ORUCA BAŞLAMAK İÇİN HİLALİN GÖRÜLMESİ ŞART MIDIR?
🔷Ramazan, ayın hareketlerine göre belirlenen kameri ayların içindedir. Razaman ayı, ay takvimine göre tespit edilmektedir. Oruca başlayabilmek için de öncelikle Ramazan ayının başlangıcını tespit etmek gerekir. Ramazan orucu Ramazan ayının girmesiyle gerçekleşir. Bu sebeple Ramazan ayının girip girmediğini tespit etmek başlıca yapılması gerekendir.
🔷Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde "Hilali (Ramazan hilalini) görünce oruca başlayınız ve hilali (Şevval hilalini) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız." (Buhârî, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyâm, 3-4, 7-9) buyurmuştur.
🔷Bu hadisten ayın çıplak gözle görmedikçe oruca başlanmayacağı fikri ortaya çıkabilir. Fakat Efendimiz bu duruma şu hadisiyle açıklık getirmiştir:
🔷Hz. Peygamber (s.a.s.), "Biz ümmî bir toplumuz; hesap ve okuma yazma bilmeyiz. Şunu biliriz ki ay, ya 29 ya 30 gündür." (Buhârî, Savm, 13; Müslim, Sıyâm, 15; Ebû Dâvûd, Savm, 4) buyurarak, ayın çıplak gözle gözlemlenmesinden ziyade hesap yönteminin altını çizmiştir. Nitekim ay gözle görülse de görülmese de hareketlerine devam eder. Kur'an-ı Kerim'de geçen bu ayetler güneş ve ayın hareketlerine dair bizleri aydınlatmaktadır: "Güneş ve ay bir hesaba bağlı (olarak hareket ederler)." (Rahmân, 55/5) Ayetin tefsirini okumak için tıklayınız "O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir)." (En'âm, 6/96) Ayetin tefsirini okumak için tıklayınız "Güneşi aydınlatıcı, ayı ise aydınlık yapan, yılların sayısını ve hesaplamayı bilesiniz diye ona menziller belirleyen O'dur. Allah bütün bunları hikmet ve fayda esasına göre yarattı. Bilme kabiliyetinde olanlar için de âyetlerini detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor." (Yûnus, 10/5) Ayetin tefsirini okumak için tıklayınız "Doğrusu Allah'a göre ayların sayısı, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir; bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur. O aylarda kendinize zulmetmeyin, müşrikler sizinle topyekün savaştıkları gibi siz de onlarla topyekün savaşın. Bilin ki Allah buyruklarına karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir (Tevbe Suresi, 36.-37. ayetler)
🔷 Diyanet'in fetvasına göre Peygamberimiz kameri aybaşlarının belirlenmesi konusunda çıplak gözle görmeyi tek yöntem olarak ön görmemiştir. Çağın şartlarına göre yapılan bu yöntem harici, amaca ulaştıracak diğer yöntemlere başvurmak da mümkündür. Teknolojiye bağlı olarak insanlık günümüzde ayın hareketlerini en ince ayrıntılarına kadar hesaplamakta. Bu sebeple kameri ayların başlangıçlarını da hesap yöntemiyle belirlemek meşrudur.
🔷 Dünyada hilalin çıplak gözle ilk kez nerede görüldüğünün hesabı yapılır ve bu tespit edilip yazıya geçirilir. Ardından dünyanın neresinde olunursa olsun diğer ülkeler için de Ramazan'a girilmiştir. Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Başkanı Dr. Hüseyin Karapınar Türkiye'de Ramazan'ın girdiğini bu şekilde hesaplandığını ifade etmektedir.
SAHUR VAKTİ NE ZAMANA KADAR YİYİP İÇEBİLİRİZ?
🔷 Allahu Teala Bakara Suresi'nin 187. ayetinde hangi vakte kadar yiyip içmemiz gerektiğini "fecrin beyaz ipi siyah ipinden ayırt edilir hale gelinceye yiyin için" şeklinde belirlemiştir: "Oruç gecesinde kadınlarınızla birleşmek size helâl kılındı. Onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz. Sizin kendinizi sıkıntıya sokmakta olduğunuzu Allah bilmiş, tövbenizi kabul etmiş ve sizi bağışlamıştır. Şimdi artık onlarla birleşin ve Allah'ın sizin için yazdığını isteyin. Fecrin beyaz ipi siyah ipinden sizin için ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde ibadete çekilmişken kadınlarla cinsel ilişkide bulunmayın. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır; sakın bu sınırlara yaklaşmayın. Allah âyetlerini insanlar için işte böyle açıklar. Umulur ki sakınırlar."
🔷 Gündüz aydınlanmaya başlandığı vakte kadar yiyip içmek serbesttir. Sözlükte "kendini tutmak, engellemek, el çekmek, geri durmak" anlamlarına gelen imsak, dinî bir kavram olarak, fecr-i sâdıktan, iftar vaktine kadar yemeden, içmeden, cinsel ilişki ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek demektir.
🔷 Takvimlerde gösterilen "imsak", oruca başlama vaktini ifade eder. İmsak vakti aynı zamanda gecenin sona erdiği, yatsı namazı vaktinin çıkıp sabah namazı vaktinin girdiği andır. Ezan da imsak vaktinin başlaması ile okunmaktadır. Bu sebeple ezanın başlaması ile yemeyi içmeyi terk etmek gerekir. Ezan başladığı sırada ağızda bulunan lokmanın yutulmasında bir sakınca yoktur.
DİŞ FIRÇALAMAK ORUCU BOZAR MI?
🔷 Diş fırçalama hususundaki en önemli konu boğaza su gitmemesidir.
🔷 Boğaza su kaçırmadan ağzı su ile çalkalamak orucu bozmadığı gibi diş fırçalamakla da oruç bozulmaz (el-Fetâva'l-Hindiyye, I, 220).
🔷 Diyanet'in ifade ettiğine göre diş macununun veya suyun boğaza kaçması hâlinde oruç bozulur. Orucun bozulma ihtimali dikkate alınarak, dişlerin imsakten önce ve iftardan sonra fırçalanması, oruçluyken fırçalanacaksa macun kullanılmaması uygun olur.
🔷 Macunsuz fırçalamakta hiçbir sakınca yoktur.
AĞIR ŞARTLAR ALTINDA ÇALIŞAN İNSANLAR ORUÇ TUTMASA HÜKMÜ NEDİR?
🔷 Din İşleri Yüksek Kurulu Eski Başkanı Dr. Hüseyin Karapınar, çok ağır şartlar altında çalışan insanların Ramazan'da izin alabilirse izin almaları gerektiğini veya böyle bir imkanları yoksa bünyelerinin dayanmadığı takdirde orucu kazaya bırakabileceklerini ifade eder. "Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır." (Bakara Suresi - 183-184 . Ayet)
🔷 Günümüzde dökümcü, maden, beton ve yol işçisi, tellâk, hamal gibi ağır işlerde çalışan kimselerin de "orucu tutmakta zorlananlar" sınıfına dahil edileceği hükmü birçok fıkıhçı tarafından benimsenmiştir. Bunlar da zarar gördükleri takdirde oruç tutmak yerine fidye verebileceklerdir (İbn Âşûr, I, 167).
RAMAZANDA ORUÇLUYKEN YOLCULUĞA ÇIKAN KİMSE, YOLCULUK SEBEBİ İLE ORUCUNU BOZARSA NE GEREKİR?
🔷 Allahu Teala Bakara Suresi'nin 183-184. Ayetinde "İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir." buyurmuştur.
🔷 Ramazan'da sefer mesafesi (en az 90 km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Diyanet'in fetvasına göre kişi yolculuğa çıkacağı takdirde niyet ettiyse yolculuk esnasında başka mazareti yoksa orucunu bozmamalıdır.
🔷 Sefer bir mazeret olduğu için, eğer orucunu seferîliği başladıktan sonra bozarsa kendisine keffâret gerekmez, sadece kaza gerekir. (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, 402-405).
🔷 Hz. Peygamberin (s.a.s.) Mekke'nin fethi için sefere çıktığında oruçlu iken, Kadîd denilen yere varınca orucunu bozması (Buhârî, Savm, 34; Müslim, Sıyâm, 88) savaş şartlarının gereği olarak değerlendirilebilir.
UÇAKLA SEYAHAT EDEN ORUÇLU KİŞİ İFTARINI NEREYE GÖRE YAPAR?
🔷 Diyanet'in verdiği fetvaya göre seyahate çıkan kişilerin, imsak ve iftarları o anda bulundukları yere göre yapmaları gerekir. Uçakla seyahat eden oruçlu kişiler de, uçuş esnasında uçağın üzerinde bulunduğu yere göre imsak ve iftar yapmalıdırlar.
🔷 Uçak hangi ülkenin şehrindeyse o şehre göre orucunu açabilir.
🔷 Fakat bu hususta da birtakım karışıklıklar meydana gelebilir: Çok hızlı uçaklarla kıtalar arası yolculuk yapılması durumunda, imsak ile iftar arasında süre, anormal ölçüde kısa veya uzun olabilmektedir.
🔷 Bu durumda, yolculuk yapacak kişi orucunu kazaya bırakabilir. Ancak oruca başlamış ise, bir takdir yaparak (mesela oruç tutmaya başladığı yerin akşam vaktinde) iftar edebilir.
GÖZ DAMLASI ORUCU BOZAR MI?
🔷 Konunun uzmanlarından alınan bilgilere göre, göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok az (1 mililitrenin 1/20'si olan 50 mikrolitre) olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında mesâmat (gözenekler) yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır.
🔷 Diyanet'in fetvasına göre bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla göz damlası orucu bozmaz. (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Kâsânî, Bedâî', II, 98).
KUTUP BÖLGELERİNDE ORUÇ NASIL TUTULUR?
🔷 Oruç konusunda en çok merak edilen hususlardan biri de bazı ibadet vakitlerinin farklı olduğu kutup bölgeleridir.
🔷 Namaz ve oruç gibi vakte bağlı ibadetlerin vakitlerinin tamamının veya bir kısmının teşekkül etmediği kutup bölgelerinde namaz, oruç gibi ibadetler, vakitlerin normal teşekkül ettiği en yakın bölgenin vakitleri veya diğer şer'î kıstaslar dikkate alınarak gerçekleştirilir. (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, II, 18-23)
🔷 Hz. Peygamber kıyamet yaklaştığında günlerin uzayacağını, bir günün bir yıl, bir günün bir ay, bir günün bir hafta kadar süreceğini söyledikten sonra o günlerde namazların takdir edilerek yani kıyaslamalar ve ölçümlerle vakitleri öngörüp/belirleyip buna göre kılınacağını bildirmiştir (Ebû Dâvûd, Melâhim, 14). Bu sebeple de vakitleri en yakın bölgeye göre ayarlamak gerekir.
ORUÇ FİDYESİ NASIL ÖDENİR?
🔷 Fidye kelimesi Arapçada "bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel" anlamına gelir.
🔷 Ramazan'da oruç tutamayan kimse, kazâ etmesi mümkün olmadığı için tutamadığı gün sayısınca fidye öder. Ayette şu şekilde buyrulmuştur: "Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır." (Bakara Suresi - 183-184 . Ayet)
🔷 Oruçta fidye miktarı, ayette geçen "bir fakirin doyumu" ifadesinden de hareketle bir kişiyi bir gün için doyuracak iki öğün yiyecek olarak anlaşılmış olup bu da fitre miktarıyla uyum gösterir. Bu miktarın aynî olarak veya aynı değerde para yahut mal olarak verilmesi câizdir.
🔷 Bu fidyeler Ramazan'ın başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazan'ın içinde veya sonunda da verilebilir. Fidyelerin tamamı bir fakire topluca verilebileceği gibi, ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye güçleri yetmiyorsa Allah'tan bağışlanmalarını isterler.
🔷 Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse, fidyelerini vermiş bile olsalar tutamadıkları oruçları Hanefîlere göre kaza ederler (Kâsânî, Bedâî', II, 105; Merğînânî, el-Hidâye, II, 270). Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nafile bağış/sadaka sayılır.
İSLAM'DA TEKNE ORUCU VAR MI?
🔷 İslam'da tekne orucu diye bir oruç türü yoktur. Tekne orucu çocukları teşvik etmek bununla beraber çocukların Ramazan ayı ve oruçla ünsiyet kurmaları için ortaya konulmuş geleneksel ve kültürel bir yöntemdir.
🔷 Tekne orucu, Anadolu'da ortaya çıkan eski bir gelenektir. Küçük çocukların oruç tutmasını kolaylaştırmak ve İslami bir kimlik kazandırmak amacıyla ortaya çıkmıştır.
🔷 Ramazan ayında eskiden mutfaklarda büyük ekmek tekneleri bulunurmuş, çocuklar ve yaşlılar oruç tutarlarken zorlandıkları durumda işte bu kocaman ekmek teknelerinin arkasına gizlenerek karınlarını doyurup, oruçlarına kaldıkları yerden devam ederler bunun adına da tekne orucu denirmiş.