Galatasaray'da başkan-teknik adam arasındaki çekişme sahaya da net bir şekilde yansıdı. Sarı-kırmızılı ekip, Çaykur Rizespor ile de berabere kalıp son yılların en kötü başlangıçlarından birine imza attı. Oyuncuların da kafasının karışık olduğunu söyleyebiliriz herhalde...
Sahaya yansımaz olur mu! Benim bildiğimi oyuncular bilmiyor mu! Fatih Terim'in her an gönderileceğini bilmeyecek zekada bir adamın Galatasaray'da oynamasına zaten imkan yok. Hepsi biliyor. Bir adamı istediğin kadar sev... Bir hocanın gideceğini bildiğin zaman davranışların başka türlü olur. Çok seviyorsan moralin bozuk olur, sevmiyorsan; 'Bundan kurtuluyoruz, ben bu kurtulma işini kolaylaştırayım' diye oynarsın. Galatasaray'ı sezona kötü başlattı Ünal Aysal... Bu da onun işine geldi. Çünkü kötü gidiş, Fatih Terim'den kurtulmayı kolaylaştırır. Beşiktaş maçından sonra bu işin biteceğini zannediyordu, Galatasaray, Beşiktaş'ı yenince çok fena üzüldü. Arkadan da Fatih Terim, "Ben dördüncü yıldızı takmadan gitmem" deyince işi bitirmeye karar verdi. Bu kadar basit...
DROGBA ŞU ANKi HAGi
Galatasaray puan kaybetti ama çok sayıda da kaçan pozisyon vardı. Özellikle Burak son dönemde attığından çok kaçırdığı gollerle gündemde... Sneijder sezon başından beri kötü... Drogba bir şeyler yapmaya çalışıyor ama o da skorer anlamda pek etkili olamadı.
Sneijder hep kötü... Sneijder'in geldiğinden beri futbol oynadığı yok. Drogba kötü... Drogba'yı yere göğe koyamayan benim zavallı yayıncı kuruluşumun spikerleri ve medyam, Rize maçında yine yüz karası bir anlatım yaptılar. Drogba büyük futbolcu, 90 yaşına da gelse bir takım hareketleri yapar. Veteranlar maçında Hagi'yi seyrettiniz. İki tane muhteşem çalım attı, iki tane muhteşem hareket yaptı ama onun dışında koşamıyordu bile... Drogba aşağı yukarı Hagi ile aynı durumda... Yaptığı güzel hareketi dağlar kadar yüceltiyorlar fakat 10 tane, 20 tane kötü pas veriyor, top kaptırıyor, ikili mücadeleye giremiyor, yer tutamıyor, pozisyon alamıyor. Bu konularda bir tane eleştiri yok. Drogba'nın yanlış pas verdiği adama gitmiyor top, 'Burak topu alamadı' diyor! 'Drogba yanlış pas verdi' diyemiyor benim yayıncı kuruluşumun spikeri! Ya kasten yapıyorlar, 'Aman Drogba her maçta oynasın da Galatasaray'ı rezil etsin' diye ya Ünal Aysal'a yaranmaya uğraşıyorlar ya da Fenerbahçeliler ki öyleler, 'Galatasaray'ı nasıl bozarız' diye düşünüp, yorum yapıyorlar. Yayıncı kuruluşun anlatım tarzı artık midemi bulandırıyor. Galatasaray, Rize maçını yine de çok rahat kazanabilirdi.
Özellikle de Burak ve Bruma'yı düşününce...
Hayır; bunlar biraz da psikolojik... Vurduklarından birisi girse başka olacak maç... Vuramadıkça, kaçırdıkça insan psikolojik olarak kendi kendine baskı yapmaya başlıyor. 3 Bruma, 3 Burak, 2 tane de Drogba'nın kaçırdığı 8 golü ben atarım. 73 yaşındayım, o pozisyonlarda top benim önüme gelse ben atarım. Bunlar biraz da psikolojik... Atamadıkça gerilim artıyor. Nitekim Fenerbahçe de neler kaçırdı! Orada benim şaşkınlığım şu; Hürriyet gibi Türkiye'nin en çok satan gazetesi, maç sayfasında bir kutu ayırmış. 'Maçın dehası Rıza Çalımbay' diye!.. Birinci devre 8-0 bitse yine yapacak mıydı? İnanamıyorum; bir medya bu kadar mı tabelacı olur! Koskoca Hürriyet gazetesini yönetenlerin zerre kadar sorumluluk hissi yok mu? Benim aklıma gelen bu soru, onların aklına gelmez mi; birinci devre 8-0 bitseydi, Rıza Çalımbay için ne yazacaklardı! Maçın tamamı 9-0 bitseydi, ne yazacaklardı! Galatasaray'ın Drogba'sı, Burak'ı, dünyanın en iyi golcüleri bunlar, Bruma'sı 'boş kaleye topu atamıyorlar' diye Rıza Çalımbay maçın dehası oluyor! İnsanın yüzü kızarır. Yani, Rıza hoca, bütün bu büyük golcülerin boş kaleye topu atamayacaklarını hesaplamış ve ona göre bir taktik mi kurmuş! Bunu yazan gazete Hürriyet olmasa kahkaha ile gülerim, Hürriyet olunca ağlamak geliyor içimden... Türkiye'nin en eski ve en büyük gazetesi, bu kadar sorumsuz olabilir mi?
Galatasaray'ın yeni hocası Mancini, Juventus maçında sahada olacak. Yeni hocalar düşüşte olan takımlara genelde bir hareket getirirler; İtalyan çalıştırıcı bir fark yaratabilir mi? Galatasaray, Real karşısında ağır bir hezimet almıştı, Juventus maçında nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Galatasaray'ın uçurumun kenarında olduğu belli... Bunun da Ünal Aysal'dan gayrı sorumlusu yok. Bu noktaya o getirdi. Bu maç 6-1 biterse, Mancini ve futbolcuların kabahati olmaz. Kazanırlarsa da Mancini'nin başarısı olmayacak. Yani bu maç ile Mancini'yi bağdaştırmak yanlış olur.
PLANLAMA YAPAMAZ
Mancini ancak izlediği oyunla ilgili taktikler verebilir, 'Bülent sen biraz sağa kaç, Hıncal sen biraz ortaya gel' diye... O kadar... Onun dışında bir etkisi olmaz. Maç öncesi planlama yapmasına imkan yok. Kimseyi tanımıyor çünkü...
Belki de tanıyor!
Tanıyorsa; bu demektir ki 'Aylar evvelden Mancini ile anlaşıldı. Mancini, Galatasaray'ın maçlarını yakından izliyor.' Ben yine edebimle bu maçı Mancini'ye bağlamayayım. Her şey olabilir. Çünkü Juventus çok kötü durumda... Olabilecek en kötü durumdaki Juventus... Ama çok da iyi durumda olmayan Real Madrid'den 6 yedik!..
Atletico Madrid, Real Madrid'i kendi sahasında mağlup etti.
Juventus da olabilecek en kötü Juventus ama Galatasaray, Galatasaray değil... Ünal Aysal Spor bakalım ne yapacak!..
***
FENERBAHÇE ŞAMPiYON
Fenerbahçe, Gençlerbirliği'ni deplasmanda 1-0 mağlup ederek üst üste beşinci galibiyetine imza attı.
Önce hakemi konuşalım.
Maçta kırılma anı sayılabilecek Egemen'in başrolde olduğu iki pozisyon var.
Fenerbahçe şampiyon oldu, ben sana söyleyeyim. Ligin altıncı haftasında söylüyorum. Böyle hakemler varsa... Ben Saracoğlu Stadı'nda Fenerbahçe'nin gözetilmesine alışkınım ama Ankara'da bir hakemin, Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusu olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Üstelik bu hakem (Serkan Çınar) maç sonrası alkışlarla medyadaydı. Ahmet Çakar gibi bir hakem "En iyisi hakemdi" dedi. Eksik, 'Fenerbahçe'nin en iyisi hakemdi' dese itirazım yok ki Rıdvan Dilmen gibi Fenerbahçeliliği tescilli bir yorumcu, "Kesin penaltıydı" derken!.. Kesin penaltıydı ve kesin faul... Kuyt'ın attığı golde Egemen'in yaptığı fauldü, diğer pozisyonda da Egemen elle kesti. İkisine de hakem 'devam' dedi. Diyelim ki; bunlar hakemin yorum hakkıdır. Bir hakem, maçın sonucunu doğrudan etkileyen iki yorumun, ikisini de Fenerbahçe lehine yapıyorsa, hem de Ankara'da, düşünün Saracoğlu'nda neler yapar! Kadıköy'de tamam, seyirci baskısı falan ama bir hakem Ankara'da böyle yapıyorsa bir yerlerden 'tembihli' demek ki!..
DiYADiN'E iNANAMADIM
Bakıyorsun, Galatasaray durduk yerde karıştırılmış, bakıyorsun, Beşiktaş'ın başına ne işler gelmiş; bakıyorsun, hakemler Fenerli!Tablo açık... Aslında Fenerbahçe maçı rahat kazanabilirdi. Fenerbahçe'de futbol olarak iyiye gidiş var. Galatasaray kadar olmasa bile onlar da epey gol kaçırdılar. Fenerbahçe'nin aynen Galatasaray gibi müthiş bir savunma zaafı var. Üstüne gelen takım Fenerbahçe savunmasını allak bullak ediyor. Yeter ki rakibi üstüne gelme cesareti gösterebilsin. Hakemden sonra sahada bir Fenerbahçeli daha vardı. Gençlerbirliği'nin antrenörü... Metin Diyadin'in yaptığı değişikliklere inanamadım. Oyuna giren adamlar doğruydu ama Stancu'yu 90 dakika oyunda tuttu. Bütün maçın televizyondaki ses bandını dinleyin. Stancu'nun ismi 90 dakika boyunca bir kere geçiyor. İkinci Stancu'yu duymayacaksınız. O Stancu oyunda kalırken, adam eksiltmeleriyle Fenerbahçe'yi dağıtan Gosso'yu aldı oyundan önce!.. Sonra da takımın en çok şut atan adamı Mervan'ı çıkardı! İnanamadım!.. Mesela Nizamettin niye başından oynatılmamış; anlayamadım. Fenerbahçe'nin o golündeki faulü hakem görse, gördü de verse ve Gençlerbirliği'nin 10 kişi kalmasına karşın maçın sonunda girdiği pozisyonlardan birisi tesadüfen gol olsa Hürriyet, Metin Diyadin'i 'maçın dehası' ilan edecekti herhalde!..
Röportaj: Bülent CAN