İlk yarıda iki takımın oyununa stiline bakıyoruz maçı kesinlikle Ç.Rize alır diyoruz. Buradaki olay Rizeli oyuncularda mı yoksa teknik direktörde mi?
Onu bilemem ama ikinci yarıda maç başlayınca Rize takımı mahkum!
Aslında Burak ile Umut, Rizespor defansının kucağına girmişler kımıldayacak halleri yok. Ne hücum pres yapabiliyorlar ne de hücum edebiliyorlar.
Tamam Galatasaray takımının iki tane sakatı var. Ama yine de giren yedeklerin çok daha farklı olmaları gerekir. Ama maalesef Hamza'da bir "Umut" takıntısı var. Ona çok güveniyor.
Hayırlı olsun ama Umut ile Galatasaray bir kişi eksik!
Dönüyorsunuz Olcan'a bakıyorsunuz.
Olcan sol bek! Kesinlikle olmaz.
Olcan'dan sol bek şöyle olur; "Kardeşim sen hiç hücuma çıkmayacaksın, arkayı da iyi kapatacaksın" Çünkü rakip takım oradan inanılmaz derecede hücum ediyor. İlk 45'de Rize hücumu soldan başladı, ikinci yarı sağdan oldu. Zaten gol de oradan oldu.
Olcan ceza alanına girip kafa ile ayakla gol atıyor. Tam orada olur! Ama sol bekte olmaz! Eğer Hamza hâlâ Olcan diyorsa demek ki bu yönetimin işi ki hâlâ ona bir sol bek alamamışlar.
G.Saray gibi büyük takımlara karşı 2-0 öne geçemezsen maçı kazanman zor.
Rize o anda 3 yapsa çok erken farka giderdi.
Ama Podolski'den golü yiyince paniklediler. Çünkü bu G.Saray takımına bu kadro yapısına gol atamayan takımı falakaya yatırıp döverler. Rize'nin aklı başına geldi de geç geldi.
Hakem ne yaptı derseniz?
Umut'a ilk gösterdiği sarı kart, kart değil. İkinci sarı, kırmızı kart! İlk pozisyonda hem kart değil hem de pozisyon faul değil! Peki ilk yarıdaki pozisyon Rize'nin lehine penaltı olabilir mi? Olabilir. Bakmak lazım.
Ben bu yazıyı yazdırmaya başladığımda Galatasaray 3-2 galipti. Ve bu yazıyı bitirdiğimde Rizespor maçı 4-3 öne getirdi.
Ben de hiçbir şekilde yazının üstüne dokunmadan noktayı koyuyorum.
Çünkü hiçbir gün skora göre konuşmadım, skora göre de yazmadım.
Dün geceki mağlubiyet önce Galatasaray yönetiminindir sonra da teknik direktör Hamza Hamzaoğlu'nundur.