Arapça kökenli olduğu bilinen Arefe sözcüğü ''Arafa'' fiilinden ortaya çıkmaktadır. Arafa, bilmek, görmek ve sezmek anlamlarında kullanılan bir kelimedir.
Oldukça karıştırılan sözcüğü Türk Dil Kurumu'na göre doğru yazılışı ise ''Arife'' şeklinde olmalıdır. TDK arifenin anlamına, "Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler." şeklinde açıklık getiriyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da arife ile ilgili bilgilere bakıldığında şu ifadelere yer veriliyor.
Asıl olarak; Kurban Bayramından bir gün öncesine mahsus olan Arefe tabiri, Türkçe'de Ramazan Bayramı'ndan bir gün öncesi için de kullanılmaktadır. Arefe, Bayramın müjdecisidir. Peygamberimiz, " En hayırlı, kabulü şayan olan dua, Arefe günü yapılan duadır." (Tirmizî, Dua, 8; Malik, Dua, 500) buyurmuşlardır.
Arefe (Arife), Kurban bayramının bir gün öncesi olan Zilhicce ayının dokuzuncu günüdür. Haccın iki rüknünden biri olan vakfe bugünde yapılır. Arefe günü Arafat'ta, öğle namazının farzı ile ikindi namazının farzı öğle vaktinde peş peşe kılınır (cem-i takdim).
Arefe günü güneş batınca hacılar Arafat'tan Müzdelife'ye hareket ederler. Arefe günü, Arafat'ta hacılar, vakitlerini dua, namaz, zikir, tesbih, va'z dinleme, Kur'ân okuma vb. ibadetlerle geçirirler.
Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar yirmi üç vakit farz namazların peşinden, selâmdan sonra teşrik tekbiri getirmek vaciptir.Teşrik tekbiri de şöyledir: "Allâhu Ekber, Allâhu Ekber, Lâ İlahe İllallâhu Vallâhu Ekber. Allâhu Ekber Velillâhil hamd."