Bakınız! Türkiye'de bir Futbol Federasyonu şeklen var, bir de Kulüpler Birliği. Şu anki Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ futbola Yıldırım Demirören'den daha çok vakıf ve bilgili. Demirören'den daha çok futbolun sorunlarını biliyor ve 2-3 aydır söylemlerine bakıyorum, Demirören masal anlatırken o gerçeklere parmak basıyor. Eğer Türkiye'de TFF böyle yönetilecekse yönetmesinler Kulüpler Birliği olaya el atsın.
Fikret Orman bir basın toplantısı yaptı... Dedi ki; "Cüneyt Çakır'ı istemiyoruz..." Yerden göğe kadar haklı. Ama neden? İşte bu "ama" çok önemli... Onu da Fikret Orman çok güzel açıkladı. "Başakşehir-Fenerbahçe maçını yöneten Cüneyt Çakır soyunma odasına giderken Aziz Yıldırım önünü kesti olmayacak şeyler söyledi. Bu olaylar olurken maçın temsilcisi (yani TFF'yi temsil eden kişi) Çakır'ın arkasından yürüyordu. Soyunma odasına girildi ve temsilci Çakır'a şunları söyledi; 'Koridorda yürürken Aziz Yıldırım size şunları şunları söyledi.
Bunları raporuma yazacağım. Siz de yazacak mısınız' Çakır'dan yanıt 'Hayır yazmayacağım' oldu. 35-40 dakika sonra odaya Göksel Gümüşdağ girdi. O da Cüneyt Çakır'a bir şeyler söyledi. Cüneyt Çakır bu maçta gözlemcisinden 7.4 aldı. Ertesi hafta yine bir maça verildi. Yani
sistem tam bir rezillik. Fikret Orman da haklı olarak diyor ki; 'Cüneyt Çakır'ın suratına karşı Aziz Yıldırım tarafından söylenen cümleleri raporuna yazamayan bir hakem Fenerbahçe maçında gördüklerini nasıl çalabilir.'
Bakın nereden nereye geldik. Onun için de böyle bir hakemi bizim maça vermeyin. Ben yetkili olsam Cüneyt Çakır'ı bir hafta sonra Beşiktaş maçına veririm ama hangi Çakır'ı, Aziz Yıldırım'dan fırça yiyip raporuna bunları yazan Cüneyt Çakır'ı... Ama şimdi ağzımı açamam.
Erman gidince marka değeriniz yükseldi mi!
Bakınız Türk futbolu yıllarca geriye gitti, hâlâ da kötüye gidiyor... Digiturk'te çalışırken, bu tehlikeleri sıkça dile getiriyordum. Maalesef bazılarının işine gelmedi. Özellikle yöneticilerin, "Biz size para kazandırıyoruz, Erman Toroğlu bize çakıyor" dediler. Sonra da yayın ihalesi yapıldı. Hiç unutmuyorum o zamanki genel müdür Ertan'la, Aziz Yıldırım yan yana oturup "Marka değerini yükselteceğiz" dediler ve bu yükselmenin önündeki en büyük engelin Erman Toroğlu olduğunu, o giderse değerin yükseleceğini söylediler. Erman Toroğlu yollandı, peki sonra ne oldu? Marka değeri şimdi nerelerde...
Kamyon duvara tosladı
Türkiye'de şikeyi adaletle aklayabilirsiniz ama insanların vicdanlarında asla... Türkiye'de şike yıllarca köküne kadar yapıldı. Sonunda kamyon duvara tosladı. Biz kendi aramızdaki ligde şike de yapsak, teşvik de versek, bahisler de oynansa Avrupa bize karışmaz...
Nereye kadar? Sen onun organize ettiği turnuvalara katılana kadar... Çünkü senin malının mundar yapılmasına o fazla karışmaz ama senin malının mundarından çıkan takımın UEFA kupalarını mundar yapmasını istemez.
Onun için de 4 senedir UEFA, Türkiye'yi sopayla dövüyor.
Oylar satın alınıyor
Bu insanların oyları satın alınır. Sonra da kongreler kazanılır. Bir sene sonra da yaptıkları işler ibra edilir. Geçen sene Fikret Orman'la bizzat konuştum. Yıldırım Demirören devrinde yapılan harcamaların resmi bir kuruluş tarafından araştırması yapılmış ve bu kasaya konmuş. Bunu kulüpte birkaç kişi biliyormuş. "Neden gereken yapılmadı" diye sordum. Cevabı enteresandı. (Belki şimdi inkar eder. Çünkü bu konuşmayı yaparken ikimizden başka kimse yoktu ve ben kayda almadım) Dedi ki; "Erman Hocam ben bunu açıklarsam, önce Maliye, Beşiktaş'ı araştırma altına alır. Bu işten Yıldırım Demirören ve ekibi hapis cezası yer mi onu adalet bilir ama bu işten Beşiktaş zarar görür."
Bu şu demek; pisliği halının altına süpürdük.
Galatasaray'da herkes Ünal Aysal'a sallıyor.
Peki güzel, kongre yaptınız Aysal'ı ibra ettiniz niye? Araştırılıp evraklara bakılsaydı herkes cezasını alsaydı bu işler başınıza gelmezdi. Beyler!
Bütün kulüpler zor durumda. Türk futbolu bataklığa girmiş çırpınıyor, çırpındıkça da batıyor.
Beşiktaş, sahte evraktan Avrupa'dan men edildi.
Bu işlere neden olan kişi ise şu anda TFF Başkanı...
Fazla da söze gerek var mı!
DENİZLİ GELDİ TURŞUCU GİTTİ
Mustafa Denizli'nin Galatasaray'da tutmayacağı birinci günden belliydi, neden? 3 kupa kazanmış bir teknik direktör vardı Galatasaray'ın başında; Hamza Hamzaoğlu... Ama Hamza'nın altı oyulmaya başlanıyor, birkaç yönetici ve aile dostu başkan tarafından. Mustafa Denizli, TRT ve Digiturk'te yorum yapıyor. Orası da zaten teknik direktör pazarlama şirketi gibi oldu. Düşünün teknik direktörler başka bir televizyonda yorum yaparlarsa TFF'ye konuşabilirler mi? Hayır... Yöneticilere konuşabilirler mi? Hayır... Hakemlere konuşabilirler mi? Hayır... Niye konuşamazlar çünkü yarın teknik direktörlük yaptıklarında kötü olmak istemezler. O yüzden ne yapacaklar!
Tabii ki bol bol eyyam.
Kumdan adamlarla 3 kupa...
Hamza'nın altını oyup, son derece zamansız ve haksız bir şekilde kulüpten ayırdıktan sonra yönetimdeki muhaliflere rağmen başkan, Mustafa Denizli'yi getirdi. Şimdi ne kadar pişman olduğunu anlamıştır ama iş işten geçti. Kulüp işleri ahbap çavuş ilişkisiyle olmaz. Denizli geldi yardımcıları yok. Bir kondisyoner var, şunu söylediler, "Bu takım çalıştırılmamış." Yani Hamza Hamzaoğlu 3 kupayı hiç çalıştırılmamış kumdan adamlarla Türkiye'de kazandı o zaman. Peki o Galatasaray Denizli geldikten sonra ne oldu. Yerlerde sürünüyor. Yazık! Olan Florya'daki turşucuya oldu.
Turşular topçulardan lezzetli
Aslında adam şunu da diyebilirdi. Benim turşular, Galatasaray teknik direktörü ile futbolculardan daha lezzetli. Hiç olmazsa benim turşıların adı turşu. Onlara ne demeli!