Hakemlerin kolunda iki tane saat var… Biriyle 45'er dakikaları belirlerler, diğeriyle de uzatmaya bakarlar. Hakemlere bir eğitim verirsiniz onlar da bunu sahada uygularlar. Hakemlerin oyun kurallarını uygulamaları zor bir iş değil. En aptal adama oyun kurallarını ezberletirsiniz o da papağan gibi tekrarlar. Peki yorum ne olacak? Düşünün maçın ikinci yarısı başlamış, bir takım 1-0 galip.
Gidişat onları zorlayacak. Başlıyorlar yerde yatmaya.
Öyle bağırıp, çığlık atıyorlar ki inanılır gibi değil veya öyle bir tekme yiyorlar ki tekme yiyen oyuncu 4-5 takla atıyor. En son taklada da geri dönüp hakeme bakıyor.
Valla ben futbol oynasam sana bir tekme geçirsem "ah" deme şansın yok. "Ih" diye bir ses çıkarır inlersin yerden kalkamazsın.
Prim sağlanır mı?
Hakem bunların hepsine saat tutmalı. Maçın sonunda da tam olarak oynatmalı. Peki size soruyorum; yerden kalkmayan, ağlayan futbolculardan kurulu olan takım, 82'de bir gol yiyor maç 1-1. 88'de bir gol daha yiyor maç 2-1. Bu kez başlıyorlar saldırmaya. Peki burada hakem ne yapacak? İşte yorum burada başlıyor.
82 dakika vakit geçiren takıma prim sağlayıp maçı 8 dakika uzatacak mı? Yoksa oyuncu değişikliklerini koyup maçı bitirecek mi?
Küfür kırmızıdır
Şimdi bir paragraf açalım; iki takım da kora kor mücadele ediyor, 2-3 oyuncu da değişmiş o zaman da senin maçı kısa kesmeye hakkın yok.
Çünkü seyircinin verdiği parayı helal etmesi gerek. Şimdi size tartışılacak bir yorum daha yazacağım.
Bunlar hem futbolculuğumda hem de hakemken başımdan geçti.
Ankaragücü'ndeyim. İzmir'de Altınordu ile oynuyoruz, 1-0 mağlubuz, dakika da 80 civarı. Bastırıyoruz gol atamıyoruz. Top Altay yatakhaneleri tarafından auta çıktı. Top toplayan çocuk kağnı gibi hareket edip topu atmıyor."Atsana" dedim bana "S…. lan" dedi. "Senin" dedim saymaya başladım. Hakem geldi beni oyundan attı. O çocuk da top toplamaya devam etti.
Hakem oldum aynı pozisyonları bu sefer ben yaşadım. Top toplayan çocuğu saha dışına çıkardım, futbolcuya nasihat edip oyunda tuttum. O futbolcu, top toplayan çocuğa vurduysa ki o da oldu o zaman futbolcuyu oyundan attım. Kara kaplı kitap "Küfürün hepsinde oyuncuyu atacaksın" der. Kendi arkadaşına etse bile. Size ikinci yorum; maç oynanıyor, tribünden bir futbolcuya devamlı küfür ediliyor o da o hırsla dönüp "Ben de sizin" der gibi hareket ediyor. Kitap "kırmızı" der.
Ben hakem olarak onun yanına gider, sakinleştirim oyunda tutarım.
İşte size yorum. Şimdi siz karar verin hangisi doğru…
Waterman uyanık
Son adam diye bir kavram yok. Waterman uyanık, eliyle çeliyor.
Waterman topu çeldikten sonra sağ tarafta bir adam varmış top ona yönelmişmiş, o adam topu alırmışmış, müdahale edermişmiş… Demba Ba'nın attığı top Waterman'ın yanından geçse Waterman elini vurmasa Demba Ba golü yapacak mı ona bakacaksınız. Top kalecinin elinden yön değiştirirken, kendi arkadaşına giderken o oyuncu alır mıymış bunu geçeceksiniz beyler
Eğer içeriye gelirsem o topu...
Bu Pierro olayına bayılıyorum… Göz var, mantık var. Pierro'ya ne verirsen onu alırsın. Yayıncı kuruluş Pierro'yu ayarlamış 14 santim aynı Peirro'yu TRT ayarlamış 2 cm çıkmış. Bir de ben yapayım, bakalım kaç santim çıkacak!
Yıllar önce yayıncı kuruluşta çalışırken bir Pierro uygulaması yaptık.
Gündem topun çizgiyi geçip geçmediğiydi.
Bizim yaptığımız programda top gol oldu. Aynı gün, aynı saatte başka bir televizyon da başka bir Pierro getirmiş onunkinde gol olmamış. 15 gün Türkiye bu Pierro ile dalga geçti. Allah büyük ya o olaydan 20 gün sonra yine bir Beşiktaş maçında "top çizgiyi geçti mi geçmedi mi" tartışması oldu. Yanlış hatırlamıyorsam kalede Zafer vardı.
Mertlik bozuldu!
Pozisyon da Alsancak Stadı'nın duvar tarafındaki kalesinde cereyan etti. Ben de maçtayım, pozisyona uzağım ama tüm taraftar bana döndü: "Hocam bakalım sizin Pierro ne diyecek öbürü ne diyecek" diye dalgasını geçti. Pazar günü yayına girdik. Yönetmen devamlı kasetlerle odaya girip çıkıyor. Şansal, Uğur'a sordu "Pierro'cu çalışıyor mu?" Son gelişinde Uğur, Şansal'ın kulağına bir şeyler söyledi. "Ne oldu" dedim. "Pierro'cu topu sokayım mı çıkarayım mı diye soruyor" dedi. Ben de kontak attı. Dedim ki içeriye gelirsem o topu…. Devam ettim gittim…. Ondan sonra da Pierro'cunun sonu oldu. Kestirmeden bir şey söyleyeyim; ofsayta koldu, kafaydı, omuzdu girdi mertlik bozuldu
Şampiyonu hakem belirler!
Hakemler şampiyonluğu belirler mi? Dağlara taşlara yaparlarsa belirlerler. Futbolcu hakeme saygı duyarsa, kararına da saygı duyar. Yönetici hakeme saygı duyarsa, futbolcu da saygı duyar. Hakemler de doğru işler yapmaya başlarlar. Ama maalesef hala büyük takım küçük takım sorunu, verilen kararlarda net bir şekilde devam ediyor. Yani dikkat edin belki kendi aralarındaki maçlarda şampiyon belli olmayacak ama hangi büyük takım küçük takımı badem yaparsa o şampiyon olacak.
Bunu da sağlayacak olan hakemdir.
DEVAMI YARIN