G.Saray-Trabzon maçının ikinci devresi biraz lig mücadelesine benzedi. Bu maçın sonucu böyle biter miydi, tartışılır. Çünkü Colman'ın klasik hastalığı kırmızı kart, işi bu şekle soktu. Yalnız şu bir gerçek, Muslera, Drogba ve Sneijder çok farklı oyuncular. Aslında bu oyuncuları görünce aklıma şu fıkra geliyor; Bir karı-koca 40 yıllık evlilikten sonra ayrılmaya kalkmış. Mahkemeye çıkmışlar. Hakim önce kadına söz vermiş, "Neden ayrılıyorsunuz" diye sormuş. Kadın, "Hakim bey bu adamla 40 yıldır evliyim. Son 10 yıldır beni Rus kadınlarla aldatıyor. Bu yüzden boşanmak istiyorum" diye cevap vermiş. Hakim bu sefer erkeğe söz vermiş: "Evet hakim bey eşimin dediği doğru. Ama eşim beni 40 yıldır 'kadınım' diye aldatıyor, onu fark ettim, bu Rus kadınlarını gördükten sonra."
Kaliteli maç hakkımız
Kusura bakmayın arkadaşlar. Futbolcu hata yapabilir, gol de yer, gol de kaçırır. Ama sahada yaptıkları onun kalitesini gösterir. Özellikle Sneijder'e bir parantez açmak istiyorum. Dünya piyasasında Drogba kadar değeri yok. Ama saha içinde inanılmaz etkili bir oyuncu.
Bireysel güzellikler
Muslera, Henrique'nin bir kafa topunu çıkarıyor, mükemmel. Bir dakika sonra Sneijder- Drogba ikilisinin hazırlayıp Burak'a sunduğu bir pozisyon var, 10 numara... Bakınız G.Saray'ın mükemmel top oynadığından, yüzde yüz baskı yaptığından, rakibin kafasını kaldıramadığından bahsetmiyoruz. Muslera kurtarıyor, bireysel. Drogba-Sneijder gol attırıyorlar bireysel. Çünkü G.Saray takımı maçın genelinde rakibine yüzde 100 presi 10 dakika bile yapamıyor. Hücuma çıktıklarında rakipleri iyi paylaşmadıkları için dönen toplarda çok çabuk kontra yiyorlar. Onun için de çok sarı kart yerler. Hatta kırmızı görürler. Alanı ve rakibi iyi paylaşmıyorlar. Dönen toplarda biraz dikkatli pres yapsalar kendi kalelerine gelmeden topu döndürüp rakibe hücum ederler. Yani enerjilerini ekonomik harcarlar.
Biraz ders alın
HALIDÖVER!
TOPU VE ÇiZGiYi GÖRMEDiK Ki!
Trabzonspor'un gol pozisyonu ekrana geliyor. Kimse anlayamıyor, "direğe çarpan top çizgiyi geçti mi geçmedi mi" diye herkes birbirine bakıyor. Yayıncı kuruluş pozisyonu ekrana getiriyor. Aut çizgisi kamerasından. Yani gol çizgisi kamerasından. Bir bakıyorsunuz altta kocaman palamut gibi bir reklam. Top onun altında. Ben bir yerde izliyorum, herkes bana dönüyor, 'gol mü değil mi hocam' diye. Çizgiyi de, topu da görmedik ki... Ama bu sırada yayıncı kuruluşun kulağını hiç de iyi çınlatmıyorlar. Etrafımdan gelen cümlelerden onu anlıyorum. Ya millet ile dalga geçmeyin, ya da işinizi doğru yapın. Ondan sonra da ukalalık yapmayın.
GUSTAVO COLMAN TAKIMI SATTI MI?
Colman hırslı bir oyuncu tamam da mecazi manada takımını satsa ancak bu kadar satar. Mecazi manada diyorum. Sakın çıkıp da "Hırslıyım kendime hakim olamıyorum" demesin. Euro'ları götürürken kendine hakim oluyor kerata.
Hakemin hataları var
F.BAHÇE BÜYÜK FARK YERDi
Saat 16.00'daki Karabük- F.Bahçe maçını da izledim. F.Bahçe tarihi farktan kurtuldu. Sahada çatır çatır oynayan Karabük vardı. Bir de bencil oynayan Emenike. Bu maçta iki tane pozisyon var. Biri Emenike'nin iptal edilen golü, ofsayt mı, değil mi? Yayıncı kuruluşun koyduğu kamera ile bunu çözmek zor. Ceza alanı çizgisi üzerine kamerayı koysaydı çözebilirdik. Ama hakemin 62. dakikada F.Bahçe hücumdayken kestiği pozisyon tam bir rezalet. Avantajı oynatsa belki de maçın kaderi değişir. Karabük dün şunu gösterdi. Fenerbahçe ile oynuyorsan eğer hücuma çıkarken, yani defans yaparken topa salla parti vurmayacaksın. Ayağa pas yaparak çıkacaksın. O zaman Fenerbahçe takımındaki çok oyuncuyu eksiltirsin ve onları faul yapmaya zorlarsın. Yoksa her vurduğun top tenis topunun duvara vurduğu gibi sana gelir, F.Bahçe hücum eder. Bu Fenerbahçe ceza alanına çok oyuncu ile girerse de zaten işini bitirir.