Kazanmak için oynamalı

Real Madrid ileride oynamaya meraklı olduğu için hızlı hücumlara karşı savunması zayıf. Galatasaray'ın üç topta Real 18'ine girecek kadar hızlı oynaması gerekiyor. Mutlaka, ‘Real’e yenilmekten korkmuyorum. Kazanmak için oynayacağız’ demesi lazım

Galatasaray yine tarihi bir maçın eşiğinde... Çeyrek finalde Real Madrid ile karşı karşıya gelecek. İki takım arasındaki artı ve eksilere, hafta sonunda oynadıkları maçlara baktığınızda sarı-kırmızılı takımın şansını nasıl görüyorsunuz? İspanya'da nasıl oynamalı?
Cumartesi günü denk geldi ve Galatasaray ile Real Madrid maçlarını arka arkaya izledim. İki Galatasaray, bir Real Madrid seyrettim o gece... Real Madrid maçın başından sonuna kadar aynıydı. Daha önceki haftalarda gördüğüm Real Madrid'di. Giderek daha aşağı düşen bir Real Madrid izliyorum haftalardan beri...
1- Savunmada büyük açıklar veriyorlar, özellikle hava toplarında... Ben Real Madrid savunmasının rakibi bu kadar boş bırakacağını aklımdan geçirmezdim. Real Madrid'i, küme düşmekte olan Zaragoza'nın kafa şutlarından kaleci kurtardı.
BELEDİYE ATAMADI
Şimdi Galatasaray'ın kafa vuran oyuncularını düşünüyorum; Drogba'yı, Burak'ı ve Umut'u ve de çok da meraklı ya Galatasaray doldur boşalt oynamaya, kanatlardan ortalamaya, santradan ortalamaya... Tam bu gördüğüm Real Madrid'e göre uygun bir oyun tarzı. Bütün kafa toplarını Galatasaray vuracak. Ondan sonra Real Madrid kalecisi kaçını kurtarırsa...
2- Hücumda eski güçleri yok. Ronaldo adeta geziyordu sahada... Yani eğer '3 gün sonra Galatasaray'la karşılaşacak, kafaları o maçta' diyorsanız bu daha iyi. Koca Real Madrid, Galatasaray maçından korkup Zaragoza maçında kendini dinlenmeye alıyorsa bu Galatasaray'dan çok korktuklarını gösterir! Bu da Galatasaray'ın en büyük avantajı olur. Yok; Galatasaray'ı düşünmüyor da bu halde iseler eğer o da Galatasaray'ın canına minnet... Ama Belediye maçının ilk yarısındaki Galatasaray... İkinci yarıdaki Galatasaray ile ilk yarıdaki Galatasaray'ın alakası yok. Birinci yarıdaki Galatasaray yüz üzerinden doksan, ikinci yarıdaki Galatasaray yüz üzerinden on. O ikinci yarıdaki Galatasaray, Real Madrid önünde ilk yarıyı 2-0 galip bitirsin, ikinci yarı en az beş yer! 'Efendim, Galatasaray oyunu kontrol altına aldı' Hayır; Galatasaray hiçbir şeyi kontrol altına alamadı. İkinci yarıda Büyükşehir Belediyesi'nin adamları atamadılar. Ayaklarına, kafalarına gelen fırsatları gole çeviremediler. Bu Galatasaray'ın başarısı değil. Bu Büyükşehir'in başarısızlığı, beceriksizliği... Kimse bununla övünmesin. Bundan çıkacak bir ders var: Real Madrid, Büyükşehir beceriksizliğinde bir takım değil, ne kadar kötü olursa olsun. Sayabildiğin bütün isimler topu gömer. Savunmadaki Pepe'sinden, Ramos'una, varıncaya kadar... Ronaldo'yu saymıyorum bile... Demek ki; Galatasaray kontrollü oyunu bilmiyor. Sene başından beri de söylüyorum bunu... Galatasaray kontrollü oynadığı zaman mahkûm... 'Kontrollü oynama' yaptığı zaman rakibin gol kaçırmasına dua etmekle meşgul. Kontrollü oynamaya kalkarsa becerikli rakip, Galatasaray'ı öldürür. Galatasaray'ın Real Madrid önündeki şansı hızlı hücuma çıkması... Real Madrid'in hızlı hücumlara karşı savunması zayıf, ileride oynamaya meraklı oldukları için... Hızlı hücuma çıkacak. Yani defansta Semih ve Dany'nin top çevirmeleriyle değil. Üç topta Real Madrid 18'ine girecek gibi hızlı oynayacaklar. Hiçbir zaman oyunu öldürmeyecekler; öldüremiyorlar çünkü... Oyunu öldürmek ayrı bir sanat...
Barcelona oyun öldürmeyi biliyor, istediği kadar öldürüyor. Galatasaray öldürdüğünü zannediyor ama öyle kritik anlarda öyle aptal toplar kaptırıyorlar ki bu durumda 'tak' diye gol yerler. Yapamayacağın işe teşebbüs etmeyeceksin. Fatih Terim'in sözleri gayet doğru; "Benim yediğimden fazlasını atmam lazım." Ama uygulamada böyle olmuyor. İşte Belediye maçının birinci yarısında yediğinden fazlasını atan bir Galatasaray vardı, ikinci yarıda da 'Ben gol yemeyeyim, böyle oyalanayım' diyen bir Galatasaray vardı. Birinci yarı Büyükşehir Belediye'yi perişan ettiler, ikinci yarı Belediye beş tane atardı. Birinci ders bu...
Bunu çok iyi bilmek zorunda... 'Ben yediğimden fazlasını atarım' diye oynayacak.
HERKESE YER VAR
Son zamanlarda sık sık tekrar ediyorum, inşallah onu da uygular; 'Real Madrid'e yenilmekten korkmuyorum. Biz kazanmak için oynayacağız.' Kazanmak için oynadığın zaman kazanabilirsin, bu Real Madrid'i yenebilirsin. Kimse kimseyi gözünde büyütmesin.
Öbür taraftan ilginç iddialarda var. Ahmet Çakar, "Galatasaray'ın golleri ikiyle çarpılsa bile turu atlayamaz. Real Madrid'i elerse Recep İvedik kılığına gireceğim" dedi.
Sevgili kardeşim Ahmet Çakar'da kurtulamadığı bir Erman Toroğlu kompleksi var. Erman Toroğlu'nun popülaritesini aşabilmek için çırpınıyor. Onun için de böyle konuşuyor.
Yani söylemek de istemiyorum. Kendisini çok severim, iyi arkadaşımdır. Konuşmak, yanlış manalara çekilecek sözcükler kullanmak istemiyorum. Ama Ahmet Çakar, Ahmet Çakar, Erman Toroğlu ise Erman Toroğlu...
Bu ülkede Ahmet Çakar'a da yer var, Erman Toroğlu'na da yer var. Ama Erman Toroğlu mukallidine yer yok. Aslı varken taklitçisine niye ihtiyaç olsun?
Bu kafalardan vazgeçsin. Türkiye'nin futbol kurallarını en iyi bilen, yorumlayan insanlarından bir tanesi. Sen ağırlığı olan konuşmalar yap, hokkabazlık yapma... İhtiyacın yok!..
***
BURAK'A DERS VERSiN
Burak gollerine devam ediyor. Drogba ile de iyi bir ikili oluşturdular. Kuşkusuz iki oyuncu, Galatasaray'ın en büyük kozları olacak.

Galatasaray'dan bahsederken düzeltmesi gereken yanlışlarından bahsetmemiz önemli... Burak'ta oldukça gelişme var ama Eboue felaketi halen devam ediyor. Eboue cam adam. Fatih Terim'in bunu artık önlemesi lazım. Önleyemiyorsa da Eboeu'yi şutlaması lazım. Sabri var orada... Kendini yere atmak için Galatasaray'a gol yediren, puan kaybettiren bir adam hâlâ akıllanmamışsa yapılacak tek şey var; takımdan çıkartırsın. Top Galatasaray'ın sağ tarafında oynandığı zaman ödüm patlıyor! Eboue'ye zerre kadar güvenmiyorum. Ben güvenmiyorsam takım arkadaşları güveniyor mu acaba? Galatasaray futbolcusu olun bakalım da Eboue'ye güvenmeden oynayın! Nasıl oynarsınız? Şaşkına dönersiniz. Bunun muhakkak çözülmesi lazım.
Uf olan Eboue'yle olmaz. Bek adam, kapı gibi olur, tekmey l e y u m - rukla yıkılmaz. Sedye ile sahadan çıkana kadar savaşır. Bek adam bu! Sahte yaptığı belli...
Burak'a 'ofsayta nasıl düşülmez' dersi vermek lazım. O kadar basit ki... Sow bunu yapıyor. Atağa iç bükey bir kavisle çıkacaksın. Dimdik doğru ile değil, iç bükey bir kavisle. O zaman ofsayta düşmene, imkân ihtimal yok. Hızla koşacaksın, yıldırım gibi koşacaksın ama düz koştuğun zaman topu çıkaracak adamın bir anlık gecikmesi seni ofsayta düşürür. Ondan sonra gider onunla gırtlaklaşırsın, 'Niye daha evvel vermedin' diye. Maçta bu sahneleri gördük.
DÜNYADA BENZERİ YOK
Hakikaten bir an evvel verse topu çıkarsa ayağından karşı karşıya kalacak ama o topu çıkaranın da bir sürü düşüncesi var. Saha koşulları var, kafasında bin tane şey var. Onun için sen mümkün olduğu kadar ofsayta düşmeyecek şekilde yapacaksın atağını... Bunun yolu da iç bükey atak yapmak. Fatih Terim'in antrenmanlarda bunu yüzlerce defa yaptırması lazım. Çünkü Burak'ın bu atakları ofsayta düşmediği zaman müthiş bir silah Galatasaray için. Hem iyi çıkıyor, hem topu iyi sürüyor hem de iyi bitiriyor. O zaman ofsaytı önleyeceksin.
Tabii medyada sık sık Burak Yılmaz- Ronaldo kıyaslamaları vardı. İki oyuncu için siz ne düşünüyorsunuz?
Yok! Ronaldo 4, Burak 14 gol de atabilirdi. Fark etmez. Ronaldo komple bir futbolcu...
Burak'ın Ronaldo durumuna gelmesi hani bizim eski mahalle deyimimizle 'kırk fırın ekmek yemesi lazım.' Üstelik bunların tipleri ayrı...
Burak golcü bir adam, Ronaldo futbolcu bir adam. İkisi de ayrı ayrı yetenekler gerektirir. Golcülük de bir yetenek işi, futbolculuk da bir yetenek işi. Bunların ikisine birden sahip olanlardan bir tanesi Ronaldo... Hem golcü hem futbolcu... Onun için de dünyada benzeri yok. Messi de öyle değil mi; hem golcü hem futbolcu... Dünyada 'futbol' denince iki tane adam konuyor teraziye, bir o tarafa bir bu tarafa. Üçüncü yok. Üçüncü yok daha... Niye? Çünkü hem futbolcu hem golcü bunlar. Tek başına golcü olduğun zaman öyle bir parlıyorsun sadece... İşte Jardel öyleydi. Şimdi Brezilya'da üçüncü ligde oynuyor. Maç başına 50 liraya falan oynuyordur herhalde... Galatasaray'a 50 milyon dolara gelmişti

***
AYSAL'DAN MI ÖĞRENECEĞiM!
Galatasaray'ın mali genel kurul toplantısı yapıldı. Üyelerden onay alan Aysal, mali ve idari olarak parlak bir tablo çizdi. Eleştiriler de vardı tabii... Siz Aysal'ı iki yıl içinde nasıl buldunuz?

Ünal Aysal, muhalefetsiz bir Galatasaray istiyor. Yani demokrasinin olmadığı bir Galatasaray... O zaman kongreyi niye topluyorsun? Divan'ı falan hepsini feshet! Böyle bir şey olur mu? "Galatasaray'ı ancak içeriden yıkarlar" ne demek; 'Beni eleştirenler Galatasaray'ı yıkmaya uğraşıyorlar' demek! Yok ya!
Ben Galatasaraylılığı Ünal Aysal'dan mı öğreneceğim! Hıncal Uluç, kendi adıma konuşuyorum. Ben Galatasaraylılığı Ünal Aysal'a öğretirim! Ama Ünal Aysal'a göre ben yıkıcıyım. Niye; eleştiri yapıyorum çünkü... Taner Aşkın yıkıcı... Niye; eleştiri yapıyor çünkü... Hayri Kozak yıkıcı. Niye; eleştiri yapıyor çünkü... Bunlar da Galatasaraylılığı, Ünal Aysal'a öğretirler. Ünal Aysal'ın Galatasaraylılığı dün bir bugün iki... Bir liderin kendisine muhalif olanları 'düşmanlılıkla, yıkıcılıkla, saldırganlıkla' itham etmemesi lazım. Lider herkesi kucaklayan adamdır. 'Hıncal benimle ilgili konuşuyor. Doğru olabilir mi dedikleri. Olmaz!' 'Kardeşim Hıncal bak böyle diyorsun ama işin yükü şudur şudur' dersin biter gider. Hıncal mesajı alır, almaz almaz. Gene eleştirilerine devam edebilir. Demokratsan, demokrasi varsa buna alışacaksın, fikirlere saygı duymaya alışacaksın, katılmasan da...

SENTEZ İÇİN İKİ TEZ LAZIM
O lafları okuduğum zaman kongre ile ilgili hiçbir şey okumadım o kadar sinirlendim. Şu anda Ünal Aysal'ın açıkladığı mali durumla ile ilgili hiçbir fikrim yok, muhaliflerin yaptığı eleştirilerle ilgili de hiçbir fikrim yok. Çünkü demokrasinin olmadığı yerlerde benim fikir sahibi olmama gerek yok. Evvela birbirimizi dinlemeyi, anlamayı öğreneceğiz, ondan sonra tartışacağız, ondan sonra... 'Sentez' diye bir şey var! Sentez için en az iki tez lazım. Yoksa sentez olmaz. Bir tane teze hâkim olursan hangi sentez! En az iki tane tez olacak ki sentez olsun Demokrasi bu işte... Demokrasi sentez ülkesi... Yirmi tane tez olacak; sentez olsun. Kırk tane tez olacak; sentez olsun. Ünal Aysal'ın ikinci teze tahammülü yok. Ne demek, "Galatasaray'ı ancak içten yıkarlar!" Sen kimsin bunu söyleyecek! Dünkü Galatasaraylı!.. Senin Galatasaray'ın G'sinden haberin yokken Taner Aşkın koltuğunun altındaki dosyalarla dolaşıyordu. O kadar iyi bilir Galatasaray'ı... "Beni beğenmeyen Galatasaray'ın düşmanıdır." Yok ya!..
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.