OVP NEDİR? | 2025-2027 döneminin makroekonomi planı OVP Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklandı. Türkiye ekonomisinin üç yıllık yol haritası niteliğindeki OVP ile ile 2025-2027 dönemine ilişkin enflasyon, istihdam, büyüme, ihracat, cari açık gibi temel makro göstergeler belirlenmiş olacak. Peki OVP nedir? Orta Vadeli Program (OVP) detayları, Yeni ekonomi programı beklentileri nelerdir? İşte detaylar...
OVP / ORTA VADELİ PROGRAM NEDİR?
Hükümetin ekonomik hedeflerini ve politikalarını belirleyen üç yıllık bir strateji belgesi olan OVP, ülkenin makroekonomik göstergelerini, bütçe hedeflerini, büyüme oranlarını, enflasyon, işsizlik, cari açık ve kamu borcu gibi ekonomik parametreleri kapsamlı bir şekilde ele alır.
OVP'nin temel amacı, ekonomi politikalarının daha öngörülebilir hale getirilmesi, mali disiplinin sağlanması ve sürdürülebilir bir büyüme ortamının oluşturulmasıdır. Program, ekonomik reformları, yatırım teşviklerini ve gelir dağılımını iyileştirme politikalarını da içerebilir. Hedef; tek haneli enflasyonla, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odağında sürdürülebilir büyümeyi sağlamak.
Yeni OVP'de 2024 enflasyon hedefi %41,5'e, 2025 enflasyon hedefi %17,5'e yükseltildi. TCMB'nin 2024 hedefi %38, 2025 hedefi %14 seviyesindeydi.
OVP'DE ÜÇ TEMEK GÜNCELLEME
Güncellenmiş OVP ile ilgili uzun bir süredir çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Üç temel güncelleme söz konusu. Makroekonomik değerler, büyümeden tutun milli gelire, ihracattan tutun turizme, makro rakamlarımızı güncellemiş olacağız. Enflasyon rakamları yine bunun içinde. Bütçe büyüklüklerimiz, bütçe açığımızın ne olacağı, harcamalarımız, gelirlerimiz bütün bu rakamlar Orta Vadeli Programımızda yer alacak" ifadelerini kullandı. İşte Cevdet Yılmaz'ın OVP açıklamaları:
"Türkiye ekonomisinin gelecek üç yılını şekillendirecek olan Orta Vadeli Programa ilişkin politika çerçevesini, hedefleri ve uygulama araçlarını sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Ekonomimizin büyümesi, istihdam görünümü, finansal ve fiyat istikrarı gibi kritik alanlarda nasıl bir yol haritası izleyeceğimizi Program yaklaşımımız ile ortaya koyacağız. Yeni OVP döneminin, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Üç yıllık perspektifle hazırlanmış temel politika belgesi olan Orta Vadeli Program, Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından müştereken hazırlanarak Sayın Cumhurbaşkanımızın imzası ile resmileşmektedir. Bu Programın amacı, makroekonomik politikaları belirlemek ve temel ekonomik büyüklükleri, gelir-gider tahminlerini, bütçe dengesini ve borçlanma durumunu ele almaktır. Ayrıca, kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içermektedir.
EKONOMİK İSTİKRAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME
OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır. Malumunuz olduğu üzere, geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerle birlikte ülkemizde siyasi belirsizlik ortadan kalkmış ve seçimsiz uzun bir döneme girilmiştir. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla da politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Güncellediğimiz bu Orta Vadeli Programla da kararlı bir şekilde ülkemizin istikrarını ve kalkınmasını sağlayacak, refahını artıracak politikaları hayata geçirmeye devam edeceğiz. Ayrıca OVP'nin ilk yılına yönelik uygulanacak politikalar ve somut tedbirler, 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda ayrıntılı olarak yer alacaktır.
Orta Vadeli Program hazırlık sürecimizde, farklı paydaşlarla kapsamlı istişare toplantıları gerçekleştirdik. Bu süreçte, toplumsal ve ekonomik hayatın çeşitli aktörlerinden gelen görüş ve önerileri dikkate alarak, daha kapsayıcı ve etkin bir politika seti oluşturmayı amaçladık. Bu süreçte sendikalar, meslek kuruluşları, iş dünyası temsilcileri, finansal kuruluşlar, tarım sektörü temsilcileri, esnaf temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığımız bu toplantılar, toplumumuzun farklı kesimlerinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamamıza büyük katkı sağladı. Bu çok yönlü ve katılımcı süreçle birlikte, siyasi sahiplenmenin yanı sıra OVP'nin tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi ve uygulanabilirliğinin artırılmasını hedefliyoruz.
2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları belirli bir takvim çerçevesinde planlanmış ve adım adım ilerlemiştir. Haziran ayında başlayan süreçte, kamu kurumları ile bütçe görüşmeleri başlatılmış ve ilgili kurumlardan politika ve tedbir önerileri toplanmıştır. Temmuz ve Ağustos aylarında, makroekonomik verilerin değerlendirilmesi, bütçe dengesi ve kamu harcamaları gibi temel konularda çeşitli analizler ve toplantılar yapılmıştır. Ağustos ayının sonuna doğru, OVP taslağı nihai hale getirilmiş, ilgili kurumlara ve Ekonomi Koordinasyon Kuruluna sunulmuştur. Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın Onayı ile OVP, bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak resmiyet kazanmaktadır. Bu çalışma takvimi, OVP'nin hazırlık sürecindeki her bir adımın titizlikle planlandığını ve zamanında gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Öngördüğümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı.
İşsizlik oranları iyileşme gösterdi. İstihdam artarken işsizlik geriliyor. İstihdamdaki artış işsizlikteki düşüş uygulanmakta olan ekonomik programın etkinliğini göstermektedir.
Milli gelir büyümesi yüzde 3,7. Türkiye ekonomisi istikrarlı bir şekilde büyüyor. Bu olumlu tablo güncellenmiş OVP ile daha da desteklenecektir.
Cari işlemler açığı daha da geriledi. Ekonomimiz dış şoklara karşı direncini artırdı.
"TL MEVDUATLARININ PAYI ARTTI"
Türk Lirası'na olan güven önemli düzeyde artmış ve TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı ciddi bir yükseliş kaydetmiştir. 2023 yılının Ocak ayında TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı yaklaşık yüzde 38,9 seviyesindeyken, bu oran yıl boyunca güçlü bir şekilde artarak 2024 yılı Ağustos ayında yüzde 53,6 seviyesine yükselmiştir. Bu artış, TL'ye olan güvenin arttığını ve vatandaşların tasarruflarını yerli para biriminde değerlendirme eğilimlerinin güçlendiğini göstermektedir.
Öte yandan, KKM mevduatlarının payına baktığımızda, yıl ortalarında yüzde 30'lara yaklaşan oran, Ağustos 2024'te yüzde 10,1'e gerilemiştir. Nominal olarak 3,4 trilyon TL'ye ulaşarak zirveyi gören KKM bakiyesi geçtiğimiz hafta itibarıyla 1,6 trilyon TL'ye gerilemiştir. Zirve döneminde yaklaşık 140 milyar doları gören KKM'den finansal piyasalardaki denge gözetilerek kademeli bir çıkış stratejisiyle bakiye azaltılmış ve halihazırda 47,8 milyar dolara kadar inmiştir.
Aynı dönemde, yabancı para (YP) mevduatlarının payı ise Ocak 2023'te yüzde 44,4 seviyesinde iken, Ağustos 2024'te yüzde 36,3 seviyesine gerilemiştir.
Bu eğilimler, ekonomi politikalarının etkisi ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla atılan adımların başarısını ortaya koymaktadır. Özellikle TL'nin güçlenmesi ve milli para birimine olan güvenin artması, enflasyonla mücadelede ve makroekonomik istikrarın sağlanmasında önemli bir gelişmedir. Türkiye ekonomisinin gelecekte de bu olumlu eğilimleri sürdürmesini bekliyoruz.
TÜRKİYE GÜVEN KAZANIYOR
Brüt uluslararası rezervlerimizin 26 Mayıs 2023 tarihinde 98,5 milyar dolar seviyesinden 23 Ağustos 2024 tarihinde 150,4 milyar dolara yükseldiğini görmekteyiz. Bu, rezervlerimizde 52 milyar dolarlık bir artışı ifade etmektedir ve ekonomimizin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırmak adına önemli bir gelişmedir.
Risk primi ise, Mayıs 2023'te 703 baz puan seviyesindeyken, 3 Eylül 2024 itibarıyla 283 baz puana gerilemiştir. Bu düşüş, uluslararası piyasalarda Türkiye'ye olan güvenin arttığını ve risk algısının önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Dış finansmana erişimi kolaylaştıran, ve maliyetini düşüren bu gelişmeyi daha ileri noktalara taşımayı hedefliyoruz.
Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşüş ve TL mevduatların artışı, ekonomi politikalarının doğru yönde ilerlediğinin ve piyasalarda olumlu bir hava oluştuğunun somut göstergeleridir.
BÜTÇE AÇIĞI YÜZDE 5,2 'YE GERİLEDİ
Bütçe dengesi, kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini ve ekonomik istikrarı sağlamak adına büyük önem taşımaktadır.
2003-2023 yılları arasında bütçe dengesi ortalama olarak GSYH'nin yüzde 2,6'sı seviyesindeydi. 2023 yılı için Bütçe Kanunu ile öngördüğümüz bütçe açığı yüzde 3,5 iken yaşanan deprem felaketi ve bunun ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin yansımasıyla Eylül ayında OVP'de yüzde 6,4 oranında bir bütçe açığı öngörülmüştür. Bu dönemde, deprem felaketi, emekliliğe hak kazanma koşullarına yönelik düzenlemeler ve kamu personeline yönelik ücret artışlarına dair düzenlemeler sonrası artan kamu harcamaları, bütçe dengesinin bozulmasına yol açmıştır.
Bütün bunlara rağmen, alınan tedbirler ve uygulanan maliye politikalarıyla 2023 yılının Aralık ayı itibarıyla bütçe açığı yüzde 5,2'ye gerilemiştir. Bu rakamın yüzde 3,6'lık kısmı doğrudan deprem etkisinden kaynaklanmıştır. Bununla birlikte, bu amaçla yapılan harcamalar geçici özellik taşıdığından yapısal dengeyi bozmamaktadır. Ayrıca depreme yönelik harcamaların önemli bir kısmı yatırım niteliği taşımaktadır.
Orta Vadeli Program 2024-2026 dönemi kapsamında öncelikli reform alanlarında atılan adımların zaman çizelgesinde görüldüğü gibi, Program çerçevesinde belirlenen reform tedbirleri, çeşitli çeyreklerde farklı yoğunluklarda yer almaktadır.
2024 yılının birinci çeyreğinde, 26 reform tedbirinin planlandığını ve bunlardan 20'sinin başarıyla tamamlandığını görmekteyiz. Bu, Programın başlangıcında önemli bir ilerleme kaydedildiğini ve öngörülen tedbirlerin büyük çoğunluğunun planlanan sürede hayata geçirildiğini göstermektedir.
İkinci çeyrekte ise 8 tedbir planlanmış ve bunların 2'si tamamlanmıştır. Bu dönemde tamamlanmamış tedbirler üzerinde çalışılmaya devam edilmiştir ve bu, reformların dinamik yapısını ve uygulama süreçlerindeki esnekliği yansıtmaktadır.
Ayrıca, sürekli nitelikteki 2 tedbirin de bulunduğunu not etmek önemlidir.
Toplamda, 2024 yılının ilk yarısında 36 tedbirin planlandığı ve bunlardan 24'ünün başarıyla tamamlandığı görülmektedir. Bu da, reform sürecinde belirlenen hedeflere büyük oranda ulaşıldığını ve OVP kapsamında önemli adımların atıldığını göstermektedir.
İklim Kanunu, Kamu İhale Kanunu ve KİT Yönetişim Kanunu gibi hazırlıkları tamamlanan pek çok düzenleme ile reform programında öngörülen takvime uygun olarak eylemlerimiz tamamlanacaktır.
Şimdi ise önümüzdeki üç yıllık süreç için oluşturduğumuz Orta Vadeli Program (OVP) (2025-2027)'da belirlenen makroekonomik politika çerçevesi ve temel amaçları inceleyeceğiz.
Öncelikle makro politika çerçevesiyle başlıyoruz.
2025-2027 dönemi Programının temel amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılmasıdır.
Bu hedefler doğrultusunda, para, maliye ve gelirler politikalarının güçlü bir şekilde eşgüdümü sağlanacak ve enflasyonla mücadele öncelikli bir alan olarak ele alınacaktır.
Bu yeni OVP dönemiyle birlikte, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve istikrar hedeflerini gerçekleştirmek üzere atılacak adımları ve öncelikleri belirliyoruz.
Bu bağlamda, büyümenin kaynaklarında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve toplam faktör verimliliğinin yükseltilmesi öncelikli olacaktır. Böylece, ekonomimizin rekabet gücünü artıracak ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacaktır.
Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, bir diğer kritik stratejimizdir. Bu reformlar, ekonomimizin temel yapısını güçlendirerek daha verimli bir üretim ve ticaret ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadede, bu reformların katkısıyla, orta-üst gelir grubundan üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir.
Depremin yaralarının sarılması ve daha dirençli şehirler oluşturulmasının yanı sıra, gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımı sağlanarak toplumsal refahın artırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sunmasını ve toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak ana amaçlarımızdandır.
Son olarak, demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması, kadınların ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir. Bu, uzun vadeli ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel taşımaktadır.
Bu yeni OVP dönemi, Türkiye'nin ekonomik yapısını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için atılacak önemli adımları kapsamaktadır. Programın tüm bu strateji ve hedefleri, ülkemizin refah seviyesini yükseltecek ve küresel arenada rekabet gücümüzü artıracaktır.