🔸 "Hızlıca ve gizlice söylemek, işaret etmek, ilham etmek" manalarına gelen vahiy (vahy), terim olarak "Allah-ı Teala'nın bir emri, hükmü ya da bilgiyi peygamberine gizli olarak bildirmesi"dir. Vahiy sözcüğü Kur'an-ı Kerim'de yetmişten fazla yerde fiil kalıplarıyla, altı yerde de "vahy" şeklinde geçer.
🔸 Allah'ın (CC) kullarına emirlerini bildirme yolları, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de üç şekilde görülür. Bunlar: Vahyetme, perde arkasından hitap etme ve elçi gönderip emirlerini bildirmedir.
🔸 Vahiy yoluyla konuşma
Hiçbir elçi olmadan peygamberin kalbine gizli bir şekilde öğretilmesiyle gerçekleşir. Bu tür vahiyde peygamber, ilâhî sözü uyanıkken ruhî bir tecrübeyle edinir. Yüce Allah'ın (CC) bu tarzdaki tebliği peygamberlere has olmayıp dilediği insanın kalbine ilham vermesini ve sâlih kullarına sâdık rüya göstermesini de kapsar.
🔸 Perde arkasından konuşma
Bazı maddelerde ya da insandaki duyma noktasında söz yaratıp işittirme yoluyla gerçekleştiği düşünülür. Allah'ın (CC) Hz. Musâ ile konuşmasının (Kasas suresi, 30. ayette) bu biçimde gerçekleştiği kabul edilir.
🔸 Elçi gönderip tebliğde bulunma
Bu bildirme yolunda Allah (CC) melek aracılığıyla peygamberlerine kelamını bildirir. Bu vahiy Allah'ın (CC) tüm insanlara yönelik seslenişi olarak görülür.
🔸 Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine göre Allah'ın (CC) peygamberlere vahyetmesi ilk insan Hz. Adem'le (AS) başlar. Hz. Adem'in (AS) ardından Hz. Nuh (AS) ve ardındaki peygamberlere, son olarak da Hz. Muhammed'e (SAV) vahyetti ve onu bütün insanlara son peygamber olarak gönderdi.
🔸 Kur'an-ı Kerim'de önceki peygamberlere dair vahiy konusunda hiçbir açıklama bulunmaz. Ama Hz. Muhammed'e (SAV) gelen vahye ilişkin bilgilere rastlanır. Bu bilgilere göre Allah (CC) katında "korunmuş bir kitap"tan vahyedilen Kur'an'ın aslı levh-i mahfûzdadır.
*Levh-i mahfûz nedir?
Tüm madde ve olaylara dair ilahî bilgi ve takdirin kayıtlı olduğu kitaba denir.
🔸 "Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta bulunan değerli bir Kur'an'dır."
Vakıa suresi (77, 78. Ayetler)
Vakıa suresi 77. Ayet Tefsiri:
İlk âyette "yıldızların yerleri" diye çevrilen tamlama müfessirlerce daha çok "yıldızların doğduğu veya battığı yerler, dolaştığı menziller yani yörüngeler" ve özellikle "kıyamet sırasında yıldızların düşeceği yerler" mânalarıyla açıklanmıştır.
🔸 Allah (CC) insanlara ve toplumlara müjdeci, uyarıcı ve şahit olarak peygamberler gönderdi. İlk nebinin gelişiyle başlayan süreç son peygamber Hz. Muhammed (SAV) ile sona erdi. Peygamber Efendimiz (SAV), şirkin hakim olduğu bir dönemde yaşam sürdü.
🔸 Peygamberlikle şereflendirilmesine kadar böyle bir ortamda yaşan Hz. Muhammed (SAV), hayatını sürdürdüğü toplulukta erdemli ve güzel ahlaklı olmasıyla nam saldı.
🔸 Hz. Peygamber (SAV), dedesi Abdülmuttalib b. Hâşim'in geleneğini devam ettirerek peygamberliğinden yaklaşık 5 yıl önce her sene Ramazan ayında Nur dağında bulunan Hira mağarasında inzivaya çekildi.
🔸 Peygamberimiz'in (SAV) peygamberliğinin başlayacağını gösteren ilk işaret, gün doğduğunda doğruluğu ortaya çıkan geceleri gördüğü rüyalardır.
🔸 Peygamberimizin (SAV) geçtiği dağlar arasındaki, ıssız alanlardaki ağaçlar ve taşlar: ''Ey Allah'ın (CC) Resulü! Selam senin üzerine olsun'' sözleriyle O'nu (SAV) selamladı.
🔸 Bu durum üzerine Peygamberimiz (SAV) etrafına bakar, ancak ağaç ve taştan başka hiçbir şey göremezdi. O'nun (SAV) içerisinde bulunduğu bu durum vahiy gelinceye kadar devam etti.
🔸 Hz. Peygambere (SAV) ilk vahiy kırk yaşındayken geldi. Resulullah (SAV) ilk vahyi Kadir gecesinde almaya başladı, yani ilk vahiy Ramazan ayında nazil oldu.
🔸 İlk vahiy, Alak sûresinin ilk beş ayetidir. Alak sûresi Mekke'de Hira dağında nazil oldu. Peygamber Efendimiz (SAV), Hirâ Mağarası'ndayken Cebrail (AS) geldi ve Hz. Peygambere (SAV) "Oku!" dedi. Peygamberimiz (SAV): "Ben okuma bilmem!" cevabını verdi. Bunun üzerine Cebrail (AS), Hz. Peygamberi (SAV) gücü kesilinceye kadar sıktı. Sonra yine: "Oku!" dedi. Efendimiz (SAV) tekrar: "Ben okuma bilmem!" cevabını verdi. Cebrail (AS) ikinci kez gücü kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar: "Oku!" dedi. Hz. Peygamber (SAV) tekrar: "Ben okumayı bilmem! (Ne okuyayım?)" dedi. Cebrail (AS) Hz. Peygamberi üçüncü defâ sıkarak bıraktı ve Alak suresinin ilk beş ayetini bildirdi.
"Yaratan rabbinin adıyla oku!
O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.
Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir."
Alak suresinin 1- 5. ayetleri tefsiri: İlk vahyin "oku" emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
🔸 Peygamberimiz (SAV) kendisine inen ayetleri tekrar ederek diline ve kalbine yerleştirdi. Cebrail (AS) yanından ayrılıp gidince, vahyin ağırlığından dolayı oluşan kaygı ve korku içinde yüreği titreyerek Hz. Hatice (RANHA) annemizin yanına, evine döndü. Ayetlerin ağırlığı ve yaşadığı korkuyla eve geldiğinde hemen Hz. Hatice'ye (RANHA) "Beni sarıp örtün" buyurdu.
🔸 Hz. Hatice (RANHA), Peygamberimiz'deki (SAV) bu olağanüstü durumu fark edip dediğini yaptı ve bir süre uyuyup uyandıktan sonra O'na (SAV) ne olduğunu sordu.
🔸 Peygamberimiz (SAV), vayhin gelişini anlatınca Hz. Hatice (RANHA): "Allah'a yemin ederim ki, O seni hiçbir vakit utandırmaz. Çünkü sen, akrabanı himaye edersin, acizlere yardım eder, yoksullara infâk eder, çokça iyilikte bulunursun, misafire ikram eder, haksızlığa uğrayanların yanında olursun." sözleriyle onu teselli etti ve kendisini destekleyen ilk kişi oldu.
🔸 Bu olayın ardından Hz. Hatice (RANHA) akrabası Varaka'ya gidip durumu anlatır. Varaka bin Nevfel, Peygamber Efendimizi (SAV) dinledikten sonra "Bu sana gelen namusi ekberdir. Ah! Keşke genç olsaydım. Seni şehirden çıkaracakları aman keşke hayatta olsam!" der. Bu sözlerin üzerine Peygamberimiz (SAV): "Kavmimdekiler mi çıkaracaklar beni?" diye sorar. Varaka: "Evet, senin getirdiğin gibi bir şey getirmiş olan herkes bu düşmanlığa uğramıştır. Eğer senin davet günlerine yetişirsem, elimden gelen yardımı yaparım." sözlerini dile getirir.
*Varaka bin Nevfel kimdir?
Hz. Hatice'nin (RANHA) amcasının oğlu olan Varaka bin Nevfel yaşlı ama
peygamberler tarihine hakim, bilgin bir kişidir.
🔸 Peygamber Efendimiz (SAV) Cahiliye döneminde şirkin, putperestliğin, pagan inancın ve anlamsız adetlerin hüküm sürdüğü bir ortamda İslam'ı tanıtmak ve yaymak için büyük çaba gösterdi.
🔸 Resulullah'ın (SAV) tebliğine uyanlar İslam'ın güneşi ile aydınlanarak insanlığa örnek teşkil edecek bir Müslüman topluluğu oluşturdular.