LEVENT TÜZEMEN - DOMİNO TAŞI
Tecrübe sert bir öğretmendir. Önce sınav yapar sonra ders verir. Bu tecrübe yere ceket atmakla kazanılmıyor. Akılla oluyor.
LEVENT TÜZEMEN - DOMİNO TAŞI
Tecrübe sert bir öğretmendir. Önce sınav yapar sonra ders verir. Bu tecrübe yere ceket atmakla kazanılmıyor. Akılla oluyor.
Okan Buruk ve ekibi Kayserispor maçına kadar ciddi bir sınavdan geçtiler. Galatasaray zor kazansa bile takım olarak uyumlu, dikkatli, çalışkan, mücadeleci ve coşkuluydu. 17 puan toplayan Galatasaray'ın bir kadro istikrarı, oyun hafızası ve oyuncuların oynama alışkanlığı vardı.
A Spor'daki 90'a programında, Kayserispor deplasmanının rotasyona açık olmadığını konusunda Okan Buruk'u uyarmıştım. Okan hoca ne yaptı? İleride bir yabancı oynatmak adına Kerem'i oynatmayıp Kazımcan'a sol bekte görev verdi ve önüne de fizik gücü sallanan Mertens'i monte etti.
Kayserispor maçındaki kadro burum buram "Eyyam" kokuyordu. Çünkü Mata antrenmanlarda iyiydi. Mertens aman küsmesin diye ilk onbirde yer buldu.
Kerem yoksa orada ya Rashica ya da Yusuf oynamalıydı. Mertens yedek soyunmaz diye bir kural mı var? Bu gereksiz rotasyon Galatasaray'ın sezon başı yakaladığı oyun ritmini bombaladı ve tüm takım domina taşı gibi devrildi.
Mertens ilk 45'te sahada yürürken geriye yardıma gelmediği için genç Kazımcan'ın bölgesini Kayserispor Onur ve Ramazan ikilisiyle yol geçen hanı yaptı. Mertens 1 dakika bile Kayseri'nin sol tarafını tehdit etmedi. Maç boyu ayakları titreyen Kazımcan hata yapmamak çok çaba harcadı.
Kayserispor iki golü de Galatasaray'ın solundan geliştirdiği ataklarla buldu. Kafası ücretinde olan Boey de çok pas hatası yaptı ve yerine dönmekte hep geç kaldı. Dubois'i düşünmemek hataydı.
Rotasyon mağduru Galatasaray sezon başından bu yana en etkisiz oyununu Kayseri'de oynadı ve daha farklı yenilgiyi yine Muslera sayesinde yaşamadı.
SERKAN KORKMAZ - GERİLEME
Dün akşamki maçı sadece Galatasaray penceresinden okumak Çağdaş hocaya haksızlık olur. Kayserispor dersine iyi çalışmış ve hırslıydı. Bay geçtiği haftada tam kadro çalışan Galatasaray ise adeta "Milli maç arası" yorgunu bir takım gibiydi.
Ev sahibinin ilk yarıdaki üstün oyunuyla gelen golleri Okan hocanın işini çok zorlaştırmıştı. Sahanın en kötülerinden Midtsjö, Mertens ve Yunus ikinci yarıda kulübeye çekilip, Oliveira, Rashica ve Barış girince Galatasaray daha kifayetli bir takıma dönüşmüştü.
55. dakikada Barış'ın koluna çarpıp giren goldeki Oliveira korneri bile bu oyuncunun ilk 11'den kesilmesinin mantıksızlığını ispatladı.
Galatasaray ilk yarıda kazandığı sayısız duran top ve kornerde rakip kalede tehlike yaratmaktan çok uzaktı. Golün iptali kararında hakemler haklıydı. Fakat Galatasaray'ın ilk yarıda beklediği penaltıda VAR'ın devreye girmemesine stattaki hemen hemen herkes gibi ben de şaşırdım.
Kerem yerine üçüncü Türk olarak kadroya giren Kazımcan için henüz erken gibi geldi bana. Önünde Mertens'in olduğu ilk yarıya göre küçük bir diziliş değişikliğinin de katkısıyla ikinci yarıda "bir tık" derli topluydu gerçi.
Mata, Icardi hatta Boey son performanslarından uzaktı. Özetle; verdiği uzun arada tam takım çalışan Galatasaray eksiklerini gidermemiş, geriye gitmiş. Transfer tahtası kapalı, oyuncularına düzenli ödeme yapamayan Kayserispor'u ayakta alkışlıyorum. Dün akşam beyaz formalı takıma bir puan bile fazlaydı.
RHG Enertürk Stadı'ndaki taraftarına sadece üç puan değil gurur duyulacak bir performans da hediye ettiler. Maçı statta izlediğimden ve son düdükle yazımı göndermek durumunda olduğumdan hakem hakkında detaylı yorumumu sonraya bırakıyorum.