Penaltıyı veremedi

Yekta'nın elle kestiğini gördüler ama penaltıyı çalamadılar. Çünkü penaltı verirlerse kırmızı kart da gerekiyor

Ersun Yanal'lı Trabzonspor ilk maçında Galatasaray'ı 3-0 mağlup ederek iyi bir başlangıç yaptı.Üstelik çok da iyi bir futbol ortaya koydular. Yanal, sihirli bir değnekle dokunmadıysa, Trabzon'daki bu değişim nasıl açıklanabilir?
'Ersun Yanal gelmiş de Trabzon'da mucize yaratmış!' Kahkahalarla gülüyorum.
Trabzonspor'un kadrosunda bir önceki maça göre iki değişiklik var.
Kahkahalarla güldüm.
1- Halilhodzic döneminde, Trabzon söyledikleri kadar kötü değildi. Bunlar maç da seyretmiyor. Trabzon'un 6 beraberliği var.
Bu 6 maçtan üçünü, dördünü kazanabilirdi.
Kazansaydı bugün Trabzon neredeydi, Halilhodzic neredeydi! Ersun Yanal hazır bir takım buldu elinde...
2- Ersun Yanal'ın bu takıma ne katkı sağladığını ciddi bir rakip önünde göreceğiz. Balıkesirspor, Galatasaray'ı yendiği zaman Balıkesir'in hocası ne dedi; buna karşılık ben ne dedim: "Galatasaray'ı yendin diye övünme... Galatasaray'ı herkes yenebilir.
Buna göre hesaplarını yapma..."
Balıkesir, Galatasaray'ı yendikten sonra bir daha maç kazanamadı!
AZİZ YILDIRIM YENMİŞ!
Galatasaray maçından bir hafta sonra Gençlerbirliği karşısında 3 yemişlerdi.
'Biz, Galatasaray'ı yendik' diye havalara girdiler, bir daha maç kazanamadılar ve ligde sonuncular!..
Şimdi Ersun da 'Ben, Galatasaray'ı yendim' diye havalara girerse vay haline... Gerçi, Ersun öyle havalara girecek adam değil; bilir işini ama...
Gazeteci arkadaşlarım hemen yamadılar.
Maç sonrası okuyorum; Galatasaray'ı aslında Aziz Yıldırım yenmiş! 'Ersun Yanal'ı yaratan Aziz Yıldırım'mış çünkü!!! Ersun da gitmiş, Trabzon'a dokunmuş, Trabzon da gelmiş, Galatasaray'ı yenmiş! Yani Aziz Yıldırım yenmiş!!! Böyle bir şey olur mu ya!
Türkiye'de tiyatrolar niye komedi oynamıyorlar; bu kadar komedi yazarı varken ne gerek var!
Ersun Yanal'ın Trabzon'a neyi verip neyi vermediği 5-6 hafta içinde belli olur. Bu Galatasaray'ı Adana Demirspor da yenerdi.
Fark etmez.
Ersun Yanal'ın en büyük şansıdır; ilk maçının deplasmanda Galatasaray ile oynamak.
Çünkü bütün bu tabela yazarları, maçı kazandığı anda kendisini göklere çıkaracaklar.
Trabzon'daki süksesi artacak. Trabzon takımı üzerindeki süksesi artacak. Bitti. Bundan daha kısmetli rakip olmaz.
Ersun'a 'İlk maçını kiminle ve nerede oynamak istersin' diye sorsalar, Galatasaray'ı seçerdi.
Çünkü kaybetmenin ya da berabere kalmanın, kaybettireceği bir şey yok zaten... "Deplasmanda Galatasaray'dan puan alman zor. Zaten Trabzon şimdiye kadar iki tane maç kazanmış! -Tabela yazarlarına göre oynadığı futbolu geç!- Biz de daha yeni takımın başına geçtik. 3 gün antrenmanla bu kadar olur' diye bin tane bahanen var ki Ersun'un bu eleştirilerde adı bile geçmez. Ama bir kazanırsan bütün Türkiye seni göklere çıkaracak; işte aynen bugün olduğu gibi...
Onun için Ersun Yanal kendi seçse, böyle bir fikstür seçemezdi. İstanbul'da Galatasaray'la...
Trabzon'da Galatasaray'la değil...
Puan kaybettiğinde hiçbir risk yok; kazandığında kralsın... Oh...
Allah herkese böyle maç nasip etsin.
Bunun farkında olan bir tane spor yorumcusu yok ya da var ama söylemeye cesaret eden yok.
FIFA'YI TAKİP ETSİNLER
Yekta'nın kale çizgisi üzerinde elle çıkardığı top gerçekten ilginçti. Hakem devam ettirdi ve dönen top gol oldu. O bölgede bulunan 3 hakemin de eli görememesi biraz garip değil miydi?
Evet, hakemin Yekta'nın elini görmemesi tamamen utançtır. Ben o penaltıyı vermeyen hakeme ve de altıncı hakeme bu sezon bir daha maç vermem. Çünkü bu kadar net bir penaltıyı 'Görmedim' demelerine de imkân yok. Veremediler! Çünkü verirlerse kırmızı kart da var arkasından... Bak tek penaltı olsaydı verirlerdi. Adım gibi biliyorum. 'Neyimize lazım; Galatasaray, Fenerbahçe'den sonra bela' diye düşündüler! Bir maç için 5 bin 700 lira alıyorlar.
Fenerbahçe'yi kızdırmaktan ödleri patlıyor, Galatasaray'ı kızdırmaktan da ödleri patlıyor. Sırasıyla...
Sonra üçüncü sırada; Beşiktaş'ı kızdırmaktan... Çünkü bu dediğim kulüplerin medyada amigoları var. O amigolar saldırıyor, onun için de 'Neyimize lazım.
Ürkütmeyelim fincancı katırlarını!' Tek penaltı olsaydı kesin verirlerdi. Kırmızı kartla beraber veremediler. Çünkü tek penaltıyı idare edersin.
Penaltıyı verdikten sonra öbür tarafa da bir şey yaparsın. Bir penaltı da oraya verirsin, sonra durumu düzeltirsin! Ama 10 kişiyi düzeltmen zor. Bir de Galatasaray'ın sahası!.. Trabzon'un sahasında olsa, kesin verirlerdi. Hiç tereddütsüz verirlerdi. 'İstanbul'da' diye veremediler! Yüreksiz hakeme maç vermesinler arkadaş!..
Sevgili Şansal Büyüka ve Tümer Metin'e de bu arada bir sözüm var. FIFA'nın, oyun kuralları ile ilgili board yorumlarını okumaya mecbur tutsunlar arkadaşları... Tümer hala diyor ki "Hakem pozisyonu gördü ama 'top ele geldi!' FIFA'nın kuralları yorumlayan kurulu, "Kaleye giren bir top, el açıksa vücuttan ve ona çarpmışsa, artık 'top mu ele geldi, el mi topa geldi' yorumu yapılmaz" diyor. Böyle bir yorum yok. "Kaleye giren topu önlüyorsa, el yerinde değilse, penaltı... Fark etmez" diyor. Yekta'nın eli açık...
Kaleye giren pozisyon dışında hakemin yorum hakkı var. 'Çok yakından geldi, elini kaçıramazdı, el topa bilmem ne...' Her neyse...
Ama yalnız kaleye giren toplar için FIFA International Board ayrı bir parantez açmış.
Diyor ki "Top kaleye giriyorsa ve sen hedefi büyütmek için -Kollarını niye açar insançizginin önünde elini açıyor ve topu kesiyorsan, yorum falan yok; penaltı." FIFA'nın emri bu...
Orada artık 'top mu ele gitti, el mi topa gitti' Sevgili Tümer Metin iyi öğrensin. Bütün yorumcular iyi öğrensinler. Board'un önemli kararlarını belki de federasyonun dağıtması lazım gazetecilere...
DISARI VURMAK AYIP DEGİL
Galatasaray savunması, Trabzon karşısında da evlere şenlikti. Özellikle Chedjou ve Melo çok önemli hatalar yaptı.
Galatasaray'da bir takım sahte kahramanlar var. Birisi Melo... Öbürü Chedjou... Gidip 'kafa ile gol atıyor' diye Galatasaray seyircisi, Chedjou'ya aşık! Chedjou'nun hataları yüzünden Galatasaray'ın gol yemediği maç neredeyse yok. Trabzon maçında iki golde de Chedjou'nun hatası var.
Birinci gol öncesi; Yekta'nın neden olduğu penaltı pozisyonunun ardından top Chedjou'nun önüne geldi. Bomboştu. Futbol kural kitabı der ki; bir savunma oyuncusunun birinci görevi, ilk görevi, ana görevi, esas görevi, topu tehlike alanının dışına çıkartmaktır.
Bizim bir takım adamlarımız çeşitli vehimler içinde topu taca atmaktan, kornere atmaktan korkuyorlar! Ya da kaç defa şahit olduk; 'top taca, auta çıksın' diye top ile rakibin arasına girmeye uğraşıyorlar; tam çizgi üzerinde topu rakibe kaptırıp, Galatasaray'ın gol yemesine sebep oluyorlar. Çünkü topu kornere atmak ayıp!!!
Senin birinci görevin; topu tehlike alanının dışına çıkartmak. Chedjou bomboşken ve bütün Trabzon hücuma kalkmışken, topu taca atacağına, orta sahada bomboş duran Trabzonluya attı! Onun ortası gol oldu.
Bir hücumu önleyeceğine, topu taca atsa Galatasaray savunması yerini alacak. Rakipten hücuma katılmak için gelenler yerlerine dönecek, Galatasaray 18'inin içinde o kadar adam kalmayacak. Bir sürü başka bir şey olacak. Hayır! Topu doğrudan, dikkat et, topu ortalayan Trabzonlu oyuncunun civarında Galatasaraylı yok. Görüntüye giren Galatasaraylı yok. Bomboş o alan... Onu göre göre topu ona attı. Bir daha ortalasın, ortalanan topu da Medjani boş kaleye attı.
AVRUPA'DA TEMSİL EDEMEZ
Bir stoper böyle hata yapmaz. Bu Chedjou'nun kaçıncı hatası? Lütfen aklı başında birisi -Prandelli değil- aklı başında birisi, Galatasaray'ın yediği gollere ve Chedjou'nun pozisyonlarına, kademe hatalarına baksın. Yusuf'tan yediği çalım!..
Böyle çalım yiyen böyle bir stoper olabilir mi? Böyle bir stoper Galatasaray'da stoper oynar mı? Böyle stoper PTT Ligi'nde de olmaz. Üçüncü Lig'de olabilir. 'Bu çocuğun fiziği iyi, topa iyi kafa vuruyor, bunu yetiştiririz, geleceği var' diye oynatırsın.
Ama Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi'nde temsil edemez. Topu uzaklaştırmayı bilmeyen ve bu kadar çabuk çalım yiyen bir adam, 'kornerden gol atacak' diye en değerli adam olarak takımda oynuyor! Gökhan Zan gibi, hem Galatasaray'ı hem milli takımı yıllarca sırtında taşımış bir adam kadro dışı!..
Gökhan Zan, Chedjou'yu 'top' diye oynar.
Gökhan Zan, Chedjou'yu 'top' diye oynar ve Gökhan Zan oynadığında, Galatasaray'ın ruhu sahada olur. Chedjou gibi parasının peşinde olan biri değil...
Gazetelere baktım; maç gecesi, Mustafa Denizli ile Tümer Metin'i seyrettim; bir tanesi, Chedjou'yu ağzına almadı ki onlar lüzumsuz bir iş yapıyorlar. Galatasaray-
Trabzonspor
maçı bitmiş, yer yerinden oynamış, Prandelli istifaya çağırılmış, oyuncular ıslıklanmış, onlar oturmuş, 10 tane pozisyonu konuşuyorlar. 'O nerede durmalı, bu nerede durmalı' diye!..
Bunu konuşmalarına rağmen bir tanesi; 'Chedjou'nun topu attığı yerde bir tane Galatasaraylı yok. 'Bana topu bir daha at da gol ortası yapayım' diye bekleyen Trabzonluya sen topu oraya nasıl atarsın? Taca atsana' demiyor!
BEŞ YÜZ KERE YAZSIN
Belki de Mustafa Denizli dahil kimsenin söylediğim kuraldan haberi yok. 'Savunma adamının, birinci görevi; en kısa zamanda topu tehlike alanının dışına çıkartmaktır.' Soyunma odasındaki kara tahtaya bunu beş yüz kere yazacaksın.
Yetmedi mi Chedjou'yu çağıracaksın; beş yüz kere de 'Sen yaz' diyeceksin. Semih'i çağıracaksın; 'Beş yüz kere de sen yaz' diyeceksin. 'Korner çizgisine koşarak, 'top auta çıksın' diye cilve yapmayın. 'Bir aut kazanacağım' diye bir takıma bir gol yedirme hakkınız yok' diyeceksin.
'Two Size' diye başlık atıldı
Geçtiğimiz hafta üzücü olay yaşandı. Galatasaray ile Kızılyıldız arasındaki basketbol maçı öncesinde çıkan kavgada bir Sırp taraftar öldürüldü.
Sırplar bu konuda sabıkalı... Sırbistan'da bir basketbol salonunun kapısında yazı var: 'Kalaşnikofla girilmez' diye yazar!
Tabii girilmez de o yazı bir tehdit unsuru olarak orada... O yazı, maç oynamaya gelen rakip takım ve rakip takım taraftarını tehdit etmek için yazıyor orada!.. Kalaşnikofla girilmez; yani içeride başınız belaya girebilir.
Sırplar bu konuda ünlü ama ne yazık ki Galatasaray da sabıkalı... Leeds United maçı öncesi Taksim olaylarında iki kişi öldü ve o zaman Türkiye'nin en büyük, en çok satan gazetelerinden bir tanesi; 'Two Size' diye başlık attı, birinci sayfadan!..
2-0 Galatasaray yendi, 2 ölü var. Bu ikisini birleştirip 'Hep ikilik yaptık' anlamında İngilizce 'Two Size-İki ölçü' diye başlık atıldı. Bunu yaptı bir Türk gazetesi!!! Ve Galatasaraylı olduğunu iddia eden birtakım yaratıklar da onu yaptılar Taksim'de!!!
Senin böyle bir sabıkan olduğu zaman kimse artık Sırpların nasıl seyirciler olduklarına, nasıl fanatik, nasıl holigan olduklarına bakmaz. Zaten Türkiye'yi çok severler Avrupa'da!.. 'Sabıkalı Türkler bir cinayet daha işledi' oldu işte...
Bunun yolu; Türk polisinin şahitle falan değil, görüntülerle -başka türlü dünyayı ikna edemeyiz- katili ortaya çıkarması ve açıklamasından geçiyor. Bunu da bir an evvel yapması gerekiyor. Taksim'deki iki ölü ve bütün İngiliz basınında fotoğrafı yayınlanan 'Two size' başlığı Türkiye'nin sportif alandaki itibarını çok zedeledi.

RÖPORTAJ: BÜLENT CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.