Duayen gazeteci Hıncal Uluç, Dünya Kupası ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı: 'Siz isterseniz 'İtiraf' kabul edin, ama ortada bir gerçek var.. Ya ben futboldan anlamıyorum.. Ya da ben 'Bir başka maç' seyrediyorum.. Önce TRT'de dinliyorum.. Kurumun en deneyimli spikerleri.. Gördüklerimden çok farklı şeyler anlatıyorlar.. Kupayı izlerken onlara kızıyorum. Ertesi gün gazeteleri açıyorum. Onlar da ayni şeyleri yazıyorlar.' 'Hadi 'Tv'den izleyip yazıyorlar' diyeceğim.. Ama ordan yazan en önemli yorumcular da ayni şeyi söylüyorlar iyi mi?. O zaman iki ihtimal kalıyor.. 'Bu kadar millet anlamıyor da ben anlıyorum' dersem olmaz.. Demek ben anlamıyorum.. Ya da o imzalı yazılar ordan yazılıp yollanmıyor. Onlar da burda ekran başında biri tarafından TV anlatımına göre yazılıyor altına da o 'Kocaman' imza atılıyor.. Medyamızda bu var.. Sabah'a ilk geldiğim zaman bana da yapmışlardı da, öyle bir kıyameti koparmıştım ki, spor servisi müdürü ve yardımcısına, bir daha teşebbüs edemediler.' Şimdi örnek.. 'Erken Final' dediğim 'Uruguay- Fransa maçı tam bir felaketti. İki takım da beni fena halde mahcup etmek için sözleşmişti sanki.. Hele de Uruguay.. Kupadaki en kötü maçını oynadı.. TRT spikeri maç başında Muslera'yı övdü.. 'Güvenilir Kaleci' dedi..' 'Birlikte izlediğim arkadaşlara döndüm.. 'TRT'ci kardeşim 'Güvenilir Kaleci' ne demek bilmiyor' dedim.. 'Muslera'nın Galatasaray'da yaptığı kurtarışları hatırlıyor sadece.. Ya yediği goller.. Muslera 4 golden 3'ünü hatalı yedi. İstediği kadar mucize kurtarışlar yapsın. Yenmeyecek golü yiyen kaleci güvenilir değildir. Önündeki savunmaya güven vermez.. Kaldı ki, yenmeyecek golü yiyen kaleci takımını da çökertir.' Bu defa yanıltmadı futbol ilahları.. Muslera öyle bir gol yedi ki, akıllara seza.' 'Benim örneğim o gecenin çeyrek final maçından.. Brezilya-Belçika.. Beklediğimizin çok üstünde bir maç oldu. Brezilya kupanın başından beri en güzel futbolunu oynadı. Neymar aktörlüğü bıraktı çırpındı.. Maçın onuncu dakikası falan.. Tepkilerim dikkat çekmiş olmalı ki, 'Belçika'yı mı tutuyorsun' diye sordu, bizim arkadaşlar.. 'Hayır' dedim.. 'Ben Eden Hazard'ı tutuyorum.. Adı İngilizcede Cennet anlamına geliyor. Soyadı ise Tehlike.. Adam Kupa'nın başından beri nasıl zevkle izlenen bir futbol oynuyor.. Ben Hazardcıyım!.' '..Ve o Eden Hazard, o gün bana sorarsanız maçı satmak için her şeyi yaptı.. Öyle toplar kaptırıp, Brezilya'ya öyle gollük kontrataklar verdi ki.. Ne gollük pasları atamadı.. En basit ara paslarının hemen hepsi rakibe gitti.. Kaleciyle karşı karşıya top bekleyen arkadaşını göre göre çalım atmaya kalkıştı.. Mükemmel bir yetenek nasıl böyle felaket olabilir inanamadım. Kimse inanamadı zaten.. O Hazard felaketi yüzünden maçın sonunda Brezilya'yı tutar oldum iyi mi?.' 'Belçika yarı finale muhteşem kalecisi Courtois ve harika forveti de Bruyne sayesinde çıktı. Ama medyamıza sorarsanız, maçın yıldızı hem de 'Muh-te-şem' Hazard sayesinde kazandı, iyi mi?. Yorumlar onu yazdı. En büyük not ona verildi.. Ben de karar verdim.. 'Ben futboldan anlamıyorum!.' Bu gece bana göre hala bir erken final var.. Fransa- Belçika.. Ama kupayı İngiltere kazanırsa şaşmam.. Öylesi 'Erken' final..'