KADINLAR GÜNÜ NE ZAMAN 2025? | Kadınlar Günü, karşılıksız sevgi, şefkat, merhamet ve sabrın timsali olan kadınlara ithaf edilen ve tüm dünyada her yıl aynı tarihte kullanılan bir özel gündür. Ülkemizde ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başlanan ve 1975'te ise Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan Kadınlar Gününün hangi tarihte kullanıldığı merak ediliyor. Arama motorlarında sorgulanan 'Kadınlar Günü ne zaman 2025? Kadınlar Günü hangi gün, ayın kaçında?' sorularının cevabını sizler için derledik.
KADINLAR GÜNÜ AYIN KAÇINDA, HANGİ GÜN?
Kadınlar Günü, tıpkı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 8 Mart tarihinde kutlanır. Yani 2025'te Kadınlar Günü 8 Mart Cumartesi günü kutlanacak.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ NEDEN KUTLANIR?
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı.1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' olarak ilan edildi. Kadınlar Günü'nün geçmişi ise eskilere dayanmaktadır.
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın başlangıcı, 8 Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir. Bu grevler sırasında çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can vermiş, bu olaylardan 52 yıl sonra (1910), Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen II. Sosyalist Enternasyonal toplantısında Clara Zetkin'in önerisiyle, 1857'de başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl "Kadın Günü" olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.
1975 yılında Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Yapılan etkinlikler kapsamında Birleşmiş Milletler, 8 Mart'ı "Dünya Kadın Günü" olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977 de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 8 Mart, "kadın hakları, uluslararası barış günü" olarak kabul edildi. Bu kabule gerekçe olarak iki temel neden gösterildi. Bunlar: dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak sağlama gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edildi. Günümüzde Dünya Kadınlar Günü, kadınlar açısından daha farklı anlamlar taşımaktadır. Artık 8 Mart, kadın hakları açısından bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanmasını sağlayan özel bir gündür. Dünya genelinde kadın hakları alanında son yıllarda olumlu gelişmeler sağlansa bile kadınlar açısından bir çok sorun hala çözülebilmiş değildir. Dünyadaki en yoksul insanların büyük bir çoğunluğu hala (%70'i) kadındır. Dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu (2/3'si) yine kadınlardır.
KADINLAR GÜNÜ KUTLAMAK CAİZ Mİ, GÜNAH MI?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, dini kitapların hiçbirisinde yer almamaktadır. Bunun nedeni, Kadınlar Günü'nün insanlar tarafından 1921 yılından itibaren kutlanmaya başlanmış olmasıdır. Ancak bu, Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamanın dinen yasak ya da haram olduğu anlamına gelmemektedir. Merak edilen soruya ilişkin geçtiğimiz yıllarda bir metin yayınlayarak açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanlığı, kadınların erkekler karşısında eşit olması gerektiğini, Hz. Peygamber Efendimiz başta olmak üzere diğer tüm peygamberlerin kadınlara yönelik sevgi ve tutumunu ele alıp örneklendirerek açıklamıştır. Cahiliye döneminde kız çocuklarına yapılan zulmün karşısında duran Hz. Muhammed'in bu görüşleri referans alındığında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamanın caiz olduğu söylenebilir.
DİYANET'TEN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ AÇIKLAMASI
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kadınlar Günü'nün dini açıdan nasıl karşılandığını, yayınladığı bu metin ile gözler önüne sermiştir:
"İnsanın yeryüzü serüveni aynı özden yaratılan Hz. Âdem ve Hz. Havva ile başlamıştır. Yüce dinimiz İslam'a göre insan mükerrem bir varlıktır. Dolayısıyla kadın ve erkek arasında, yaratılış gayesi, varoluş değeri ve kulluk sorumluluğu açısından hiçbir fark yoktur.
Hz. Âdem'den itibaren hak-hakikat yolunda insanlığa rehberlik eden bütün peygamberler ve onların kutlu yolunu takip edenler; kadını erkek üzerinden tanımlayan, ikinci sınıf sayan, değersizleştiren, olumsuz yorumlara konu eden, onun; haklarını, onurunu ve iffetini ihlal eden bütün tavır, davranış, tutum, düşünce ve yaklaşımlarla mücadele etmiştir. Nitekim kadına ve kız çocuklarına karşı insanlık dışı bir muamelenin reva görüldüğü cahiliye toplumu, İslam'la tanıştıktan sonra insan olmanın onurunu keşfetmiş ve kadınlar için huzurun, adaletin, hakkaniyetin hüküm sürdüğü bir saadet asrına ev sahipliği yapmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) insanlığın ufkunu aydınlatan evrensel mesajlarını bütün yeryüzüne ilan ettiği veda hutbesinde, kadınların haklarını gözetmeyi, bu hususta Allah'tan sakınmayı, kadın ve erkeklerin birbirlerinin hukukuna riayet etmelerini Müslümanlara bir sorumluluk olarak yüklemiştir.