Terim'in gölgesi

G.Saraylı futbolcularda hâlâ "Terim geri döner mi?" korkusu vardı. Dün hocalarının Mancini olduğunu anladılar

Dün akşamki G.Saray takımının üzerinden bir baskı kalkmış. Bu şunu gösteriyor. G.Saraylı futbolcuların bazıları Fatih Terim ayrılmasına rağmen, milli takıma gitmesine rağmen hâlâ daha aniden "Fatih Terim başımıza gelir mi?" tedirginliği içindelermiş. Fatih hocanın gidip de yeni hoca Mancini'nin geldiğini G.Saraylı futbolcular, ancak bu maçta hissetmeye başladı. Veya başlamışlar. Dün gece bu net biçimde göründü. Daha da kestirme yazarsak G.Saraylı futbolcular dün gece şunu anlamışlar: Fatih Terim gitti yeni hoca Mancini. Yani demek ki Mancini'nin önünde daha uzun bir süre var.
Juve'yi yen af çıksın!
Aslında G.Saraylı futbolcular dün gece zaman zaman gösterdikleri hırsla Juventus maçının havasına girdiklerini anlattılar. Aslında her takım için G.Saray'ın şu anda içinde bulunduğu durum bir şans. Bu kadar kötü sonuçlar almasına rağmen Juventus'u yenip bir üst tura çıkarlarsa her şey affolacak. Sil baştan olacak. Cicim ayları başlayacak.Yani Juventus maçı resmen bıçak sırtı. Dün gece Elazığ, G.Saray'ın rakibi değildi. Nitekim G.Saray 2-0 yaptıktan sonra işi idare etti. Herkesin aklı Juventus maçında o belli. Mancini dahil. Burak gene ofsayt kralı. Arada da güzel goller atmıyor değil. Drogba serbest vuruşta topun başına gitmedi. Yalnız Drogba-Selçuk golünden sonra sevinç buluşması görüntüsü G.Saray açısından keyifli. Sarı-kırmızılı oyuncular dün gece şu mesajı da vermek istediler: Yazılı basın sallıyor, görsel basın tenkit ediyor. Ama biz tekvücuduz. Herşey tamam da o tekvücut olmanın bir tek neticesi var: Juventus'u elersen millet bu tekvücuta inanır, arkasından gider. Elenirsen o tekvücut paramparça olur.
Sahaya çık, mücadele et
Bir de işin başka yönü var. Juventus'a da yenilebilirsin. Ama çıkarsın maça çatır çatır oynarsın, tekmeye kafa koyarsın. Sonunda da "Benim adım hıdır yapacağım budur" dersin. Yoksa kimse kimseye yardım etmez, kaçak güreşirsen, sahte futbol oynarsan son 1.5 ayda yaptığın gibi seni çok kötü günler bekler. Sporcu beyanat vererek, TV'ye çıkarak kendini ispat edemez.
Onun ispat edeceği yer sahadır.
MANDELA MESAJI FEDERASYONA GiDER
Maçta Emmanuel Eboue ve Didier Drogba, Nelson Mandela'yı unutmadığını tişörtleriyle mesaj vererek gösterdi. Eboue mesajı devre arasında soyunma odasına giderken verdi, Drogba ise oyundan alındığında. Bir futbolcu sahadan çıktıktan sonra veya çıkarken formasını çıkardığında altında bir yazı varsa bunu hakem temsilci ve gözlemci raporlarına yazar. Federasyon da gerekli uyarıyı, cezayı verir. Bir oyuncu gol attıktan sonra formasını çıkarıp seyirciyi ve rakibi tahrik edecek şekilde hareket ederse sarı kart görür. İki olay arasındaki fark budur. İki olayı birbirine karıştırmamak gerekir. 'Hakem niye kart göstermedi' demeyin diye yazdım.
BU DA ŞORT DAVASI
Benim dikkatimi daha farklı bir şey çekti. Hakan Balta oyuna girecek, altındaki şortun rengi siyah. Sahada oynayan arkadaşlarının şortunun rengi kırmızı. Son anda ikaz ettiler, içeri girdi, şortunu değiştirip girdi. G.Saray futbol takımında bir futbolcu daha sahaya girmeden şortunun rengini fark edemiyorsa o işte bir sakatlık var demektir. Şortunun rengini fark edemeyen bir futbolcu sonra sahada çok şeyi fark edemez. Bu şunu gösteriyor, Galatasaray takımında menajer, malzemeci daha hâlâ görevlerinin farkında değiller. Futbolcu dersen o zaten hâlâ Fatih Terim'in etkisinde herhalde. Hakan Balta'nın şortunun siyah veya kırmızı olmasından Mancini'nin sorumlu olmaması lazım. Yani fıkra gibi bir olay. Futbolcunun şortunun rengini bile teknik direktörün dikkatini çekeceği ülke herhalde sadece Türkiye'dir. Eğer Mancini bunu bilseydi aldığı ücreti ikiye katlardı.
HAKEM ÇOK KONUŞMAZ
Dün gece hakem neticeye tesir edecek işler yapmadı. Futbolcularla da münasebeti iyiydi. Bence yaptığı en güzel şey Selçuk İnan'ın üzerine oynamasında ve ısrarla itirazında gösterdiği sarı karttı. Hakem çok fazla konuşmaz. Gerektiğinde kartlarıyla konuşur, düdüğü ile konuşur.
Büyük değil SÖZDE BÜYÜK
Türkiye Kupası maçlarındaki "büyük" denilen takımları gördükten sonra Türkiye'de futbolun yöneticiler tarafından ne hale getirildiğini daha net görüyoruz. Sahada oynayan takım yedekler. Oynayanlar, oynamayanlar. Eğer bir takımın kadrosu buysa saha çıkan için"yedektir, astır" denmez. Mağlup olan takım vardır, galip gelen takım vardır. Eğer bu takımların devamlı oynamayan oyuncuları da oynasa bir alt kümenin son sıralarındaki takımlarına yeniliyorlarsa çok net söylüyorum bu ayıp o kulübün yöneticilerindedir. Sebebi de büyük paralarla aldıkları oyuncuların bir halta yaramadığının göstergeleridir.
Gerçek paraları mı?
Veya da büyük paralarla alınan bu oyuncuların hakiki paralarının olmadığı, bu paraların arada kaybolduğuna delalettir. Eğer ikinci ligde oynayan diğer takımlar bu takımların yedek oyuncularına bu kadar rahat galip geliyorlarsa arada kaybolan bu paralardan yöneticiler sorumludurlar. Daha fazla yazmaya kalkarsam bu sefer mahkemelik oluruz. O nedenle bu konuyu burada keselim, daha iyi olur.

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.