Geçen hafta Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu yeni seçilmişti. Kafamızdaki tek net soru yabancı sayısı üzerineydi. Nitekim bu konudaki fikirlerimi, Fotomaç'taki ilk yazımda anlatmıştım. Ama pazar sabahı yaşananaların ardından ortada ne yabancı konusu kaldı ne de başka bir şey. Artık konunun içinde-dışında herkesin aklı fikri şike-teşvik davasında. Öncelikle şunu net bir şekilde belirtelim. Devam eden bir dava konusunda yorum yapmak sakıncalar içeriyor. Ancak varsayımlar üzerinden konuşabiliriz.
Medyaya sızan fezleke bilgilerini yüzde yüz doğru olarak tanımlamak da doğru değil. Sadece çıkarmamız gereken ana fikir şu: Türk futbol tarihine damga vuracak bir süreç yaşıyoruz.
MİLAT OLARAK ALGILANMALI
Bu davanın sonucu ne olursa olsun, suçlananlar aklansa bile bu bir milattır. Türkiye'de yaşanan bu durumun getirdiği değişik düşünce biçimlerinin ortaya çıkmasında genelde tutulan takımlar ön planda. Bu konuda belki de en aklı başında cümleleri Galatasaray Başkanı Ünal Aysal etti: "Spor dünyamız açısından en büyük yanlış bu tür olaylara rekabet duygusuyla yaklaşmaktır.
Hukuka ve genel ahlak anlayışına aykırı herhangi bir davranış gerçekleştiyse ki bunu düşünmek bile istemem, bunu kanıtlamak adalet sistemine düşer, bizlere değil." Fenerbahçeli taraftar gruplarının bir kısmı, yöneticilerinin masum olduğuna emin, bir kısmıysa başka bir kapı açıyor, "Suçluysalar ceza çekelim ama eskiden yapanlar da küme düşürülsün." Bu isyan bir ölçüde anlaşılabilir. Ama çok da yaratıcı değil. Eminim ki bu soruşturmada başka bir büyük kulübün adı olsa onlar da aynı şeyi söyleyeceklerdi. Tıpkı Bursaspor'un şehirdeki olaylar nedeniyle cezalandırılmasının ardından olduğu gibi. Tabii ki geçmişe yönelik adalet sağlamaya çalışmak da önemlidir.
GÜNAH KEÇİSİ OLMAYACAK
Ama bugünkü durumu değiştirmez bu. Ve olaya sadece herkes kendi kulübünü kurtarmak açısından bakarsa da bir sonuç alamayız. Gönül isterdi ki bugüne kadar yapılmış bütün olaylar zamanında ortaya çıksaydı. Zaten o zaman bugünlere gelinmezdi. Eğer Fenerbahçe suçluysa tüm zamanların günah keçisi olmayacak. Sadece bu yıl yapmış olduklarının cezasını çekecek. Değilse zaten sıkıntı yok. Bir de asalım, keselim ekibi var. Bunlar da doğal olarak Fenerbahçeli değiller ve sehpayı hazırlamış, ipi çekmiş durumdalar. Kimsenin yargılama bitene kadar suçlu sayılamayacağı karinesinden habersizler. Gazetelerde çıkan her iddiayı peşinen doğru olarak kabul ediyorlar. Halbuki Emenike ile ilgili görüntü olduğuna dair iddia doğru çıkmadı ve Nijeryalı serbest kaldı. Bu konuda hukuğu değil bağlı olduğu rengi ön plana çıkaranlar muhtemelen aynı durum kendi başlarına gelse önceki paragraftaki duruma düşecekler.
FEDERASYONUN İŞİ KOLAY DEĞİL
Futbol Federasyonu'nun işi kolay değil. Görünen o ki acil bir karar almak zorundalar. Bunun sakıncası da var. Birçok hukukçu dava bitmeden alınacak erken kararların ileride komplikasyon yaratabileceğini düşünüyor. Küme düşme cezası verilen bir kulüp 2 yıl sonra masum çıkarsa hakkını nasıl geri alacak? Savunması alınmadan kulüplere ya da kişilere nasıl ceza verilecek? Bunlar kritik sorular ve çiçeği burnunda federasyon başkanı Mehmet Ali Aydınlar, yıllardır hizmet verdiği kulübün küme düşme kararında imzası olma ihtimaliyle karşı karşıya. Hemen karar verilmezse UEFA ne yapacak? Sezon ortasında kulüplerin suçlu olduğu ortaya çıkarsa ne yaşanacak? Karar verilmezse ve 2 yıl sonra kulüpler suçlu bulunursa cezaların uygulanması daha sıkıntılı olmayacak mı? Her iki kararın da getirebileceği soru çok. Burada ancak yetkili bir kişinin her şeyi itiraf etmesi durumunda ortam rahatlar ve ikna olabilir.
Yoksa bu tartışma uzun sürecek ve Federasyon hangi kararı verirse versin bombalanacak.