İHLAS SURESİ Arapça, Türkçe okunuşu | İhlas Suresi Türkçe anlamı | İhlas Suresi anlamı, meali, tefsiri ve tanımı DİYANET
İhlas suresi, Kur'an-ı Kerim'in 112. suresi olup en kısa surelerden bir tanesi olarak bilinmektedir. 4 ayetten oluşan İhlas suresinde Allah'ın mahiyeti kısa ve öz olarak ifade edilmekte olup Mekke'de indirilen bu sure, dinen büyük öneme sahiptir. İşte İhlas suresi Arapça, Türkçe okunuşu | İhlas Suresi Türkçe anlamı | İhlas Suresi anlamı, meali, tefsiri ve tanımı DİYANET...
- Haberler Haberleri
- 15 Eylül 2023, 23:32:22
İHLAS SURESİ | İslamiyet'teki iman esaslarının ilki olan 'Allah'a iman'ı kısa ve öz şekilde yerine getiren İhlas suresi, Müslümanlar tarafından en çok okunan sureler arasında yer alıyor. Kur'an-ı Kerim'in 122. suresi olan İhlas, 4 ayetten oluşmakta, kısalığı sebebiyle kolayca ezberlenebilmekte ve anlamıyla okuyanları derinden etkilemektedir. İşte İhlas suresi Arapça, Türkçe okunuşu | İhlas Suresi Türkçe anlamı | İhlas Suresi anlamı, meali, tefsiri ve tanımı DİYANET...
İHLAS SURESİ ARAPÇA, TÜRKÇE OKUNUŞU DİYANET
Bismillahirrahmânirrahîm.
1. Kul hüvellâhü ehad
2. Allâhüssamed
3. Lem yelid ve lem yûled
4. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.
İHLAS SURESİ TÜRKÇE ANLAMI DİYANET
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla,
1. De ki: "O, Allah'tır, bir tektir."
2. "Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir.)"
3. Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)."
4. "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."
İHLAS SURESİ MEALİ DİYANET
İhlas suresi Mekke döneminde inmiştir. 4 âyettir. İhlâs, samimi olmak, dine içtenliklebağlanmak demektir. Allah'a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancınıtam anlamıyla benimsemiş ihlâslı bir mü'min olacağı için sûre bu adlaanılmaktadır.
İHLAS SURESİ TEFSİRİ VE TANIMI DİYANET
Çok sayıdaki adları arasında, İslâm dininin temel ilkesi olan tevhid inancının veciz bir ifadesi olduğu için verildiği anlaşılan İhlâs ve aynı zamanda sûrenin ilk âyeti olan "Kul hüvallāhü ahad" en çok kullanılanlarıdır. Sûre özellikle Türk sözlü kültüründe "Kul hüvallah", bunun da kısaltılmışı olan "Kul hü" şeklinde, ayrıca "İhlâs-ı şerif" diye de anılır. Sûreye, Allah'ın birliği inancını öz olarak ifade ettiği için "tevhid", aynı inancın İslâm'da temel akîdeyi oluşturması sebebiyle "esâs", sûrede hiçbir şeyin Allah'a benzetilemeyeceği, O'nun her şeyden başka ve üstün olduğu anlatıldığı için "tecrîd", Allah'a burada anlatıldığı şekilde inananlar bu sayede kurtuluşa erecekleri için "necât", kişi bu sûrede anlatıldığı şekilde iman ettiği takdirde Allah'ın sevgisi ve dostluğunu kazanacağı için "velâyet" adları da verilmiştir. Fazla yaygın olmamakla birlikte "tefrid, mârifet, cemâl, nisbet, bereket, berâet, müzekkire, nûr, mânia, eman" gibi isim ve niteliklerin kullanıldığı da belirtilmektedir. İhlâs sûresi Kâfirûn ile birlikte "İhlâseyn" ve "Mukaşkışateyn" (tedavi eden), Felak ve Nâs sûreleriyle birlikte "Muavvizât" (Buhârî, "Feżâǿilü'l-Ķurǿân", 14) adlarıyla da anılır. Dört âyetten ibaret olup fâsılası dâl (د) harfidir.
İbn Mes'ûd, Hasan-ı Basrî, Câbir b. Abdullah, Mücâhid b. Cebr, Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî gibi birçok müfessir ve âlim İhlâs sûresinin Mekke döneminde nâzil olduğunu ileri sürerken İbn Abbas, Muhammed b. Kâ'b el-Kurazî, Ebü'l-Âliye er-Riyâhî, Dahhâk b. Müzâhim ve Süyûtî Medine döneminde indiğini söylerler. Önce Mekke'de, ardından ikinci defa olmak üzere Medine'de indiği de ileri sürülmüştür (Süyûtî, el-İtķān, I, 42, 113-114). Mekkî olduğu görüşünü benimseyenler, Mekke'de müşriklerin Hz. Peygamber'e gelerek, "Bize rabbinin nesebini söyle" dedikleri, Resûl-i Ekrem'in de onlara bu sûreyi okuduğuna dair rivayeti (Müsned, V, 133-134; Tirmizî, "Tefsîr", 112/ 1, 2; Taberî, XXX, 221); Medenî olduğunu söyleyenler, Medineli yahudilerin ulûhiyyetle ilgili bazı sorularına Allah tarafından bir cevap olmak üzere Cebrâil'in Hz. Peygamber'e gelip "Kul hüvallāhü ahad" sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri (İbn Hişâm, I, 571-572; Taberî, XXX, 221-222; Fahreddin er-Râzî, XXXII, 175; Süyûtî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 223-224) delil göstermişlerdir. Fahreddin er-Râzî'nin tefsirinde Atâ b. Dînâr ile İbn Abbas'ın rivayeti olarak yer alan (Mefâtîĥu'l-ġayb, XXXII, 175) Necran hıristiyanları heyetiyle ilgili bir rivayet de sûrenin Medenî olduğunun bir delili olarak ileri sürülmüştür (sûrenin sebeb-i nüzûlüyle ilgili diğer rivayetler için bk. Yûsuf b. Abdullah el-Ermeyûnî, s. 15-21). Rivayetlerden anlaşıldığına göre Resûl-i Ekrem, gerek müşriklerin gerekse yahudilerle hıristiyanların Allah hakkındaki sorularına cevap olarak İhlâs sûresini okumuştur. Onun farklı zamanlarda sorulan sorulara bu sûre ile cevap vermesi sûrenin o sırada nâzil olduğunu göstermez. Gerçi yahudilerle ilişkiler Medine'ye hicretten sonra başlamış, Necran hıristiyanlarıyla olan münasebetler de hicretin 3. yılında ve Uhud Gazvesi'nden sonra ortaya çıkmıştır. Bazı kaynaklarda yer aldığına göre, "Bize rabbinin nesebini bildir" diyen müşrik kişi Hendek muhasarası kumandanı olup bu muhasara da hicretin 5. yılında gerçekleşmiştir. Ancak İslâm'ın temel iman ilkesini belirleyen bir sûrenin bu kadar geç bir zamanda gelmiş olabileceği zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Ayrıca dili, üslûbu ve içeriği de Mekkî sûreleri andırmaktadır. Sûre hangi dinî inanıştan gelirse gelsin, hangi fikir ve felsefî düşünceden kaynaklanmış olursa olsun Allah hakkındaki bütün yanlış inanç ve telakkileri ortadan kaldırmak, Allah'ı doğru sıfatlarıyla ve lâyık olduğu özellikleriyle tanıtmak için inmiştir.
İhlâs sûresinin muhtevasıyla ilgili olarak müfessirlerin üzerinde durdukları en önemli konu, ilk iki âyette yer alan "ahad" ve "samed" kelimelerinin anlam ve içerikleridir. Ahad sıfatı Allah'a nisbet edildiğinde O'nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder; bu anlamıyla tenzihî veya selbî sıfatları da içerir. Bu sebeple ahad sıfatının bazı istisnalar dışında Allah'tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülür. Aynı kökten gelen "vâhid" ise Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde Allah'ın sıfatı olarak geçmekle birlikte Allah'tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Sûrenin ilk âyetinde Allah lafzıyla bütün sübûtî sıfatlara, ahad lafzıyla da selbî sıfatlara işaret edildiği anlaşılmaktadır (ayrıca bk. AHAD).
Samed kelimesi "bir kavmin ilk atası, herkesin kendisine ihtiyacını arzettiği, fakat kendisinin kimsenin yardımına muhtaç olmadığı ulu başkan" gibi anlamlara gelir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "śmd" md.). Sûredeki bağlamına göre samed, "var oluş bakımından kimseye muhtaç olmayıp her şeyin varlığını kendisine borçlu olduğu vâcibü'l-vücûd" demektir. Buna göre samed kelimesi doğrudan doğruya ahad isminin açıklaması, daha sonra gelen "doğurmamış ve doğmamıştır" âyeti de samed isminin açıklamasıdır (ayrıca bk. SAMED). "Onun bir dengi de olmadı" meâlindeki son âyet ise hem birinci âyetin açıklaması hem de bütünüyle sûrenin bir özetidir.
Sûrenin iki ispat cümlesiyle iki nefiy cümlesinden meydana gelmesi, Allah'ın sübûtî sıfatlarıyla selbî sıfatları arasında bir dengenin kurulması gerektiğine işaret eder. Zira sübûtî sıfatlarda aşırı gidip Allah'ı yalnızca teşbih ve temsil yoluyla tanımaya çalışmak sonuçta insanları teşbih ve tecsîme, hatta çok tanrıcılığa götürebildiği gibi selbî sıfatlarla tanımlamada aşırılığa kaçıp O'nu sadece tenzih yoluyla tanıtmanın da insanları büsbütün red ve inkâra götürme tehlikesi taşıdığı görülmüştür. Böylece sûre, bir yandan İslâm'daki tanrı tasavvurunu açık bir biçimde ifade ederken öte yandan dolaylı olarak diğer dinlerdeki tanrı tasavvurlarının yanlışlığını ortaya koymaktadır.
Kur'ân-ı Kerîm'in bir din kitabı olduğu ve onun âyetlerinin Allah'ı doğru tanıtma-yı ve O'na karşı kulluk görevlerini bildirmeyi hedeflediği dikkate alınınca İhlâs sûresinin bütün sûrelerle ilişkisinin bulunduğu görülür. Meselâ Fâtiha sûresindeki, "Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz" meâlindeki âyetle Allah'ın samed ismi arasında böyle bir ilişkinin varlığı dikkat çekmektedir. İhlâs'tan sonra gelen Felak ve Nâs sûrelerinde ise insanlar, "samediyyet" diye ifade edilen Allah'ın büyük lutufkârlığından ve koruyuculuğundan istifade etmeye çağrılmaktadır.
Sûrenin faziletiyle ilgili olarak Zemahşerî'nin naklettiği, İhlâs sûresinin Kur'an'ın bütününe eşdeğer olduğu yolundaki rivayet (el-Keşşâf, IV, 299) zayıf görülmüşse de Kur'an'ın üçte birine denk olduğuna dair rivayet sahih hadis kitapları ile önemli tefsir kaynaklarında yer almıştır. Bu hadisi yorumlayan âlimlerden bir kısmı İhlâs sûresinin sevabı itibariyle, bir kısmı da konusu ve mânası yönünden Kur'an'ın üçte birine denk olduğunu söylemiştir. İkinci görüşe göre sûre, Kur'an'ın üç ana konusundan ilki olan tevhidle alâkalı olup bu sûrenin anlamını iyice kavrayan ve itikadını onunla oluşturan bir insan Kur'an'ın tevhid ve akaid bölümünü de kavrayıp benimsemiş olur. İmam Gazzâlî Cevâhirü'l-Ķurǿân'da (s. 47-48), Kur'ân-ı Kerîm'deki bilgilerin ana hatlarıyla Allah hakkında bilgi, âhiret bilgisi ve doğru yol bilgisi olmak üzere üçe ayrıldığını, İhlâs sûresinin bunlardan mârifetullah ve tevhid konusunu ihtiva ettiği, Kur'an'daki diğer hükümler bu sûredeki tevhid temeline dayandığı için Kur'an'ın üçte biri değerinde görüldüğünü ifade etmiştir. Hz. Peygamber'in namazlarda İhlâs sûresini birkaç defa okuyanları müjdelediği yolunda rivayetler bulunmaktadır (meselâ bk. İbnü'd-Düreys, s. 117-120). Resûl-i Ekrem, Felak ve Nâs sûreleriyle birlikte İhlâs sûresinin de istiâze maksadıyla okunabileceğini ve kendisinin yatarken bu sûreleri okuduğunu bildirmiştir (Müsned, III, 417; Buhârî, "Feżâǿilü'l-Ķurǿân", 14; Nesâî, "İstiǾâźe", 1).
İhlâs sûresi tefsir kitaplarında muhtelif yönleriyle ele alınıp geniş olarak tefsir edilmiştir. Ayrıca felsefeden tasavvufa kadar çeşitli ilim dallarında meşhur âlimler tarafından sûre üzerinde pek çok müstakil çalışma yapılmıştır. Hallâc-ı Mansûr'un Tefsîru sûreti Ķul hüvellāhü eĥad'i (İbnü'n-Nedîm, s. 243), İbn Sînâ'nın Tefsîru sûreti'l-İħlâś'ı (Delhi 1311; Tahran 1313; Kahire 1335) ve Tefsîru sûreti'l-İħlâś ve'l-MuǾavviźeteyn'i (Kahire 1325; Tahran 1332), Fahreddin er-Râzî'nin Tefsîru sûreti'l-İħlâś ve'l-MuǾavviźeteyn'i (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 86; Kütübhâne-i Millî-i Tebrîz, nr. 3575/9), Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin Kitâbü'l-Eĥadiyye olarak da anılan Kitâbü'l-Elif'i (Kahire 1325; Haydarâbâd-Dekken 1361; Beyrut 1997 [Resâǿilü İbn ǾArabî içinde]), Nasîrüddîn-i Tûsî'nin Farsça İhlâs sûresi tefsiri (Muhammed Hasan Bükâî, V, 2040-2041), Ebüssuûd Efendi'nin Tefsîru sûreti'l-İħlâś'ı (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2830), Şah Abdülganî'nin Feżâǿilü bismillâh maǾa Tefsîri Ķul hüvellāh'ı (Urduca, Leknev 1864), Edirne Müftüsü Fevzi Efendi'nin Mesîrü'l-ħalâś fî tefsîri sûreti'l-İħlâś'ı (İstanbul 1309), Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi'nin İhlâs ve Alak Tefsiri (İstanbul 1334), Harîrîzâde Kemâleddin Efendi'nin el-Mevridü'l-ħâś bi'l-ħavâś fî tefsîri sûreti'l-İħlâś'ı (İhlâs Sûresi Tefsîri, nşr. Yakup Çiçek, İstanbul 1996), Muallim Nâci'nin Hülâsatü'l-İhlâs'ı (İstanbul 1304/1887) bu eserlerin önemlilerindendir (diğer çalışmalar için bk. Muhammed Hasan Bükâî, V, 2040-2064).
Ayrıca İhlâs sûresiyle ilgili tez çalışmaları yapılmış ve makaleler de yazılmıştır. Ahsen Esatoğlu'nun İhlâs Sûresi Metni, Dil Özellikleri ve Sözlük adlı yüksek lisans teziyle (1987, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) M. Şerefettin'in (Yaltkaya) "Tefsîr-i Sûre-i İhlâs li-İbn Sînâ" (Sırât-ı Müstakîm, V/106 [1326 r./1328], s. 21-25), S. M. Zwemer'in "Sūrat al-Ikhlās" (MW, XXVI [1936], s. 325-328), Edwin E. Calverley'in "The Grammar of Sūratu'l-Ikhlās" (St.I, VIII [Paris 1957], s. 5-14), Cl. Schedl'in "Probleme der Koranexegese: Nochmals samad in Sūre 112,2" (Isl., LVIII/1 [1981], s. 1-14), Uri Rubin'in "Al-Samad and the High God. An Interpretation of Sūra CXII" (a.g.e., LXI/2 [1984], s. 197-217), Arne A. Ambros'un "Die Analyse von Sūre 112: Kritiken, Synthesen, neue Ansätze" (a.g.e., LXIII/2 [1986], s. 219-247) ve Mehmet Paçacı'nın "De ki: Allah Bir'dir-İhlas Sûresi'nin Sami Geleneği Perspektifinden Bir Tefsiri" (İslâmiyât, I/3 [1998], s. 49-71) adlı makaleleri zikre değer çalışmalardandır.
DİĞER HABERLER
-
Fatih 26 Kasım Salı günü hangi mahallelerde su kesintisi olacağı vatandaşlar tarafından merak ediliyor. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından yapılan planlı çalışmalar kapsamında ilçe ve mahallelerde yapılan kesintiler, İSKİ'nin resmi internet sitesinde anlık olarak paylaşılıyor. Yapılan duyuruda suların ne zaman geleceği de bildirilirken İSKİ İstanbul Fatih su kesintisi olan mahalleleri ve 26 Kasım 2024 sular ne zaman gelecek? sorusunun cevabını haberimizde derledik... -
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantıları için heyecanlı bekleyiş sürerken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ilk toplantının tarihini verdi. Milyonlarca vatandaşı doğrudan ve dolaylı olarak etkilemesi sebebiyle ülke gündeminin ana maddeleri arasında yerini alan asgari ücret, 15 kişilik Tespit Komisyonu'nun belirlediği rakam referans alınarak hesaplanacak. Peki asgari ücret toplantıları ne zaman başlayacak? İşte 2025 asgari ücret zam tahminleri... -
2. el araç satışlarında zorunlu trafik sigortasının 15 gün devam etmesi, vatandaşların mağduriyetine sebep olduğu gerekçesiyle iptal edildi. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararda, araç devir işlemlerinde trafik sigortası için 15 günlük sürenin uygulanmamasına karar verildi. İşte 2. el otomobillerde yeni dönemin detayları...