Hepsi kahraman

Hakem G.Saray'ın lehine faul vermiş, Gökhan üzerine saldırıyor. Bizde hakemlere saldırmak adet ve bunun bütün günahı hakemlerde... Adam aşağılıyor hakemde bir şey yok. Güçleri Anadolu takımlarına yetiyor. Hepsi kahraman! İş sırasıyla F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'a gelince ortada hakemlik yok! Emre'nin 2 sarı hak etmediği maç göstersinler

Ligde artık geri sayım başladı. Yine bol tartışmalı ve çekişmeli bir haftayı geride bıraktık. Size göre bu haftanın olayı neydi?

Ben böyle bir şey görmedim. Maçın bitmesine 10-15 saniye falan kalmış. Galatasaray hiçbir halt oynamamış, futbol adına hiçbir şey yapmamış. Buna rağmen 18'in üzerinde bitmeye 10 saniye kala hakem, Galatasaray lehine bir frikik çalmış.
Dünyanın en iyi üç tane frikikçisi var Galatasaray'ın; Drogba, Sneijder ve Selçuk...
Galatasaray ilk defa ve ilk defa o maçta gol pozisyonunda ve frikik atılacak, maç bitecek. Bülent Yıldırım o frikiği çalmış ve topun dikildiği yerden de adımlamaya başladı ki baraj doğru yerde dursun. 7. adıma geldiği zaman üzerine saldıran Gökhan'a kart çıkardı. Gökhan Galatasaraylı, yanlış anlamayın Eskişehirli değil!
Hakem 10 saniye kala o frikiği vermiş, bir de adım sayıyor, barajı doğru kurdurmak için... Bu hakeme bir adam nasıl itiraz eder!
Galatasaraylı bir adam hangi mantıkla itiraz eder? Eskişehirli etse anlarım; 'Bu faulü nasıl verdin?' diye gırtlağını sıksa anlarım.
FIRSATI KULLANSANA
Yani hakemin daha ne yapmasını bekliyor Gökhan! Faulü vermiş ve dokuz metreyi sayıyor!
7. adım! Durdu saymayı, üzerine saldıran Gökhan'a sarı kart çıkardı. Ben olsam atardım. Geçen hafta da aptalca bir sarı kart gördü Gökhan itirazları yüzünden...
Yahu sen aylardan beri oynamıyorsun, sen aylardan beri yedekte de değil, tribünde oturuyorsun. Eline bir fırsat geçmiş. Sen Galatasaray'ın en deneyimli adamısın, oradaki herkesin abisi durumundasın. Avrupa üçüncüsü milli takımın gözbebeği adamsın. Bu fırsatı bulmuşsun, her şeyinle göstersene! Bu takımda oynamaya nasıl hakkın olduğunu göstersene... Bu fırsat bir daha eline geçmez.
Semih ile Dany iyileşirse nereye gideceksin? 'Gökhan'ı niye oynatmıyorsun!' diye kıyametleri koparıyordum ben; şimdi 'Cehenneme kadar yolu var' diyeceğim.
Dany'ye niye kızıyorum ben; 'saatli bomba' diye...
Melo'ya niye kızıyorum ben; 'saatli bomba' diye... Meğer saatli bomba Galatasaray'ın içinde, kenarda oturuyormuş.
Fatih Terim ondan oynatmıyormuş herhalde...
Bir mantıklı izahını bana yapsın ya! O kadar kritik bir anda o kadar kritik bir faulü, bu kadar iyi faul atan bir takım lehine veren hakem mesafe sayarken onun üstüne nasıl saldırırsın sen ya!.. Ama bizde hakeme saldırmak adet! Bunun günahı da hakemlerde...
Üzerlerine saldıranlara, arkalarını dönüp kaçıyorlar. Erkekliğin onda dokuzu kaçmak, onda biri de hiç görünmemek!
Adam ana avrat, din, iman, sinkaf, hareket, jest her şeyiyle hakemi olabildiğince aşağılıyor; hakem de bir şey yok, yemiyor! Güçleri Anadolu takımlarına yetiyor. Karabük'e, Sivas'a, Erzurum'a, Elazığ'a, Mersin'e, Antalya'ya gittikleri zaman hepsi kahraman!
Bu takımlara karşı! Ama iş sırasıyla; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş'a gelince hakemlik yok ortada... Ondan sonra Manchester United-Real Madrid maçını yönetecek!.. Banane ya!..
Burada göreyim yüreğini, senin hakemliğini...
O genç hakem (Mete Kalkavan) ilan etti ki 'Emre'nin dokunulmazlığı var.' Emre'nin özellikle adını veriyorum!
Yayıncı kuruluş orada, maçlar da ellerinde... Emre'nin iki tane sarı kart hak etmediği bir maç göstersinler bana!.. İki sarı kart hak etmediği bir maç!.. Bir de bir maç göstersin ki Emre ikinci sarıdan kırmızı görmüş olsun.
Ben de 'Affedersiniz ne kadar çok abartıyorum' diyeyim, özür dileyeyim.
Bir de tabii Eskişehir maçında Melo'ya yapılan bir hareket var. Galatasaray atış kullanırken, Melo'yu bel kündesi ile indirdiler. Hakan Şükür kardeşim, Tümer Metin kardeşim acaba ne dediler?
ÇOK MERAK EDİYORUM
Ben o gece Maraton'u izleyemedim. Bir hafta evvel 90. dakikada maç biterken Webo'ya elini sürmesine karşın 'Hakem penaltıyı nasıl süzdü!' diye yerlere göklere koyamayanlar Melo bel kündesi ile indirilirken ne dediler acaba! Çok merak ediyorum. Ben kaçırdım, izleyemedim, lütfen bana o bandı göndersin, ben aynen köşemde yazacağım.
Webo'ya verilen penaltıda hakemi göklere çıkaran, "Ne güzel yerde duruyordu, ne güzel yere bakıyordu" diye yere göğe koyamayan Hakan Şükür ve Tümer Metin ne dediler!..
Ben de size ertesi gün dedim ki "Türkiye'de atılan her atışta bunlar 18'in içinde olur. Bana şimdiye kadar verilmiş bir penaltı örneği verin, bundan sonra ki penaltıları da tartışın" dedim.
İşte bir hafta sonra oldu. Lütfen Şansal Büyüka kardeşim, Eskişehir-Galatasaray maçının arkasından Melo'nun o şekilde indirilmesine Hakan ve Tümer'in neler dediğini anlatan bölümü bana bir göndersin. Görüntüler paralı, kendilerine ait görüntüler, bana ses bandını göndersin. Bire bir, Hakan ile Tümer ne dediyse aynen yayınlayacağım!..
KAFASINDA TİLKİ DOLAŞIYOR
Manchester United-Real Madrid maçına Cüneyt Çakır'ın 57. dakikada Nani'ye gösterdiği kırmızı kart damgasını vurdu. Siz Çakır'ın performansı ve gösterdiği kırmızı kartla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bu sezonun başından itibaren her Avrupa maçından sonra Cüneyt Çakır'ı nasıl buldunuz" diye soruyorsun ben de sana, "Türkiye'de doğru dürüst maç yönetmediği sürece benden Cüneyt Çakır iyi hakem cevabını alamazsın" diyordum.
Cüneyt Çakır benim nazarımda hiçbir zaman iyi bir hakem olmadı.
Özellikle Saracoğlu Stadı'nda yönettiği maçlarda seyircinin, o seyircinin arkasındaki medyanın ve Fenerbahçe yönetiminin, nasıl tesir altında kaldığını gayet iyi görüyorum.
Avrupa'da rahat, üzerinde baskı yok, gördüğünü, bildiğini çalıyor ama Türkiye'de bin tane hesabın içinde...
Çalıyor ya da çalmıyor, gösteriyor ya da göstermiyor; bu hakem benim için makbul hakem değil.
Avrupa'da ilk defa baskı altında bir maç yönetti ve altından kalkamadı. '57. dakikada gösterdiği kırmızı kart maçın kırılma noktası' diyenler büyük ölçüde haklı olabilirler. İlk maç 1-1 berabere bitmiş, rövanş Manchester'da oynanıyor ve ev sahibi 1-0 galip... Artık o Manchester'ın tur atlama ihtimali çok yüksek. Cüneyt Çakır, o Manchester'ı 10 kişi bıraktı. Herhangi bir takıma karşı 10 kişi bırakmıyorsun, Real Madrid'e karşı 10 kişi bırakıyorsun.
Karşında Avrupa'nın en büyük takımlarından biri var. Bir de ona karşı 10 kişi kalınca maç döndü. 'Bu dönüşte kırmızı kırt kırılma noktasıdır' diyenler haklı.
BENİ HAKLI ÇIKARDI

Ama ne olursa olsun; her hakem her maçta hata yapabilir. Hakemleri maçlarda yaptıkları anlık hatalarla değerlendirmek yanlış. O hareket kırmızı kart mı; değil. Ama o harekette öyle bir görüntü var ki; adamın göğsüne tabanla girdiğini görmüşsen eğer kırmızı kart...
Tabii bu anlık bir karar. Sen tekrar tekrar izlediğin zaman Nani'nin rakibe vurmak gibi, dokunmak gibi bir kastının olmadığını, bütün amacının yukarıdan gelen topu indirmek olduğunu anlıyorsun. İyi bir hakem de bunu anlar. Sadece enstantane bakıp da 'Vay adamın göğsüne tabanla daldı' dersen kırmızı kart...
Böyle bir yorum hatası yüzünden hakem asılır mı, asılmaz.
Hakem niye asılır; O 57. dakikadan önceki Cüneyt Çakır'ın yönetimine bak, 57'den sonraki Cüneyt Çakır'ın yönetimine bak.
Kendi çaldığı düdüğün altında ezilen bir hakem görüyoruz. Bu da Cüneyt Çakır'ın kafasında durmadan tilkilerin dolaşmasından kaynaklanıyor.
Saracoğlu'nda başka tilkiler dolaşıyor, Akhisar-Elazığ maçını yönetirken başka tilkiler dolaşıyor. Manchester United-Real Madrid maçını yönetirken başka tilkiler dolaşıyor.
Cüneyt Çakır'ın iyi hakem olması için kafasında tilkinin dolaşmaması lazım. Böyle maç da kaç tane dünyada!.. "Cüneyt Çakır iyi hakem değil" diyen beni haklı çıkardı. Ama tartışılan kararı ile değil, 57'den evvel ve sonra iki farklı Cüneyt Çakır sergilediği için...
Ben o hakeme itimat etmem, itimat edilmeyen adam da hakem olmaz.
ASLI iLE GAMZE NiYE KOŞMUYOR?
2010 Barcelona ve 2012 Helsinki'de Avrupa Şampiyonluğunu kimselere kaptırmayan Nevin Yanıt, bu defa 60 metre engellide Avrupa Şampiyonluğu'na ulaştı ve tarihe geçti. Nevin'i artık elit atletler arasında sayabilir miyiz?

60 metre engellide Avrupa Şampiyonu olmak Türk spor tarihinin en büyük zaferlerinden biridir. Sprint engellileri dünyanın en zor koşularıdır. Hem yüksek teknik ister hem yüksek yetenek ister hem de yüksek çalışma ister. Bunlardan birinin eksik olması sıfırlar seni... Hem tekniğin hem yeteneğin yüksek olacak hem de çok iyi çalışacaksın.
Nevin'in yaptığı müthiş bir iş...
İlk defa Türk spor medyasının da göreceli olarak bu hakkı teslim ettiğini gördüm.
Gazeteler Nevin'in başarısını iyi verdiler ama bunu verirken bir soruyu da sorardım ben, spor servislerinden birinde yazan birisi olsaydım.
Geçen sene olimpiyatlarda 1500 metrede bir Türk kızı birinci oldu, bir Türk kızı ikinci oldu. İsimleri neydi söyle bana bakayım?
Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut...
Sokağa çıkın sorun bu soruyu 10 kişiye...
Unutturdular kendilerini...
Niye? Olimpiyat şampiyonu olan bir kız, olimpiyat ikincisi olan bir kız Avrupa Salon Atletizm Şampiyonasına gitmiyor, niye? Bunu merak eden kimse yok.
SÜREYYA'YI YOK ETTİK

Süreyya Ayhan'ın sonunu böyle getirdik biz... Yarışmayan atlet atlet olmaz. Olimpiyatı kazandıklarının haftasında Grand Prix'lerde görünmeleri lazımdı.
Kazandıklarından beri ikisi de ortada yok. Yani demek ki devletten aldıkları altınlar, evler, ödüller bunlara yetti, bu işten çekildiler ya da Allah göstermesin; Marion Jones'un başına geldiği gibi bunlar da acaba Avrupa'da birtakım kalemlerin iddia ettiği gibi dopingliydi ondan mı çıkmıyorlar piyasaya...
İnsanın aklına başka ne gelir!
Bugün Aslı Çakır olimpiyat şampiyonu olarak istediği her yarışa girer.
Ona 'girme' diyecek insan yok. Cebine de tonla para koyarlar. Cep harçlığı yani resmi, katılım parasının ötesinde... Yarışın programına 'Olimpiyat Şampiyonu Aslı Çakır yarışıyor 1500 metrede, 1 milde, 800 metrede' demek için... Ama ne Aslı var ortada ne Gamze var!
Bunu merak eden kimse de yok Türk spor basınında... Yarıştırmaya yarıştırmaya Süreyya Ayhan'ı öldürdük, yok ettik.
Süreyya Ayhan tarihin gelmiş geçmiş en büyük yeteneğiydi.
Bugüne kadar hala olimpiyat şampiyonları olmaya, dünya şampiyonları olmaya devam edecek biriydi. O kırılmaz gibi görünen 1500 metre dünya rekorunu kırabilecek tek yetenekti Süreyya...
Ne oldu? Hayatı kaydı doping cezalarıyla bir de üstelik...
Yarıştırmaya yarıştırmaya yok ediyorsun atletleri... Yani Aslı ile Gamze de benim için yoklar.
CEZASIZ KALMAZ
Voleybolda güzel sonuçlar gelmeye devam ediyor. Halkbank, CEV'de şampiyonluğa ulaşarak erkeklerde Türk voleybol tarihinin en büyük başarısına imza attı. Öteki taraftan Fenerbahçe de kadınlarda ikinciliğe ulaştı.

Önemli olan şu; voleybolu artık üst düzeyde oynamaya başladık. 'Üst düzeyde oynamak' demek 'her sene şampiyon bizden çıkacak' demek değil... Ama biz her sene yarı final ve yukarısında şu ya da bu şekilde oluyoruz. Önemli olan da bu...
Doğru seçimler, doğru hocalar, sabırla, doğru sponsorlarla demek ki voleybolda bir sistem oturttuk.
Ancak biz Türk voleybolunu bu hale gelmesinde başrol oynayan iki adamı ne yaptık? Bir tanesi Mehmet Ali Aydınlar... Fenerbahçe'nin sponsoruydu, sepetledik. Birisi Ünal Karabıyık... Voleybol Federasyonu Başkanıydı, sepetledik.
O zaman da iyimser olmaya insanın pek dili varmıyor. Hani klişe bir mizah lafı vardır; "Hiçbir başarı cezasız kalmaz" diye... En güzel örneği voleybolda görülüyor. Buna rağmen voleybolumuz hala üst düzeyde kalıyorsa...



DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.