul, hangisi değil. Türkiye'de enteresan bir durum var. Hem Türkiye'de hem Avrup'da en fazla faul yapan takım Fenerbahçe. Türkiye'de en fazla faul yapılan takım Beşiktaş... Ama hayrettir Fenerbahçe teknik direktörü diyor ki; "Hakemler oyunu çok durduruyorlar, az düdük çalsınlar." Bence doğru söylüyor. Ama kendi takımına da taktik faul yaptırmaktan geri kalmıyor. Bir teknik adam, taktik faul yaptırabilir ama hakemler bu taktik faulleri çözmeye mecburdurlar. O zaman Şenol Güneş ne yapsın? Takımına Türkiye Ligi'nde en fazla faul yapılan teknik direktör o. Çünkü çok çabuk hücuma çıkıyorlar. Rakibi çabuk eksiltiyorlar ama haksız şekilde durduruluyorlar. Teknik direktörlerin biri ağlıyor diğeri ağlamıyor. Ağlayan en fazla faul yapan takımın teknik direkötrü, ağlamayan kendisine en fazla faul yapılan ve bunu çözemeyen bir MHK, MHK Başkanı ve hakemler.... Herkese hayırlı işler.