Yaptığı transferlerle beklentileri yükselten Galatasaray, sahada beklentileri karşılamaktan uzakta görünüyor... Bursaspor karşısında da oldukça zorlandı ve 1 puanı güçlükle kurtardı. Galatasaray'da neler oluyor?
"Beklentiler yüksek" yoruma göre... Bu transferlerden sonra benim Galatasaray'dan beklentilerim yüksek değil.
Hatta eskiye göre daha kötü... Bu transferlerin, futbol açısından, teknik açıdan Galatasaray'a yararlı olacağından emin değilim. Popülarite açısından fevkalade yararlı... Bütün dünya Galatasaray'dan bahsetmeye başladı bile... Daha şimdiden Sneijder'in bilmem kaç milyon liralık forması satılmış. Drogba'da da aynı şeyler yaşanacaktır. Ama bu ayrı...
Bir ara transferde, bir teknik direktör önce eksikleri giderir. Ondan sonra lükse döner.
Türkiye liglerinin en çok gol atan ve en çok gol yiyen takımının, ara transferde ilk önce nereye ihtiyacı olduğunu puan cetveli yazıyor; 'Senin savunman on para etmez. Bu savunmaya adam al.' Galatasaray savunmaya kimi aldı; hiç kimseyi!
Hiç... Bırak iyi, isimli bir transferi; PTT 1. Lig'den ya da Manisaspor'un genç takımında olabilecek bir adamı dahi almadı! Türkiye liglerinin en kötü takımı önünde, savunma yapamayan adamlarla ikinci yarıya başladı.
TAKIM BÖLÜNEBİLİR
Nereye adam aldı? Adam fazlalığı yüzünden Fatih Terim'in idare etmekte güçlük çektiği forvete!.. Galatasaray'ın beş santrforu vardı. Çek Milli Takımı'nın santrforu Milan Baros, İsveç Milli Takımı'nın santrforu Elmander, Türk Milli Takımı'nın santrforları Burak, Umut ve Sercan... Fatih Terim bu beşliyi bir arada yönetemedi.
Açık.
Milan Baros, Galatasaray'ın başında hiç oynamadan para alan bir bela olarak duruyor. Sezon sonuna kadar bela olarak da durmaya devam edecek.
Sercan'dan göndererek kurtuldular. Beşi, üçe indirdiği halde, Galatasaray, Burak, Umut, Elmander üçlüsünü yönetmeyi başaramadı.
Her hafta biri küs! Elmander küsüyor, Umut küsüyor ve Burak küsüyor.
Bunların tek başlarına küs olmaları bir şey ifade etmez. Ben Sabah gazetesine küsersem, beni çok seven arkadaşlarım da benimle beraber küser. Buna karşılık beni küstüren diyelim ki genel yayın müdürünün, destekler göründüğü bir başkasının da arkadaşları var.
Böylece Sabah birden bire, 'Hıncalcılar', 'Ahmetçiler' diye bölünmeye başlar.
Galatasaray'ın forvet üçlüsünde bir denge kurulduğunu, bu üçünün inançla oynadığını gördünüz mü?
Oyundan çıkan Elmander'in suratına bakın, oyundan çıkan Umut'un suratına bakın, kenarda kalan Burak'ın haline, tavrına bakın!
Şimdi bunlara bir de Drogba ekleniyor.
Orta sahaya da Sneijder alınıyor ki Galatasaray'ın orta sahası da bela... Adam fazlalığının olduğu yerlerden bir tanesi...
Selçuk oynayacak, Melo vazgeçilmez adam, bulunmaz Bursa kumaşı, oynayacak!.. Galatasaray'ın başına bunca işler aldığı halde, takımı moralman bitirmek pahasına, 'Melo'suz olmaz' havasında transfer edildi. Geçen sene Riera'yı döven adam; oynayacak!
Hamit; oynayacak.
TEK FORVET DROGBA
İlk o konuluyor takıma... Fatih Terim her hafta on kişi seçiyor, on bir kişi seçmiyor. Bir tanesi belli; Emre Çolak!
Bir hafta evvel sahanın en kötüsü, ertesi hafta yine ilk 11'de... Üstelik 90 dakika oynuyor! Herkes çıkarılıyor.
Orta sahada Yekta var, Engin var, Amrabat da var. Asıl yeri orta saha olan Eboue var. Bunlara ilaveten Sneijder alınıyor! Orta sahadakiler biraz daha birbirlerine düşsünler, 'Bu hafta kim oynayacak' diye...
Sneijder nasıl bir orta saha oyuncusu; forvet arkası... Orta saha oyuncusu, forvet arkası oynadığı zaman, takım tek forvetle oynar. Yani, Terim, Elmander, Burak, Umut, Drogba dörtlüsünden iki kişi değil, bir kişi seçecek bu defa... Sneijder forvet arkası olduğu için... O kişi de Drogba olacağına göre; Elmander, Burak, Umut küs...
Bunların takımdaki arkadaşları da küs...
Bana ne Ünal Aysal, ne Fatih Terim bu iki transferi izah edemez:
1- Mantık açısından... Bu puan cetveli meydandayken, nasıl oluyor da savunmaya hiç kimse alınmıyor ve en çok gol atan hücuma, iki takviye yapılıyor?
2- Sneijder ile Drogba, bu takıma nasıl sindirilecek? Terim bu kadroyu nasıl yönetecek? Elmander, Umut, Burak üçlüsü yönetilemedi.
Üçte iki ile... Şimdi dörtte bir yönetilecek. Dört forvet var, birisi oynayacak.
Aklım hayalim almıyor.
Bu durum Bursa maçını da olumsuz etkilemiş olabilir mi? Galatasaray sahada yok gibiydi.
Drogba transferinden sonra konuşması...
Fatih Terim'in kafası Galatasaray'da değil... Fatih Terim bu yanlışları yapmaz.
Bursa karşısında Burak'ı kenarda unutacak bir Fatih Terim'i düşünemiyorum.
Resmen unuttu!
Sahanın en kötüsü Emre 90 dakika oynarken, Burak kenarda unutulur mu? Çocuklar yapmaz bu yanlışı ama Fatih Terim'in kafası Galatasaray'da değil.
AVRUPA'YI BEKLİYOR
Böyle bir ortamda Galatasaray'da olay yaratmamak için resmen 'kan içiyor kızılcık şurubu' diyor. Ve ancak şifrelerle konuşuyor.
Bir tane açık konuştu: "Herkes sussun. Biz bu takımı düşünelim" dedi. Yani 'Bu konuşmalar arasında, ben Galatasaray'ı düşünemiyorum' dedi adam!..
Bunun üzerine de hatırlayın Ünal Aysal 'susma çağrısı' yaptı. Dananın kuyruğu Schalke maçından sonra kopacak.
Galatasaray geçerse Fatih gene susar. Galatasaray'ın, Avrupa'da işi bitine kadar Fatih Terim susacak, bundan eminim. Ancak böyle söz aralarında, kelime aralarında, satır aralarında ne demek istediğine dikkat
etmek lazım.
RAKİP 12 KİŞİ OYNUYOR
Bursa gibi bir rakiple deplasmanda oynarken Engin, Yekta ve Emre ile başlıyorsun maça! Bunların üçünün de toplas a n bir adam etmemesi muhtemel... Engin ile Yekta sene başından beri zaten yoklar, Emre de her maçta dökülüyor. Bunlardan birini oynatırsın, denersin ama üçüyle birden maça başlamak demek üç değişiklik hakkını da maçın başında ne için kullanacağın belli... Emre'yi, Engin'i ve Yekta'yı alman lazım. Ya bir sakatlık olursa ya bir taktik değişiklik gerekirse ne yapacaksın? İşte Emre kaldı oyunda neticede!
GARANTİLEMELİYDİ
olmalıydı.
KULÜPLERiNE ULAŞILAMAMIŞ
Galatasaray iki puan kaybettiği hafta Fener'le arayı bir puan daha açıyor! İki puan kaybettiği hafta arayı açıyor! Çünkü öbürü 3 puan kaybediyor. Galatasaray deplasmanda Bursa'ya kaybediyor, öbürü kendi sahasında Sivas'a kaybediyor!
Bu kötü ligde Galatasaray'ın hala şampiyon olup olmayacağı belli değil. Çünkü şu oynadığı futbol ile Galatasaray'ı her takım yener.
Karabük, Kasımpaşa nasıl yendiyse Türkiye'de Galatasaray'ı yenmeyecek takım yok ve tekrar söylüyorum; Drogba ile Sneijder'in gelişiyle işler daha da kötüye gidecek. Resmen çatır çatır bölünecek Galatasaray...
Fatih Terim dedi ki, "Hiçbir Galatasaraylı, Galatasaray'ın yenilgisinde havaya zıplamaz!"
Niye dedi bu lafı? Bir düşünün bakalım. Durup dururken bu laf edilir mi? Böyle biri olmasa Fatih Terim bu lafı eder mi? Kim o? Ben miyim? Bana mı söylüyor Fatih hoca? 'Hıncal'a bak... Galatasaray yenildi havaya fırlıyor.' Kime söylendiğini herkes biliyor. Ben açık söyleyeyim; o kişiler Fatih Terim'in yenilmesini bekliyorlar.
'NİZAMİ ŞARJ' YAPTI '
Galatasaray'ın geleceği karanlık! Bu takımın Schalke'yi geçmesi çok zor, geçemezse de seyreyleyin siz gümbürtüyü!.. Schalke'yi geçemezse nelerin olacağını göreceksiniz.
Üstelik de Schalke de çok kötü bir durumda.
Böyle bir rakip son 16'da ne zaman gelir bilemiyorum.
Maçın detaylarına bakacak olursak; maç sonrası Fırat Aydınus, Elmander-Şener, Edu-Muslera mücadelelerinde verdiği kararlar nedeniyle eleştirilerin odağındaydı. "Buz gibi iki gol gitti" yorumları yapıldı. Katılıyor musunuz?
Elmander'e yapılan 'faul' diye bir faul yok. Öyle bir faul yok!.. Futbol kitabını açarlarsa, 'nizami şarj' diye adını da koyarak yazar.
Omuz omuza... Ben omzumu senin sırtına ya da göğsüne vurursam bu gayri nizami şarj...
Düdük çalar cezayı verirsin ama omuz omuza itişmek nizami şarjdır.Kural kitabı bunu yazar; hakeme yorum hakkı bırakmaz!
BİLMEMESİNE İMKAN YOK
Sen topu sürüyorsun, ben 20 metre mesafeden koşarak geliyorum sana öyle bir omuz atıyorum ki sen uçuyorsun, bu faul...
Bu nizami şarj değil... Bu gayri nizami şarj...
Ama yan yana koşan iki adamın omuz omuza itişmesinin nizami şarj olduğunu futbol kural kitabı yazar. Fırat Aydınus'un da bu kuralı bilmemesine imkân, ihtimal yok.
Düdüğü çaldı, ondan sonra da maçın kontrolünü kaybetti. Çünkü hata ettiğini biliyordu.
Muslera olayında niye faul çaldığını eliyle gösterdi. Edu'nun havada yükselen Muslera'yı elle itişi var. Kale sahası içinde kaleciyi o şekilde
itemezsin.
Röportaj: Bülent CAN