İki tarafın da futbolu iyi değil.
Tansiyonu yüksek, kalitesi düşük bir maç.
Pozisyonlar keçi boynuzu gibi. İki tarafa da pozisyon geldi.
G.Saray attı, Beşiktaş atamadı.
Aslında bu maçta konuşulacak iki önemli olay var.
Biri G.Saray'ın attığı penaltı.
Şimdi diyeceksiniz ki "Penaltı değil mi o pozisyon?" Hayır, buz gibi penaltı. Ama penaltıyı yapan kim? Dany. Peki penaltıyı yapan Dany, Beşiktaş'a satıldı mı, kiralık mı? Kiralık.
Kimsenin ağzı torba değil.
Şimdi F.Bahçeliler kalksa da "Bu Dany kiralık oyuncu değil mi? Acaba penaltıyı şaibeli mi yaptı?" dese, ne diyebilirsiniz.
Hiçbir şey.
Sorumlusu kim?
Peki bunun sorumlusu kim?
Yıllardır bu olayın üstüne gidip söylüyorum, yazıyorum. Bizim büyük büyük futbol federasyonlarımız olayı kulak arkası ediyor. Bakınız bir futbolcu eğer kiralanmışsa kendi takımına karşı oynamamalı. Yani kiralanan takıma karşı. Eğer satılmışsa oynamalı.
İngiltere bunu yıllardır böyle yapıyor. Eğer hiçbir şey bilmiyorsanız bari kopya çekin, ey futbol federasyonları. Ses verin.
Korner gol olsa!
Gecenin ikinci olayı Semih'in hakemi ikaz edip topun kendisinden çıktığını söylemesi. Hakem kararını değiştirdi ve aut kararını kornere çevirdi. Gol olsa ne olacak? "Geri zekalı Semih, aptal Semih, akılsız Semih" diyeceklerdi çocuğa.
Türkiye'de kulüp başkanlarının, yöneticilerinin hakem soyunma odası bastığı yerlerde, bunlar tarafından hakemlere ana avrat küfür edildiği yerlerde takım kaptanlarının ve futbolcularının sahada ve tribünlerde dümdüz küfür ettiği yerlerde Semih'in bu hareketi Türk futboluna hiç yakışmadı!
Ya Semih çok ahlaksız, terbiyesiz, sahtekar bir oyuncu.
Ya da diğerleri.
VEYSEL VE TELLES G.SARAY iÇiN KAZANÇ
Galatasaray stadının zemini rezalet. Bazı yerler Antalya'da bayanların oynadığı voleybol sahalarına benziyor.
Hayrettir Drogba 5. dakikada bu statta karampon değiştiriyor. Hani misafir takım oyuncusu olsa neyse.
Bir de maçtan önce bu sahada ısınıyor.
Veysel de Telles de G.Saray için kazanç. Biraz daha alıştıklarında güzel işler yapacaklar, belli. Zaten penaltı pozisyonunda Veysel'in iki kaliteli hareketinden sonra düdük çalındı.
YAPTIRAN, ATAN, YiYEN!
Aslında dün akşamki derbinin bir başka boyutu daha var. Penaltıyı yapan Galatasaray'dan kiralık (Dany) bir oyuncu.
Penaltıyı atan eski bir Trabzonsporlu Selçuk. Penaltıyı yiyen yine bir eski
Trabzonsporlu kaleci Tolga Zengin.
MUSLERA HERKESE LAZIM
Galatasaray'da Sneijder, Drogba yok. Burak Yılmaz mücadele ediyor. Ama pozisyona girdi mi, şahsi oynayıp yanındakileri es geçiyor. Bu kadar istekli bir G.Saray, Beşiktaş'ı yeniyor.
Aslında Beşiktaş iyi mücadele etti, birbirlerine yardım ettiler. Topu Galatasaray'a göre daha iyi kullandılar. Ama ne yazıkki netice yok.
Almeida ile Beşiktaş'ın girdiği pozisyon ise zaten G.Saray'ın yarattığı bir pozisyondu. Bu pozisyonu Almeida mı kaçırdı, Muslera mı kurtardı? O da tartışılır. Ama her takıma bir Muslera'nın şart olduğu da bir gerçek.
DÜNYA KUPASI'NDAN ANINDA POSTALANIRSIN
Hakem nasıl maç idare etti, bence iyi. Peki nerelerde hata yaptı?
İyi olduğu yerler ikili mücadelelerin devamı. Bu niyetle olursan bazı faulleri kaçırabilirsin.
Bu su götürür, tamam.
Ama öyle bir olay var ki inanılır gibi değil. Yarın Dünya Kupası'na gideceksin. Bu Dünya Kupası'nda idare edeceğin bir maçta Veli gibi bir futbolcu oynasa ve 76. dakikaya kadar bu Veli gibi oyuncu rakibine en az 10 tane faul yapsa, çoğu da sarı kartlık olsa... Ve sen bu futbolcuya 76. dakikada sarı kart göstersen ve Veli'nin takımı da maçı kazansa... Sevgili Cüneyt seni o akşam gerisi geriye postalarlar.
Türkiye'de bunları millet yer.
Ama Avrupa kupalarında, dünya kupalarında yemezler.
Mesela 41. dakikada bir darbe var, Melo'ya sarı kart göstermiyorsun.
Niye? Çünkü Veli habire kartlık pozisyon yapıyor.
Göstermemişsin.
Melo da sana Veli'yi hatırlatırcasına kartlık hareket yapıyor.
O nedenle gösteremiyorsun.
YAYIN DA FUTBOLUMUZ GİBİ
Beşiktaş'ın kalecisi Cenk sakatlanıyor.
Pozisyonu yayıncı kuruluş 2-3 kere gösteriyor.
Ama öyle görüntüler ki Cenk'in nasıl sakatlandığını anlayamıyorsunuz. Ve öyle bir sakatlık ki, Cenk çıkmak istiyor, 'zorla' oynatılıyor. Futbolumuzun böyle olduğu yerde yayınlarımız da böyle oluyor.