G.Saray kongre yapmalı

'G.Saray' diye bir takım kalmamış ortada... Oyuncular, 'yerli-yabancı' diye gruplaşmış. Mancini, takımın en pahalı oyuncusunun nereye gittiğini bilmiyor! Bu Galatasaray, Ünal Aysal gitmeden düzelmez. Kongrede, 300 tane gerçek Galatasaraylı varsa, imzalar toplanır ve olağanüstü kongreye gidilir

Fenerbahçe'nin puan kaybettiği haftada Galatasaray'dan galibiyet bekleniyordu ama Kasımpaşa karşısında bir puanı zor kurtardı. Sarı-kırmızılı kulüp, her geçen gün daha da kötüye gidiyor gibi...
'Galatasaray' diye bir takım kalmamış. Kimliğini yitirmiş gözüküyor. Takım kalmamış. Buradaki 'TAKIM' sözü; siyah ve büyük harfle... Geçen sene soyunma odasında Riera'yı döven Melo; kırmızı kart görmesini engellemek için araya giren Sabri'ye saldırıyorsa eğer, orada artık 'TAKIM' diye bir şeyden söz edilemez. Zaten haftalardır "Takım ruhu kalmamış; bunlar bölünmüş, 'yerli-yabancı' diye gruplaşmışlar" diye söylüyordum. Bu kez aleni... Fernandes için söylediğim her şeyi, Melo için de söylüyorum. Eğer Melo, Galatasaraylı ise ben değilim! Ben Hıncal Uluç, Galatasaraylılığımdan vazgeçiyorum. Takım kaptanına el kaldıran bir Galatasaraylı, Galatasaray'da oynamaz. Galatasaray'da yeri yok ve o takım kaptanı, onun kırmızı kartını önlemeye uğraşıyor. Başka bir günahı yok!
SABRİ İLE ALAY EDİYORLAR

Sabri; o sahaya çıkanlar dahil, kenarda oturanlar dahil, tribündekiler dahil, kadrodakilerin en Galatasaraylı olan adamı... Sabri gibi iki Galatasaraylı daha olsa, o takım şampiyon olur. Çok açık söylüyorum. Futbol yetenekleri az olan bir oyuncu Sabri... Ama Galatasaraylılığına yetişen yok. 'Galatasaray ruhu' diye bir laf ediliyorsa, Sabri o işte... Onun dışında Galatasaraylı yok; Galatasaray seyircisi de bu Sabri ile alay ediyor! Çünkü Galatasaray seyircisinde de Galatasaraylılık ruhu yok. 'Mastürbasyon' demeyeceğim artık, deyimi ile söyleyeceğim. Galatasaray'ın '12. adamı' olmaya değil, saldırmak, sövmek için geliyorlar maça... Ya Galatasaray arka arkaya golleri atacak, öyle deşarj olacaklar ya da Galatasaray golleri atamayınca, küfür ederek, kendi oyuncularına saldırarak! Ama bütün amaçları boşalmak! Böyle bir seyirci olmaz olsun! Şu Beşiktaş'a verilen seyircisiz cezalar, Galatasaray'a verilse; Galatasaray şu anda Fenerbahçe'den 9 puan geride olmazdı. Kendi seyircisine karşı oynuyor. Bir de bölünmüşler içeride... Sneijder ile Drogba'nın gelmesinden bu yana bu bölünme açık... Fatih Terim'in ayağını kaydıran grubun tepesinde Drogba ile Sneijder, Fatih Terim'in kalmasını isteyenlere karşı cephe açmışlar. Yönetimde o takım ruhunu yaratan iki tane adam vardı: Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak... Onları da 'Fatih Terim'i şutlayacağım' diye Ünal Aysal, kongre yapıp şutladı! Bu Galatasaray, Ünal Aysal gitmeden kurtulmaz. Galatasaray Kongre Üyeleri arasında, 300 tane gerçek Galatasaraylı varsa; imzalar toplanır ve olağanüstü kongreye gidilir. Galatasaray'ın başka türlü kurtuluş yolu yok. Takım bölünmüş. Sahanın en kötüsü kim; Selçuk. Haftalardır siz Selçuk'un bu kadar kötü futbol oynadığını gördünüz mü; akıl edebilir misiniz, düşünür müsünüz? Abdullah Avcı, Selçuk'u milli maça çağırmadığı zaman yer yerinden oynamıştı; Fenerli gazeteciler bile kıyameti koparmıştı, 'Selçuk'u nasıl almazsın?' diye... Şimdi ben Mancini'ye soruyorum: 'Bu Selçuk'a, 90 dakika nasıl tahammül ediyorsun?' Peki, Selçuk niye bu kadar kötü? Lütfen o sahneyi yakından izleyin. Her maçta bir hareket yapıyor ya Drogba... Bir hareket yaptı; Burak'a golü attırdı. Geriye doğru sevinç içinde koşarken Selçuk'la karşı karşıya geldiler. Lütfen Drogba'nın yüzüne bakın. Kendisini tebriğe koşan Selçuk'a, Drogba'nın ifadesine ve davranışına bakın. Kayıtlı görüntüler... Bu takım bitik; ondan sonra boş kaleye vuramadı Drogba... Bizim Galatasaraylılar küfür ettiler tabii gayri ihtiyari... "Adam her maçta bir hareket yapıyor. Golü attırdı, kontenjanı doldu. Artık Drogba'dan bir şey beklemeyin" dedim; arkadan bir tane daha kaçırdı penaltı gibi!.. Pası da, beğenmedikleri Sabri verdi. Gol olan pozisyonun tacını da Sabri attı!
Sneijder'in, maça bir gün kala İtalya'ya gidişi de ilginçti. Üstelik Mancini de "Nereye gittiğini bilmiyorum!" dedi.
Olacak şey mi! Maçtan önce Sneijder izin istemiş. Mancini, " İ k i gün izin verdim; gitti. Nereye gitti bilmiyorum!" diyor basın toplantısında!.. Lig devam ederken senin en pahalı oyuncun, 'Ben iki gün izin istiyorum' dediği zaman; antrenör, 'Nereye gidiyorsun!' demez mi? Ben, Galatasaray'da böyle bir şey görmedim! Böyle bir başıboşluk, böyle bir laubalilik, böyle bir gayri ciddilik görmedim. Nerden tutsan dökülüyor Galatasaray; sapır sapır dökülüyor! Bütün bunlar Ünal Aysal'la başladı.
MESSİ'SİZ SAHAYA ÇIKSIN

Çok konuştuğu gerekçesiyle eleştirilen Aysal, son zamanlarda ortalarda pek görünmüyor.
Hayır, yüzü yok da ondan... Ne konuşacak! Hadi bir konuşsun bakalım; hadi çıksın bana cevap versin. 'Bu Hıncal, beş haftadır bana giydirip duruyor!' desin bakalım. Ne yapmam lazım; bir elime beyaz eldiven giyip, öbür tekini Ünal Aysal'a fırlatmam mı gerekiyor? Erkekliğin 10'da 9'u kaçmak, 10'da 1'i hiç görünmemek! Konuşacak bahane buldu mu kimse susturamaz onu! Şimdi biliyor ki ortada görünmemeli... Maçlara bile gelemiyor!
Umut, Real Madrid karşısındaki performansıyla, Kasımpaşa karşısında ilk 11'de oynamayı hak etmedi mi?
Mancini üstadım diyor ki, "Umut, Real Madrid maçında çok harikaydı. Dinlendirmeyi..." İnanılır gibi değil!.. Bir maç evvel harika oynayan Aydın, Real Madrid karşısında sahada yok, Real Madrid maçında harika oynayan Umut, Kasımpaşa karşısında sahada yok. Yani, oynamak istiyorsan harika oynamayacaksın. Çünkü harika oynarsan, seni dinlendiriyor Mancini!.. Böyle bir şey olabilir mi?
Umut sonradan oyuna girdiğinde moralsiz ve çökmüş göründü.
Kendine güvenini yitirdiğin adamdan hayır bekleyebilir misin? Mancini bunu Real Madrid'de yapabilir mi? 'Ronaldo bu maçta harika oynadı, gelecek maç bir dinlensin bakayım' diyebilir mi? Sıkıysa, Barcelona'da Messi olmadan sahaya çıksın bakayım! Böyle bir şey olur mu? Üstelik onlar maçları 3 günde bir oynuyorlar. Bizim gibi 6 ayda bir de değil! Neden? Çünkü Galatasaray'da baş yok. Balık baştan kokuyor. Galatasaray, Ünal Aysal'dan kokuyor!
***

PENALTI VERMEM

Karşılaşma öncesinde, sanal alemde Galatasaray formalı fotoğrafı dolaşan Hüseyin Göçek'in, maçlarına atanmasına Kasımpaşa'nın tepkisi vardı.
Kasımpaşa'nın değil; Sevgili Turgay Ciner'in gazetesi Haber Türk'ün tepkisi vardı sadece... Orada Galatasaraylı Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı var; öteki tarafta Kasımpaşalı patron Turgay Ciner... İkisi de çok yakın dostum; ikisini de çok severim. Ama belli ki Turgay Bey ağır basmış. Haber Türk Spor Servisi, Hüseyin Göçek'i fena halde baskı altına alan sayfalar yaptı. Bu sıralarda yemek yeme zamanı... 'Turgay Bey, Fatih ve ben yemek yiyelim de biraz neşelenelim' diye düşünüyorum. Çoktandır beraber yemek yemedik. t Göçek etkilendi mi sizce? Hakem yorumcuları, İlhan'ın ceza sahası içinde, Eboue'nin aşil tendonuna bastığı pozisyonun penaltı olduğu konusunda birleşti. Tekrar söylüyorum; 10 kere daha söylüyorum, 100 kere daha söylüyorum: Aynı pozisyon 100 kere olsun; ben eğer penaltı çalarsam adam değilim.
DROGBA'YI ALKIŞLADIM

Eboue düştüğü andan itibaren, kandırılmış olma ihtimalin yüzde 90; doğru olması ihtimali yüzde 10... Hiçbir hakem, yüzde 90 kandırılmış olma riskini göze almaz. Çünkü penaltıyı görmemenden doğan eleştirilerin şiddeti 50 ise, olmayan penaltıyı vermenden doğan eleştirilerin şiddeti 90'dır. Hangisini tercih edersiniz? Hele bir de Eboue gibi bir sahtekar, üçkağıtçı olursa!.. Drogba'nın maçta en alkışladığım hareketi oydu; gol pozisyonundan daha önemli... Eboue kenara çıkınca işaret etti; 'Alın bunu, alın, değiştirin' diye... Kendi takım arkadaşları dayanamıyor artık
Eboue'nin bu haline!..
***

TUGAY, G.SARAY'DA NE YAPIYOR?

Muslera'nın yokluğunda Galatasaray, bir yabancı kontenjanı kazandı ama Eray beklenen performansı sergileyemedi. Özellikle Real Madrid maçında çok kötüydü.
Bana sorarsanız; Galatasaray'ın en iyi kalecisi Ufuk. Senelerden beri Ufuk'u ziyan ediyorlar. Tribünde oturuyor. Sene başında 'Kendine takım ara' denilen Aykut kenarda oturuyor; Ufuk hiç yok! Eray tecrübesiz. Çerçeveye gelen her topta heyecanlanıyor! Ayrıca Fatih Terimdahil, 'Kaleciye pas vermeyin' diyen bir tane hoca yok! Önce Fatih Terim, yanında Hasan Şaş, yanında Ümit Davala, yanında Taffarel... Şimdi Mancini, yanında Tugay, yanında Taffarel... Muslera da, Eray da ayakla top çıkarmakta kabiliyetsiz; kötü vuruyorlar. Bu adamlara elle tutamayacakları topu atmayacaksın. Kafayla geri pas verebilirsin; nereye verirsen ver. İstersen doksana at, hiç itirazım yok ama bu adamlara el süremeyecekleri ayak pası vermeyeceksin. Bunu diyecek bir tane antrenör çıkmıyor mu!.. Bir pozisyonda Galatasaray, Kasımpaşa'nın korner noktasındaydı. Top Eray'da bitti!.. Bu sırada Galatasaray mağlup!.. Bu kadar geri pas oynamaya, bu kadar geriye oynamaya, bu kadar kaleciye oynamaya ne gerek var? Ayağıyla topa harika vuran, çok iyi ortalar yapan, asistler yapan bir kaleci olur; tamam... Ama hayır!
GERİ PAS YASAKLANSIN

Top geriye yuvarlanıyorsa, bir de rakipten bir adam koşuyorsa; telaş içinde olmadık hatalar yapan Muslera ve olmadık hatalar yapan Eray var kalede... Kaleciye geri pası yasaklamıyorlar! Kaç tane adam saydım; Fatih, Hasan Şaş, Ümit, Mancini, Tugay ve Taffarel... 'Kaleciye pas vereni oynatmam' diyeceksin. Kasımpaşa maçının başında, kaleciye pastan gol yiyordu Galatasaray! Eray'a verdiğin her top, otomatik rakibe gidiyor ve hatta gol pozisyonundaki rakibe gidiyor! Bunu nasıl görmüyorlar! Ben görüyorum da onlar nasıl görmüyorlar! Niye orada oturuyorlar? Tugay'ın şu takıma zerre kadar katkısını görmedim. Bu Tugay, Türkiye'nin en yetenekli adamlarından bir tanesiydi; Galatasaray'dan kovulur gibi gitti. Niye? Çünkü Galatasaray'ın futbolunu öldürüyordu; yanlış oynadığı için... Ayağına topu alacak, bir tur ekseni etrafında dönecek, ondan sonra pas verecek; o arada Galatasaray'ın bütün kontratak şansı bitiyor, bütün adamlar markaja giriyor, top atacak adam kalmıyor! Tugay bu yüzden gitti; bu hatasını düzeltemediği için gitti... İngiltere'de en uzun oynayan Türk futbolcusu oldu. Niye? İngiltere'de futbolu öğrettiler. Bu Tugay şimdi çağıracak Selçuk'u yanına ve diyecek ki 'Bak kardeşim!.. Senin gibi oynadığım için beni Galatasaray'dan kovdular. Öyle oynamayı bıraktığım için de İngiltere'de 10 sene oynadım. Kendini gösteriyorsun; topu istiyorsun. Topu isterken ne yapacağına karar vereceksin. Topu ayağına aldığın anda, topa dokunduğun anda kararın verilmiş olacak. Bazen de topu alır almaz çıkar. Tek top.' Hayır!.. Selçuk her aldığı topta, Tugay gibi ekseni etrafında 360 derece dönüyor; ne yapacağını düşünüyor, vakit kazanıyor! O zaman rakip de vakit kazanıyor; onlar da yerleşiyor. Selçuk'tan başlayan bir tane akın yok. Selçuk rakip savunmanın en güvenilir adamı; oyunu durduran kişi olarak... Bu yüzden Galatasaray'dan kovulan adam kenarda oturuyor ve Selçuk haftalardır böyle oynuyor! O zaman ben sana soruyorum Tugay kardeşim: Ne yapıyorsun orada? Tonla para alıyorsun! Verdiğim örnek; birebir Tugay'ın yaşamının örneği... Bunu da anlatmıyorsun sen!.. Galatasaray'da birtakım hatalar düzeltilmiyor. Eray'a verilen paslar; Selçuk'un ısrarla, inatla yanlış oyunu. Burak'ın ısrarla, inatla ofsayta düşmesi... Burak'a 'Ofsayta düşme' diyorlar, Burak atak yapmaz oldu, dikkat edin. Neden? Çünkü Burak'a, atak yaparken yana doğru içbükey koşması gerektiğini kimse öğretmiyor. 'Koşma' diyorlar adama, o da koşmuyor! Koşmayınca da pozisyon yok. Dikine koşarsan ofsayta düşersin; basit... Rakip koşmuyor çünkü seninle beraber... Ama enine koşarsan hele içbükey koşarsan, bitti! Perişan edersin rakibi... Burak gibi adam perişan eder rakibi...
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.