Mancini G.Saray ile alay ediyor

İkinci yarıya '8 puanlık farkı kapatma' parolasıyla giren Galatasaray ilk maçında puan kaybetti. Gaziantep maçına Mancini'nin yaptığı sistem değişiklikleri damga vurdu. Bir teknik adamın, maç içinde takımın sistemini 3-4 defa değiştirmesi normal bir şey mi?
Galatasaray Yönetim Kurulu'nda gerçek Galatasaraylı bir tane adam varsa; o maçı izlerken çıldırmıştır. Galatasaray ile alay etti Mancini; Galatasaray ile oynadı. Langırt oynar gibi oynadı Galatasaray ile... Ayıptır, utançtır, yüz karasıdır. Ünal Aysal, bu Mancini'yi getirebilmek için Fatih Terim gibi bir adamın başına çoraplar ördü, ayağının altına muz kabukları koydu ve Fatih Terim'i attı Galatasaray'dan... İşte buyur... Taktik değişikliğini maçın içinde her dakika yapabilirsin. Tabelaya göre yapabilirsin. Beraberliğe razıysan başka taktikle oynarsın. Kazanman gerekiyorsa başka taktikle oynarsın. Maçın içinde yenik duruma düşersen, taktik değiştirebilirsin. Adı üstünde; taktik. Bir savunma adamı çıkarır, bir hücum adamı koyarsın. Korner atılırken kalecin, rakip kalenin önüne gider. Bunların hepsi taktiktir. Bunların hepsini antrenörler yapar; yapmayı da bilmelidir zaten... İstediğin sonuca göre oyunu oynamak.
UEFA ŞAMPİYONU OLDU
Ama antrenör sistemle, taktik gibi oynayamaz. Çünkü sistem; yerleşik bir düzendir. Sezon öncesi ya da devre arası boşluğunda takıma öğretirsin, yerleştirirsin. Ondan sonra o takım o sistemle oynar. Oyuncu da ne yapacağını bilir. O sistemin ne olduğunu bilir. Galatasaray dörtlü sistemle oynuyordu. Senelerden beri de böyle oynuyor. 3-5-2 sistemi Tomislav İvic ile birlikte başlamıştı. Fatih Terim 1996 yılında Galatasaray'a geldiği zaman 3-5-2 ile başladı ama sonra 4'lü savunmaya döndü. 4'lü savunma da Galatasaray'ı UEFA şampiyonu yaptı. Aynı dönemde, Avrupa takımlarının pek çoğu da 3-5-2'den vazgeçip 4'lü sistemlere döndü. 4-4-2, 4-3-3, 4-5-1, falan... Ama 4'lü defans esas, 2 stoper ortada... Şimdi, bu arkadaş geldi; yeniden 3-5-2'ye döndü. Hiç itirazım yok. Dünyanın terk etmekte olduğu bir sistem de olsa sen buna inanıyorsan...
Başlarda 3-5-2 sonuç vermiş göründü. Medyadan da büyük övgü aldı.
Sonucu konuşmuyorum. Türkiye'deki en büyük sahtekârlık bu... Bak çok ağır ve net konuşuyorum; sahtekârlık bu... Neden böyle öfkeli konuşuyorum? Çünkü bir yığın Mancini yalakası var Türkiye'de... Aslında bunların Mancini yalakası olmaları için hiçbir sebep yok. Ama bir şekilde Fatih Terim düşmanları, ama bir şekilde Fenerbahçe hastaları bunlar ve Galatasaray'ın böyle battıkça batması hoşlarına gidiyor. Onun için Mancini'ye destek görünüyorlar. Bir şekilde Ünal Aysal'ın adamları var. Ama neticede hepsi aynı yere çıkıyor; bunlar Mancini yalakası!..
KEPÇEYİ KARIŞTIRIYOR

Televizyonda maç izlerken, yorum dinlerken, gazeteleri okurken çıldırıyorum. Türkiye yüzlerce Mancini avukatıyla dolu. Adamın aklından, hayalinden geçmeyen mazeretleri; benim gazetecim onun adına buluyor. Mancini, birinci yarının sonunda 3-5-2'yi denemeye başladı. Ligin ikinci yarısında belli ki bu sistem ile oynayacak. Ara dönemde Antalya'ya gidip kamp yaptı. Orada ne yaparsın; bir esas 11 belirlersin. Antalya'da, Galatasaray'ın esas 11'nin ne olduğunu anlayan bir kişi var mı? Her maçın, her devresinde, başka 11'lerle oynadı ve herkesi her yerde oynattı. Yepyeni bir sistem uygulatıyorsun onu da yerleştirmiyorsun. Habire kepçeyi karıştırıyorsun; çorba, aşure... İnanılır gibi değil! O takım Antalya'dan yola çıktığı zaman kimse, neyi, nasıl oynayacağını bilmiyordu. En tecrübelileri; Melo'su, Selçuk'u, Drogba'sı, Sneijder'i dahil... Bilmediklerini de Elazığspor ile oynanan kupa karşılaşmasında gördük. Elazığspor tokatladı Galatasaray'ı!.. Ama adam Galatasaray ile öylesine oynuyor ki!.. Galatasaray onun için öylesine ufak, öyle değersiz, öyle zavallı bir takım ki oynamaya devam ediyor. Bir maçın içinde üç kere sistem değişir mi! Maradona'yı oynat bakayım, Messi'yi oynat bakayım; üç değişik sistemle bir maçın içinde de göreyim oynayabiliyor mu! 'O olmadı, böyle çevirelim, bu olmadı böyle çevirelim, o olmadı tekrar öyle çevirelim.' Böyle bir şey olur mu! Ama ben ne dedim; "Fenerbahçe şampiyon. Galatasaray'ın kapaması gereken fark 8 değil. Çünkü Galatasaray daha fazlasını kaybedecek." İşte buyur. Daha birinci haftadan; on puan kapatması lazım. '8 puanı kapayacak' diye girdi Sevgili Ünal Aysal kardeşim salladı, gazladı. Daha 'Merhaba' dediği anda takım puan kaybetti. Haftaya kaç puan kapaması gerekecek bilmiyoruz. Oyuncakçı dükkanıyla, neler olur bilemiyorum. Ha küme düşmezler herhalde!.. Gaziantepspor maçının ikinci yarısında oyuna kurtarıcı olarak giren oyuncu Nordin Amrabat. Maçın sonunda ne diyor Mancini? "Amrabat'ı derhal satmamız lazım." Yarım saat evvel adama 'kurtarıcı' diye bakan sensin. Şimdi "Satmamız lazım" diyorsun!

TARiHi BECERiKSiZLiK

Hajrovic ve Telles alındı ama lig başladı, ikisine de henüz yer açılamadı.
Yüz karası... Böyle bir transfer politikası olur mu? 1- Talip olduğu hiçbir adamı alamadılar. Bulabildiklerini, bedava gelenleri alabiliyorlar ancak. 2- Getirdiklerini oynatamıyorlar. Alayıvala ile karşılandı Hajrovic ile Telles; kadroda yok. Neden? Çünkü elindekileri gönderemiyorlar. Onu da beceremiyor. Bu yönetim neyi beceriyor ya! Tarihin en beceriksiz yönetimi ve Galatasaray ile alay eden bir teknik direktör... Allah, kimseyi Galatasaraylı yapmasın bu dönemde. Ben bu kadar saçmalayan, bu kadar darmadağın, bu kadar alay mevzuu olan bir Galatasaray görmedim. Allah'tan, Abdullah Kiğılı gibi gaza gelen yöneticiler var. Galatasaray ile dalgasını geçeceğine etik, metik lafları ediyor.
***
SEMiH ŞENTÜRK'ÜN SÖZLEŞMESi ŞiKEDiR
Kontenjanı dolu olan Galatasaray'ın Bruma'yı Gaziantep'e kiralamayı düşünmesi Fenerbahçe'nin tepkisini çekti. Abdullah Kiğılı, "Nerede bu tür bir iş varsa içinden Galatasaray çıkar" dedi ve bunun etik bir davranış olmadığını söyledi. TFF'den onay alamayan Galatasaray'ın bulduğu çözüm etik dışı mı?
"Bu tür işler Galatasaray'dan çıkıyor" lafını son edecek kişi herhangi bir Fenerbahçelidir. Bırakın Fenerbahçe Başkanvekili'ni, sokaktaki Fenerbahçelinin dahi böyle bir laf etmeye hakkı yok. Abdullah Kiğılı yakın dostum; birileri onu gaza getiriyor galiba!.. Çok öteye gitmeye lüzum yok. Başkanının hapse girmesinden, şikeden falan bahsetmiyorum. Fenerbahçe ara dönemde Semih Şentürk'ü Antalya'ya verdi. Semih Şentürk'ün Antalya ile yaptığı sözleşmede şöyle bir madde var: "Fenerbahçe'ye karşı oynayamaz." Bu bir şikedir. Abdullah Kiğılı dostum beni mahkemeye versin. Sen Türkiye'nin milli takım düzeyindeki bir santrforunu, Antalyaspor'a veriyorsun ve Antalya'ya diyorsun ki; 'Semih ikinci yarıda benim rakiplerim Galatasaray'a karşı oynayabilir, Beşiktaş'a karşı oynayabilir, Trabzon'a, Sivas'a karşı oynayabilir ama bana karşı oynayamaz.' Bundan iyi şike olur mu!
KURALI DEĞİŞTİREMEDİ

Sözleşmede bu madde var ve 'Türkiye Futbol Federasyonu' denen kurum, bu sözleşmeye ses çıkartmıyor; 'Bu şikedir' demiyor! Bunu yapan Fenerbahçe'nin Başkanvekili Bruma'ya itiraz ediyor! Galatasaray, Yiğit'i satmaya uğraşıyor. Gönderilecek isimler arasında... Her kulüp bunu biliyor. Gaziantepspor, Yiğit'e talip oldu. Her transferin bir bedeli olur. Galatasaray, Brezilya'dan bir sol bek transfer etti ama lisans çıkartamıyor. Çünkü yabancı kontenjanı dolu. Buna karşılık ayağı kırılan bir futbolcusu var. Bu sezonu kapadı. Gelecek sene ne olacağı da belli değil. Türkiye Futbol Federasyonu'na 'bu futbolcunun sözleşmesini donduralım' diye teklif yaptı. Federasyon her nedense bunu kabul etmedi. Bu 'her nedense'nin cevabını biliyorum ben... Bu federasyon, Fenerbahçe'nin emrinde, Galatasaray'ın da düşmanı... 17 kulüp '6+0+4 kuralı değiştirilsin' dediği halde, sadece Aziz Yıldırım karşı çıktığı için kuralı değiştirmedi. Milli Takım Teknik Direktörü de buna karşı olduğunu açıkladığı halde... Pardon, 'Milli Takım Teknik Direktörü' değil; Türkiye Futbol Direktörü... Yani, Türkiye'deki futbolu fiilen yönetmekten sorumlu adam, "Ben bu kurala karşıyım" dediği halde; Yıldırım Demirören ve arkadaşları, Aziz Yıldırım'ın emrinin dışına çıkamadı. Bu yüzden Bruma'nın sözleşmesinin dondurulması teklifini reddettiler. Ne yapacak Galatasaray! Gaziantep'e, 'Sen Yiğit'e talipsin. Tamam; çok da ucuza vereceğim. Senin kontenjanında açık var; şu Bruma'yı da sana kiralayayım" diyor. Sevgili Abdullah Kiğılı söylesin bakalım; bunun neresi etik değil!
ETİK BİR ŞEY GÖSTERSİN

Semih Şentürk'ün sözleşmesine 'Fenerbahçe'ye karşı oynamayacak' diye yazmak etik de ayağı kırık bir adamın, Galatasaray'dan bir talepte bulunan bir takıma bu teklifi yapması etik değil mi!.. Bu olay üstelik Gaziantep'in de lehine... Fenerbahçe'ye ne bu durumdan!.. Onlara ne!.. 'Etik değil'miş! Fenerbahçe'nin etik bir şeyini göstersinler bana ki ben de 'Fenerbahçe Başkanvekili'nin bu konularda konuşma' hakkı olduğunu savunayım.
'Gaziantep maçı öncesi böyle bir teklifin gündeme gelmesi' eleştiriliyor.
Oynanan maçta Fenerbahçe'nin ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı! Fenerbahçe, Eskişehir ile oynarken Alper Potuk'a talip olunması falan hiç konuşulmuyor. Emenike olayları... Bunlar hep tesadüf!.. Ne demiş atalarımız: Herkesi nasıl bilirsin; kendin gibi...

Tartışmaya Mancini'nin de dahil olmasını doğru buluyor musunuz? "Türkiye'de etik olmayan o kadar çok tartışma var ki" diyerek Fenerbahçe'ye gönderme yaptı.
Konuşmaya değmez. Mancini kim! Türk futbolunda en etik olmayan şey; Mancini'nin Galatasaray'a gelişi ve geliş şeklidir. Ünal Aysal'ın ve Galatasaray tarihinin yüz karasıdır o olay... Adam Galatasaray ile oynamaya geldi. Kendisi büyük İtalyan!.. Burnu Himalaya Dağları'nın tepesinde... 'Galatasaray' diye bir oyuncak vermişler eline... Bir ay Antalya'da oynadı, yetmedi; Gaziantep maçında da oynamaya devam etti.
Röportaj: Bülent CAN