Maç başlıyor Chelsea sahada istediği gibi oynuyor.
İyi hücum yapıyor, orta alanı kapatıyor, hücuma çabuk çıkıyor.
G.Saray'da tık yok. Özellikle G.Saray orta alanda ikinci vitesle giden araba gibi.
Neredeyse debriyaj balatasını yakacaklar. Chelsea çok çabuk, 4. vites, bazen 5. vitese çıkıyorlar.
Golü de buluyorlar. Ama buldukları golde yine pozisyonu hazırlayan G.Saray orta alanı.
Hücuma çıkarken kaptırdıkları bir top. Aslında bir pozisyon daha yakalıyor Chelsea. Aynı şekilde kaptırılan bir toptan pozisyon yakalanıyor, kaçırıyorlar.
Yani maç 2-0 olup bitecek.
Burada G.Saraylı oyuncular defans özelliğinde iki şeyi yapamıyor.
Ya rakibi kontrol edeceksin, onunla koşacaksın. Ya da topu hedef alacaksın onunla oynayacaksın. İkisini de yapamazsan adam sana gol yapar.
Peki G.Saray bu duruma niye düştü? Sneijder defansif oyunda yok, Drogba da yok. Hajroviç de yok. Sen üç adamla defans yapamazsan zaten takım olarak çökersin.
Yekta girdi, değişti
Yani Mancini sorunu erken teşhis etti. Peki diyeceksiniz ki Drogba ile Sneijder'e niye dokunmadı? Bu iki oyuncunun sahada varlığı Chelsea'yi psikolojik olarak rahatsız eder de ondan. Evet ondan dokunmadı.
İKiNCİ TOP OLAYI GERÇEK BiR DERS
Maçta enterasan bir ikinci bir top olayı yaşandı.
Kasımpaşa-Beşiktaş maçında olduğu gibi. Ama burada Chelsea'li oyuncu Terry topu topa doğru atmadı. Tamamen profesyonelce sahanın içine bıraktı. Hakem de zaten düdüğünü çalmıştı. Buradaki ayrıntı şu. Futbolcular oyun kurallarını iyi bilecekler, hakemle, seyirciyle ve rakiple ne zaman oynayacaklarını ve ne kadar oynayacaklarını iyi kestirecekler. Dün Terry bunun güzel bir örneğini verdi. Tabii bu güzellik kendi takımı açısından.
İngiliz futbolcular kendi liglerinde de hakemle zaten oynamıyorlar.
Ama bakın Türkiye'deki maçlarda futbolcular devamlı hakemle vıdı vıdı halindeler. Ama iş Avrupa Kupası maçı olunca hiçbir futbolcu hakeme tık diyemiyor.
Buradaki hata da bence futbolcularda değil, bizim hakemlerimizde.
Onlardan önce de kulüp yöneticilerinde.
MAÇA MİLLİYETÇİ BAKMAMAK GEREK
Mancini eski maçlarına göre 'defansı daha sağlam tutup sonra gol atayım' diye düşünürken bu maçta çıkardığı kadroyla 'önce gol atayım' dedi.
Ama golü yiyince Hajrovic'i çıkarıp Yekta'yı oyuna aldı.
Baktı ki orta sahada Chelsea daha kalabalık ve daha iyi top oynuyor.
Orta alanda Melo mücadelede tek kalıyor, Yekta'yı sokup oyunda dengeyi sağladı.
Yalnız şunu kabul etmek lazım Chelsea, G.Saray'a göre daha kontrollü, daha çabuk, daha süratli, daha kombine bir takım.
Hissi ve milliyetçi bakmadığınız zaman "Bu turu Chelsea geçer" dersiniz. Ama futbol her zaman sürprizlere açık bir oyundur.
Bir de G.Saray'ın Avrupa rahatlığını ve deplasmanlardaki o G.Saray ruhunu unutmamak gerekir. Oradaki maçta G.Saray öne geçerse bu Chelsea'yi bozabilir. Ama defans anlayışından uzaklaşmadan.
Yoksa 'Chelsea'ye gol atacağım' dersen çok çabuk kalende golü görürsün. Elenip Türkiye'ye dönersin.
HAYALET ADAMLAR
Dün gece G.Saray takımının en iyisi Yekta'ydı. Melo da en az onun kadar iyi mücadele etti. Ve rakibi bozdu. Selçuk da diğer maçlara göre daha bir derli topluydu.
Hajrovic'i, Mancini taktik olarak oyundan aldı. Yoksa bu oyuncu da iyi bir kumaş. Yalnız Telles biraz daha gelişirse, fizik olarak biraz daha dolarsa G.Saray için iyi bir kazanç olacağa benziyor.
Drogba ile Sneijder'ın alınma sebebi, bu kadar para verilme sebebi böyle maçları kurtarsınlar diye değil mi? Dün gece ikisi de G.Saray için hayal kırıklığı oldu. Böyle maçlarda oynamayacaklar da ne zaman oynayacaklar? İspanyol hakem hiç zorlanmadan
bir 90 dakika yönetti.
İNGİLTERE'DE NE OLUR?
Bir defa kesinlikle bir gol bulacaksın. Çünkü gol bulamazsan zaten turu geçemiyorsun. O zaman nasıl oynaman lazım? Bu Chelsea takımına kesinlikle açık alan bırakmayacaksın. Kendi ceza alanına fazla yaklaşmadan defans derinliği kuracaksın, sabırlı oynayacaksın, kontrataklarla gol arayacaksın. Aslında G.Saray'ın futbolcu yapısı ve kalitesi bu tarz oyuna müsait.