İlk yarı Mersin karşısında varlık gösteremeyen Galatasaray, ikinci yarıda müthiş bir geri dönüşe imza atarak galibiyete uzandı.
Galatasaray'da ilk yarıda eksik olan neydi ve değişim nasıl gerçekleşti?
Galatasaray'ın sol kanadında Telles akın yapıyor. Önünde Sneijder var. Sneijder katiyen geriye gelmediği için Telles'in yaptığı her akının kontratağı Galatasaray'a tehlike oluyor ve Hamza hoca bir hafta evvelki bütün bu rezalete rağmen bunun tedbirini almamış!
Telles oynayacaksa, Telles'in önünde Sneijder oynamaz. Sneijder oynayacaksa, Prekazi gibi ortada oynar. Sneijder'in arkasını toplamakla da bir adam görevlendirilir.
Mesela Melo...
Telles'in önüne de ona yardım edecek biri konulur. Telles ileri çıktığı zaman sol tarafı kontrol edecek.
CHEDJOU KESiNLiKLE OYNAMAZ
Yanında da stoper olmayan Chedjou oynuyor. Galatasaray'da katiyen stoper oynamayacak adam Chedjou... Her maçta Galatasaray'ın başına açtığı derdin haddi hesabı yok. Bir penaltı yaptı, yetmedi en kritik anda maçı Mersin'e verecek hatayı yaptı. Bu adam hâlâ Galatasaray'da stoper oynuyor! Semih'in günahı Chedjou ve Sneijder'indir.
Şaşkınlara döndü Semih...
Galatasaray'ın elinde Hakan Balta gibi bir adam var. İki İtalyan hocanın ziyan ettiği Gökhan Zan gibi harika bir adam var. Her cebinde bir tane Chedjou var Gökhan Zan'ın... Onları kazanmaya uğraşsın. Chedjou'ya verilen şans Gökhan Zan'a verilseydi, Gökhan Zan hala milli takımda oynamaya devam ediyordu.
Gökhan Zan lider kafalı bir adam... Savunmayı da yöneten bir adam... Gökhan Zan'ın ihtiyacı olan tek şey oyun... Maç eksiği var.
Ama bu Chedjou sürekli oynamasına karşın bir adım ileriye gitmiyor. 'Kornerde kafa vuracak, gol atacak' diye stoper oynatılmaz. 'Rakip akınları önleyecek' diye stoper oynatılır.
Rakip akınların başlatıcısı Chedjou...
Chedjou hata yaptığında, stoper hata yaptığında bu 'kalende gol pozisyonu' demektir.
Sol taraf yok, Emre Çolak her topu ezdiği için sağ taraf da yok. İkinci yarıda Hamit girdiği zaman Galatasaray yengeç gibi de olsa bir tarafı kazandı. Hamit ile Sabri orada ikili oyunlarla Mersin İdman Yurdu'nun bir kanadını çökertti.
Ey Mustafa Denizli, ikinci devre Mersin bu yüzden yoktu. Çökertti çünkü Galatasaray; deldi. Mersin savunmasını deldi, dağıttı. Ondan sonra toparlanamadılar ki Hamit daha tam olarak formda değil. Daha zamanı var, yerleşecek, kolay değil. Oynamaya ihtiyacı var. Ama Hamit'in oynamasını istemiyorlar!
Emre oynamalı ki Galatasaray'ın futbolu ileriye gitmesin! Kafalarında, bilinçaltında yerleşmiş olan bu...
Galatasaray'a iyi adam gelmesin, kötülerle devam etsin Galatasaray... Kötü hoca ile kötü oyuncularla ki Fener'in başına bela olmasın. 'Beşiktaş'ı nasıl olsa hallederiz!' İkinci devreyi çeviren bir numaralı etken Hamit'in oyuna girmesiydi. Sadece kendi katkısı değil, takıma da yaptığı katkı ile...
Sabri'ye yaptığı katkı ile... İki tane golü hazırladı Sabri... Birinci devre sahada yoktu Sabri... Niye? Mustafa Denizli bir izah etsin.
Mersinlilere tembih mi ettiler; 'Sabri sağdan gelirse, boşverin, aldırmayın' diye!..
İkinci değişiklik; bir büyük şansıdır, Semih'in sakatlanıp Hakan Balta'nın oyuna girmesi... Çünkü Hakan, Semih'ten farklı olarak lider vasıflı bir oyuncu... O darmadağın savunmayı toparlayacak bir oyuncu...
Kademeye girmeyi bilen bir oyuncu...
Rakip hücumlarda nereye gitmesini bilen bir oyuncu... Tecrübeli bir oyuncu...
Zamanın Hakan Balta'sı...
HAKAN SAVUNMAYI TOPLADI
Bulunduğu alanı boş bırakan Telles'in, şaşkın Chedjou'nun yanında Semih ne yapacağını şaşırırken, Hakan her şeyi toparladı.
Hakan ve Hamit maçı Galatasaray'a getiren adamlar oldu. Şanssız bir sakatlık, Galatasaray'ın şansı oldu. Öbüründe de Hamza'nın fevkalade doğru tercihi maçı çevirdi.
Aslında Hamza'nın, geçen hafta Fener medyasının Emre övgülerine kapılmayıp maçın başında Hamit ile başlaması lazımdı.
Galatasaray'ın Emre Çolak'ın 40 yılda bir ayağına top oturmasını bekleyecek hali yok. Emre'nin yedeklerde dahi oturmasına benim gönlüm razı değil. Tribünde oturur.
Tribünde oturanlara bakıyorum; geleceği olabilecek adamlar... Ümit var en azından... Veysel'in, Tarık'ın... Ama senelerden beri Galatasaray'da olup da hiçbir şey olmayan Emre Çolak sahada!.. Ne bekliyorsun Emre'den! Kim alır! Devre arasında talip çıkacak mı!
Böyle federasyona böyle hakem
Bir de Servet ile Sneijder arasında bir tartışma yaşandı. Ekranlara yansıyan bir de küfür var.
Onlar fevri küfürler sıradan laflar!
Türkiye Futbol Federasyonu Ceza Kurulu tarafından 'S'li Türkçe ve 'F'li İngilizce küfürler sıradan laflardır. Herkes herkese edebilir! Serbest...
Hakem duydu; çıkarıp kartı gösterecek, ceza heyetine sevk edecekler, ceza heyeti beraat ettirecek; kabahat hakemin olacak! 'Durduk yerde, adamı oyundan attı' diye!.. Böyle federasyona böyle hakem!..
Böyle medyaya böyle hakem!.. Yani şu ortamda en suçsuz olanlar hakemler.
Sneijder'in gazetelere yansıyan uygunsuz bir fotoğrafı vardı. O görüntü ceza gerektirir mi?
Sneijder ise ceza almalı!
Gol atmamak şike
Galatasaray'ın kupada Balçova Yaşamspor'a 9 gol atması yanlış mıydı? Maçın ardından, '3. lig ekibine 9 gol atmak etik mi, değil mi' diye tartışıldı.
Niye atmasın! 15 tane de atılır, 20 tane de atılır. Fener atsa 'rekor' diye yazarlardı.
Ama Galatasaray atınca etik olmuyor.
Fener niye 6 tane attı Galatasaray'a?
İhtiyaç mı vardı 6 taneye? O maçta 3 puanın geldiği belli olmuştu zaten!.. Hakemiyle her şeyiyle belliydi. Bitmişti o maç... Fener'e verilmişti. Niye 6 tane attılar?
O zaman bir tane '6 gol etik değil' diye bir yorum var mıydı? Hala Fenerbahçeliler 6 işareti yapıyorlar! Aradan kaç sene geçmiş! Etik değil olur mu! Böyle yazmak utanmazlık; açık söylüyorum. Çünkü anlam olarak; bilerek gol yemek nasıl şikeyse, bilerek gol atmamak da aynı derecede
şikedir
Alp doğruyu yaptı
MHK Başkanı Zekeriya Alp, yoğun eleştirilerin ardından istifa etti. Yerine de Yusuf Namoğlu geldi. Alp'in istifasını ve Namoğlu'nun gelişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zekeriya Alp fevkalade onurlu bir davranışta bulundu. İstifa etmesi gerekiyordu ve etti. Ama Türkiye'de 'istifa etmesi gereken istifa eder' diye bir şey yok. Biz o işi unutalı yıllar oldu.
1- Salı toplantıları çok büyük yanlıştı.
Tahmin ediyorum o hatasını anladı ama geri dönüş yapamadı artık.
2- Bu hakemlerin raporları ile ceza heyetine sevk edilenlere -özellikle Fenerlilere- PFDK'nın beraat kararları vermesi Zekeriya Alp'e tokat gibi geldi. 'Ben bırakıyorum arkadaş' dedi; doğru yaptı. Yusuf Namoğlu doğru bir seçim...
Yani bugünkü koşullarda bu işin altından kalkabilecek en iyi isimlerden biri... Bana da sorsalar 'Namoğlu' derdim. Ama devir ne kadar değişti, insanlar ne kadar değişti; onu da görüyoruz.
İnşallah iyi götürür Namoğlu...
G.SARAY'I SATTI
Mersin'in etkili futbolu, iki kez öne geçmesinin ardından, 'Hamza hoca efsanesi sona eriyor' yorumları yapıldı ama Galatasaraylı oyuncular, bu düşünceyi bir kez daha boşa çıkardı. Hamza hoca, Mersin maçında sınıfı geçti mi?
'Hamza hoca' efsanesini de bu medya yarattı. Biz hemen tabelaya bakıp karar veriyoruz.
Ben başından beri, "Acele etmeyin" diyorum. Ersun Yanal için de "Acele etmeyin" demiştim.
Hamza'nın ne olup, ne olmadığı ikinci yarıda belli olacak, 20. haftadan sonra ortaya çıkacak. Şimdi çocukları sahiplenecek, moral verecek. Kenarda sevmedikleri, güvenmedikleri bir İtalyan varken şimdi daha güvendikleri, Türkiye'yi de daha iyi bildiklerine inandıkları bir adam duruyor.
O kadar... Henüz Hamza'nın takıma katkısını görmedik.
Örnek veriyorum: Hâlâ Emre Çolak ile sahaya çıkıyorsa, bir soru işareti! Hâlâ Telles'in Sneijder'in yüzünden darmadağın olduğunun farkında değilse ve hâlâ Telles'in önünde Sneijder'i oynatıyorsa daha Galatasaray'ı çözmüş değil.
Verilen ve verilmeyen penaltıların damga vurduğu Galatasaray-Mersin maçında Fırat Aydınus'un 'baskı altında iyi bir yönetim gösterdiği' şeklinde yorumlar yapıldı. Siz Aydınus'u nasıl buldunuz?
Çok iyi buluyorlarsa; 'Galatasaray'ı satmış' demektir. Çok net söylüyorum. Eğer yayıncı kuruluş, Maraton programı, medya; bir Galatasaray maçı hakemini çok iyi buluyorsa; 'o hakem Galatasaray'ı satmış' demektir.
Nitekim sattı... İki net penaltı var. Kartlarda, faullerde alabildiğine Mersin lehine yorumları var.
EMRE VE CANER'İ KONUŞMADI
O Maraton'da uzun süre konuşulan Selçuk'un yaptığı hareketi görse kesin çalardı. Neleri çaldı çünkü!.. Melo'nun iki pozisyonu var. Birinde sarı kart gördü. Mustafa Denizli pozisyonu yorumlarken "Dikkat edin; Melo'nun bu topa yetişme imkanı var mı?" dedi.
- Yok!
- Demek ki sarı kart doğru. Adama yapıldı hareket...
Sonra kart gösterilmeyen pozisyonu söyledi ve "Bu iki görüntüyü bindirin üst üste" dedi. Birini sağa, birini sola koyun ki hakemin ne mal olduğu ortaya çıksın! Yani, 'buna sarı kart gösterdi, buna göstermedi.
Nasıl olur!' Mustafa Denizli bu bindirmeyi Emre ya da Caner için kaç kere yaptırdı? Mitrovic'e gösterilen sarı kart ve faul...
Esas sarı kart değil tabii dava... Oradaki esas olan faul... Faul atışından sonra gol oldu çünkü... O faulün yanlış olduğunu kanıtlamaya uğraşıyor Maraton ekibi!..
Mustafa Denizli bu defa Melo'ya yaptığı yorumu yapmıyor!
Bu pozisyona dikkat edin. 'Mitrovic'in topa yetişmesine imkân var mı? O zaman elini açarak kimin yönünü kesiyor, kimin yolunu kesiyor? O zaman hareket kime' demedi.
Melo yaparsa ceza, Mersinli yaparsa kaza!!!
Niye görüntüyü üst üste bindirmedin orada? Melo'ya işte sarı kart, faul... Niye? Çünkü yetişmesine imkân olmayan topa hamle yaptığı için... Mitrovic de yetişmesine imkân olmayan topa hamle yapıyor! Orada bindirme yok.
KRALDAN FAZLA KRALCI OLDU
Burak rakibini itti, dağıttı da ondan eline çarptı top! Bir gün evvel ki Emre'nin pozisyonuyla bindirsene!.. Tümer Metin'in 20 sene önce attığı frikiğin görüntüsünü bulup, getirip Sosa'nın frikiğinin üstüne bindiriyorsun da bir gün evvel Emre'ye çalınan penaltıyla, Burak'a çalınmayan penaltıyı niye üst üste bindirmiyorsun! Bu kadar aleni olmaz.
Tekrar söylüyorum; Maraton programının ne kadar taraflı olduğunu ben gayet iyi biliyorum.
Beni üzen şey; Mustafa Denizli'nin de bu havaya girip kraldan fazla kralcı hamleler yapması!.. Resmen buna inanamadım.