AŞURE GÜNÜ NE ZAMAN 2024? | İslamiyet'in esas aldığı Hicri takvimde yılın ilk ayı olan Muharrem ayında idrak edilen Aşure Günü için heyecanlı bekleyiş başladı. Komşular arasındaki paylaşma ve dayanışma duygularını güçlendiren Aşure Günü aynı zamanda dini açıdan da önemli bir yere sahiptir. Peki Aşure günü gecesi ne zaman, ayın kaçında? Muharrem ayının 10. günü yarın mı, bugün mü? Detaylar haberimizde...
2024 AŞURE GÜNÜ MUHARREM AYININ KAÇI, NE ZAMAN BAŞLIYOR, BİTİYOR?
İslam inancına göre, Hazreti Adem'den itibaren peygamberlerin hayatında önemli hadiselerin yaşandığı, bereket, paylaşma, birlik ve beraberliğin simgesi aşurenin yapıldığı muharrem ayının onuncu günü olan "Aşure Günü" idrak edilecek. Muharrem ayının 10. günü kutlanan Aşure Günü, bu yıl 16 Temmuz 2024 Salı gününe denk geliyor.
HİCRİ YILBAŞI NE ZAMAN?
Bu yıl hicri yılbaşı, 7 Temmuz 2024 Pazar gününe denk geliyor. Muharrem ayı, 7 Temmuz 2024 Pazar günü idrak edilecek.
AŞURE GÜNÜNÜN ÖNEMİ NEDİR?
Nuh'un Gemisi: İslam inancına göre, Aşure Günü, Nuh Peygamber'in gemisinin tufandan sonra karaya oturduğu gündür. Gemide kalan yiyeceklerin karıştırılmasıyla ilk aşurenin yapıldığına inanılır.
Musa Peygamber ve Kızıldeniz: Aşure Günü, Musa Peygamber'in Firavun'un zulmünden kaçarken Kızıldeniz'in yarılması ve İsrailoğulları'nın kurtuluşu olarak da anılır.
Kerbela Olayı: Şii Müslümanlar için Aşure Günü, özellikle Hüseyin bin Ali'nin Kerbela Savaşı'nda şehit edilmesiyle bağlantılıdır. Bu olay, Şii inancında büyük bir yas günü olarak kabul edilir ve bu nedenle Aşure Günü'nde çeşitli matem törenleri düzenlenir.
Aşure Günü'nün en bilinen geleneklerinden biri, "aşure" adı verilen tatlının yapılması ve dağıtılmasıdır. Aşure, buğday, nohut, fasulye, kuru meyveler ve çeşitli baharatlarla yapılan bir tatlıdır. Müslümanlar arasında dayanışma ve paylaşma duygusunu güçlendiren bu gelenek, komşulara, arkadaşlara ve ihtiyaç sahiplerine aşure dağıtmayı içerir.
AŞURE GÜNÜNDE ORUÇ TUTULUR MU?
"Muharrem" hürmet edilen anlamındadır. Bu ay, Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından Allah'ın ayı diye nitelendirilmiştir (Müslim, Sıyâm, 202; Ebû Dâvûd, Savm 55; Tirmizî, Savm, 40). Bu niteleme Muharrem ayının faziletine, ilahî feyz ve bereketinin bolluğuna işarettir.
Resûlullah (s.a.s.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Ramazan'dan sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem'de tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır." (Müslim, Sıyâm, 202-203; Ebû Dâvûd, Savm, 55; Tirmizî, Savm, 40)
Muharrem'in onuncu günü âşûrâ günüdür. Bu gün oruç tutmak da bazı âlimlere göre sünnettir (Serahsî, el-Mebsût, III, 92). Zira Resûlullah (s.a.s.), âşûrâ gününde oruç tutmuş ve bunu müslümanlara tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 69). Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine'ye gelince, yahudilerin âşûrâ gününde oruç tuttuklarını görmüş ve "Bu gün niçin oruç tutuyorsunuz?" diye sormuştu.
"Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde Benî İsrâil'i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Mûsâ o gün oruç tuttu." dediklerinde Resûlullah da (s.a.s.) "Ben Mûsâ'ya sizden daha layığım (yakınım)." buyurup o gün oruç tuttu ve müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 127-128). Hz. Peygamberin (s.a.s.) bu günde oruç tutulmasını teşvik eden başka hadisleri de vardır. Bir hadiste, "Âşûrâ günü orucunun önceki yılın günahlarına keffâret olacağını zannederim." (Tirmizî, Savm, 48) buyurmuştur. Başka bir hadiste de âşûrâ orucuna işaret ederek "Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur." (Tirmizî, Savm, 40) buyurmuştur.
Hz. Peygamberin (s.a.s.) yahudilere muhalefet için ertesi sene âşûrâ orucunu Muharrem'in dokuzuncu günü de tutacağını söylemesi (Ebû Dâvûd, Savm, 66); bu orucun Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu veya onuncu ve on birinci günlerinde tutulmasının daha doğru olacağına işaret etmektedir (Bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 52; Abdürrezzâk, el-Musannef, IV, 287).
Şu da bilinmelidir ki, Ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber (s.a.s.), isteyenlerin âşûrâ orucu tutup isteyenlerin tutmayabileceğini belirtmiştir (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 113-126).