Maraton'da yorum yapıyorum... Hiçbir kulübe hiçbir şahsa bağlı değilim... Değerinde 10 kat düşük ev de almıyorum arsa da... İddaa şirketi de çalıştırmaya kalkmıyorum.
Onun için de herkese konuşuyorum.
Sonunda ne oluyor; şu andaki çoğu kulübün yöneticisi Digiturk'e şikayete geliyorlar. "Erman Toroğlu bizim aleyhimize yayın yapıyor ama biz size para kazandırıyoruz kulüpler olarak" diyorlar Ertan'a...
O sıralar naklen yayınlarda kablolar kesiliyor, hakemlerin kafaları yarılıyor.
Şampiyonluk maçında sahaya konfetiler yağıyor, maç oynanıyor...
Yapılıyor da yapılıyor. Ben de sert tepki gösteriyorum.
Sonunda ne oluyor; Digiturk Genel Müdürü Ertan, Ali Yıldırım, Aziz Yıldırım ve Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ'ın olduğu bir toplantıda darağacında ipim çekiliyor.
Bunu da Gümüşdağ gelip Şansal'a söylüyor. Sonrasında ihale yapılıyor. İhalede Digiturk Genel Müdürü Ertan, Aziz Yıldırım açıklama yapıyorlar; "Türk futbolunun marka değerini yükselteceğiz.
Türk futbolunu uçuracağız.
Onun için de Erman Toroğlu'nun gitmesi lazım" diyorlar. Benim işime son veriyorlar.
Tebligatı da şifaen Şansal Büyüka yapıyor. (Sonra mahkemede Kur-an üzerine yemin ettiği duruşmada hatırlamıyor) Ondan sonra Türk futbolu ne oluyor...
Devamı da var Şikeler,
yolsuzluklar, rezaletler...
Transferlerdeki yolsuzluklar...
Bizzat yöneticiler tarafından soyulan kulüpler.
Sonunda iflas eden kulüpler. Her şeye göz yuman Futbol Federasyonları ve sonunda elinde sopayla Türk futboluna ve kulüplerimize darbeyi vuran UEFA...
Arkadaşlar; bunlar daha ilk sarsıntılar... Eğer işler büyürse bu işlere göz yuman futbol federasyonu olarak bizi dünya futbolundan da bir iki seneye ihraç edebilirler. Biliyorum söylediklerim zamanında da bazılarına ters gelmişti ama adamı sözle değil eylemle böyle hizaya sokarlar.
OĞUZ CUKKA PEŞİNDE
Ambleminden Türk bayrağı kaldırılıp, gelen tepkiler üzerine tekrar bayrak konan Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin üyeleri; topyekün size sesleniyorum...
Siz spor yazarları olarak Türkiye'de sporda yapılan yolsuzlukları, şikeleri, dopingleri, sahtekarlıkları ve ahlaksızlıkları yazmak, bunları kamuoyuna duyurmak ve bunların azaltılması ve ortadan kalkması için basında görev yapmıyor musunuz?
Ey Spor Yazarları'nın üyeleri; son olaylarda tavır koyanlar hariç, koymayanlara sesleniyorum. Bundan sonra ahlak konusunda yazacağınız en ufak bir şeyi artık kamuoyuna yutturamazsınız. Şimdi dönüyorum Türkiye Spor Yazarları Derneği yönetimi ve başkanına;
1- Oğuz Tongsir karının arabasını hülle yoluyla Ankara Şube'ye yolluyorsun. Sonra bomba patlıyor, ben yazıyorum, 5 ay sonra "Hibe ettim" diyorsun... Bu arabayı kendi derneğine kaça sattın? Bu arabanın piyasa değeri ne kadar? Arabada vuruk var mı? Kaç tane?
Arabayı dışarıdan birine satsan kaça satardın?
Bu arabayı Ankara'ya tırla mı yolladın yoksa araba yürüyerek mi gitti? Çünkü arabanın Ankara'ya giderken plakası yoktu. Araba satış işlemi noterden yapıldığında noter kayıtları nerede? Derneğe giren paranın muhasebe kayıtları nerede?
Bu arabanın satın alım işleminde mecburi olarak kayda girilecek miktar ne kadar ve hangi tarihte. Bu para dernek kasasına ne zaman girdi. Sonra dernek kasasından ne zaman çıktı? 5 ay sonra olay ortaya çıktığında "Hibe ettim" diyorsun. Hibe işlemleri için yapılan uygulamalar çok farklıdır. Bu rezalet 5 ay sonra ortaya çıkmasaydı ve ben bunu yazmasaydım sen cukkayı götürecek miydin Oğuz?
2-İstanbul'daki arabayı yani minibüsü derneğin muhasebecisine satmışsın doğru mu?
3- Değiştirdiğin logoyu bir şirkete vermişsin. Bu şirkete logo için ne kadar para ödendi?
4- Bu logonun üzerindeki Türk bayrağını şirket kaldırırken size sormadı mı? Şirketin mi bir bildiği vardı yoksa senin mi bir bildiğin vardı bayrak konusunda?
Bir günde kaldırılan bayrak bir günde nasıl geri geldi? Bu konuda bu şirketle Türkiye Spor Yazarları Derneği adına başka anlaşmalar yaptın mı? Bunların arasında seminer organizasyonları olabilir, alınacak reklam gelirleri olabilir?
5- Havuz çalıştırıyorsunuz, bunun için de ayrıca üye kaydediyorsunuz.
Şu anda çalıştırdığınız havuza çalışabilir raporu aldınız mı? Eğer almadıysanız yaz aylarında bu havuz patlarsa o havuza giren insanları Kabataş'tan mı toplayacaksınız?
6- Tesislerde çalışan emekçilere sigorta yaptırdınız mı? Yoksa onları sigortasız mı çalıştırıyorsunuz?
Oğuz Tongsir, TSYD'yi bakkal defteri ile mi çalıştırıyorsunuz yoksa günümüz kurallarına uyarak mı? Bakınız Maliye Bakanlığı'na ve Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü'ne buradan açık şekilde ihbar yapıyorum. TSYD'nin kesinlikle bütün girdileri ve çıktılarının araştırılması gerek. Maliye ve Sosyal Sigortalar Kurumu bu işin gereğini yapmazsa o zaman kamuoyunda diğer yaptıkları işlerde güvencelerini kaybederler.
Oğuz Tongsir, bir üniversiteyle vıcık vıcık beraberliğin oluyor ve devam ediyor. Bu üniversite sana pas atıyor, sen o üniversiteye pas atıyorsun. Bu paslaşmalarda başka spor yazarları da var mı? Bu üniversitede görev yapanlar 'Senin' Spor Yazarları Tesisleri'nde başka ihaleler aldılar mı? Bu tesiste bir yerleri çalıştırıyorlar mı? Bu işler al gülüm-ver gülüm şeklinde mi oluyor. Bunlara birkaç sefer daha değindim ama hiç cevap gelmedi.
TSYD'nin üyeleri de demek ki bu işten memnunlar. Buraya üye olan ey yazarlar, ey çizerler, ey fotoğraf çekenler sakın biriniz de çıkıp bundan sonra ahkam kesmeyin. Kamuoyundan size gelecek cevap şu olur; "Hadi lan oradan sizde."
Mustafa Sandal'ı severim, kendisine söyleseydim nasıl bir derleme yapardı bilemem ama ben uygulamayı şöyle yaptım; Onun arabası var güzel mi güzel...
Onun şoförü de var özel mi özel (işine son verdi ama) bastı mı gaza gider mi gider (Ankara'ya) Ama maalesef ruhu ve plakası yok... (plakayı ben verdim onlara 34 TSYD *HNM 06) Araba Ankara'ya gidince bu sefer oradan bir derleme yapmak lazım; Arabanın yolları taştan, sen çıkardın beni Oğuz Tongsir baştan...
Hakemlik "Adalet" demek. Aralarında adalet yok ki!
Hakemler niye kötü? Ey kamuoyu!!!
Hakemin karşılığı nedir hakim... Yani adalet... İkisi de adalet dağıtırlar. Peki bu ikisinin adalet dağıttığı yerde bunların kendi aralarında adalet doğru dağıtılmazsa, biri yer biri bakarsa aynı işi yapan biri 50 kazanır, diğeri 5 kazanırsa orada adalet olur mu? Yahu kardeşim, hakem camiasının içinde adalet doğru dağıtılmıyor.
Bu adaleti doğru dağıtılmayan camia dışarıya adaleti nasıl doğru dağıtır anlatır mısınız bana... Hakemin 6-7 tanesi 50 bin lira kazanıyor, diğerleri 5 bin lira. Şaka değil gerçek beyler.
Hakemler 2 kez para alıyor İşin
başka bir yönü daha var. Ey Maliye Bakanlığı!!!
Bütün ticarethanelere gidip denetliyorsunuz tamam... Şimdi size soruyorum; ben hakemim aylık TFF'den 20 ya da 30 bin lira alıyorum.
Dikkatinizi çekerim aylık alıyorum.
Maça gidiyorum oradan da bir 10 kağıt alıyorum, harcırah da alıyorum.
Otel ve ulaşım hariç. Kardeşim ben bir iş yaparken para alıyorsam ben o iş için para alıyorum.
O işe gittiğimde bir daha para alıyorum. Ben devlet dairesinde müfettiş olsam ve bir yere görevle gitsem ayrıca bana para mı vereceksiniz?
Hayır... Ne vereceksiniz, harcırah...
Ama Profesyonel dediğimiz hakemler iki kez para alıyorlar. Haberiniz olsun tabii senin de Ey Federasyon!!!
TSYD ve TFF incelenmeli
Bütün bu adaletsizliğin olduğu yerde de biz hakemlerden sahada adalet bekliyoruz.
Bunu uygulayan ve yapan kim TFF... Demek ki Maliye iki yere iyi bakacak. Bir hakemlere iki
TSYD'ye... Sosyal Sigortalar da TSYD'ye.
Hata o koltuğa Kuddusi'yi oturtanlarda
Gazetelerde okuyorum; Kuddusi sinirlenmiş, federasyon başkanı çok kızmış, hakem Alper Ulusoy'a ceza verilecekmiş, amatör maça çıkacakmış... Beyler!!! Hakemler amatör maçlara zaten çıkarlar, hakeme verilecek ceza Süper Lig'de kaç hafta maç idare edememesidir. Bu olaydaki en önemli şekil şudur; geçen sene Yusuf Namoğlu MHK başkanıyken liglerde neler oldu, ligin sonu nasıl bitti? En ufak bir toz kalkmadı. Çok az hatayla bu lig sonuçlandı. Peki ne değişti de Yusuf gitti, Kuddusi geldi. Yusuf'u kim gönderdiyse ve Kuddusi'yi kim getirdiyse bu olaylara sebep olan işin başındaki vatandaş O'dur. Kimse hedefi şaşırtmasın. Bu konuda bir yazı daha yazabilirim çok kimsenin de başı ağrır.