Gençler hatırlamaz, eskiden Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü vardı. Sonra ismi Gençlik Spor Genel Müdürlüğü oldu. Bütün branşlar gibi futbol da bu kuruluşa bağlıydı. Bu kuruluşun başındaki adamın havasından geçilmezdi.
Sonra futbol özerk olup bu kuruluştan ayrıldı. Bu kuruluşun ne yaptığını, başkanının kim olduğunu kamuoyu bilmez oldu. Futbol işte öyle bir güç.
Kulüpler Birliği'nin yapacağı iş, doğru bir iş. İşimize gelince bu işi yapan iyi ülkeleri hemen öne atar, "Almanya, İngiltere'de böyle" deriz. Peki Almanya ve İngiltere'de kulüpler, dernekler kanununa göre mi yönetiliyor? Bu işi yapmak için yeni çıkarılacak kanunun içine çok net bir şekilde cümleler yerleştirilmeli.
Bunların bir kısmı için daha evvelden hazırlıklar yapıldı. Ama bu kanunun seçimlerden önce çıkması zor görünüyor. Peki parayı Futbol Federasyonu'nun elinden alırsanız, Futbol Federasyonu'nun havası ne olur? Balon gibi söner...
Zurnanın son deliği olur. Çünkü para kimdeyse kral odur. Buradaki olay kulüplerin para kazanması değil. Kazandıkları paranın nerelere harcanacağıdır. Şu anda rezalet durumda olan futbol, aynı kafa yapısıyla idare edilirse yine bir halt olmaz. Sadece yetki, birilerinden birilerine geçer.
Kırkpınar misali!..
Bugünkü görüntüde 'bu iş hakikaten düzgün yapılsın, futbol ileri gitsin' diye mi öne atılıyor yoksa Futbol Federasyonu Başkanı ile Kulüpler Birliği Başkanı, Kırkpınar'da olduğu gibi birbirlerine yoklama mı çekiyor? Federasyon bu işi kesinlikle istemez. O zaman neler olacak, göreceğiz. Göksel Gümüşdağ geçtiğimiz dönemde Federasyon Başkanı olmak istemiş ama tapeler ortaya dökülünce sahneden çekilmişti. Geçenlerde Yıldırım Demirören tekrar aday olacağını söylemişti. Gümüşdağ herhalde o koltuğun boşalmayacağını anlayınca federasyonun arkasından dolanıyor. Şunu altını çizerek söylüyorum; bu iş başarılı olursa kulüplerimiz ve futbolumuz için iyi olur. Ama bu parayı şu anda olduğu gibi kullanırlarsa o zaman daha da büyük hüsran yaşarız. Çünkü bizdeki bazı hastalıklar çabuk çabuk geçmiyor. Bulaşıcı herhalde
FUTBOLCULARDAN AKILLI DEGİLSİNİZ
Tartışmalar büyüyünce, ek bazı cümleler ilave ediyorlar.
Çünkü kuralı koyarken, kendileri de bazı şeylerin farkında değiller ama biz Avrupalı yapınca, ona körü körüne itaat ederiz. Kendimizden bir şey katmayız, katamayız. Bizde maalesef bu aşağılık kompleksi var. Beyler bakın; Amerika'da futbol fazla izlenmez.
Niye? Gol adedi az olduğu için onlar skorun daha fazla olduğu basketbola, Amerikan futboluna yönelirler. FIFA yıllarca gol attırmaya çare bulmak için habire kural değiştiriyor. Bu kuralları niye değiştiriyor, golü artırmak için. Yani kısaca gole prim veriyor.
Hakemler de buna göre yorumlamaya mecbur. Yıllardır sahanın boyutları aynı. Oyuncu adedi de değiştirilmiyor.
Ama teknoloji o kadar artıyor, futbol o kadar süratleniyor ki artık oyun alanının metrekaresi futbolculara dar geliyor. O zaman ne yapmak gerek, gol adedini engelleyeni oyun harici yapacaksın.
Yani oyuncu eksilteceksin. Yeni kurallar hep kolay oyuncu eksiltme üzerine yapılıyor.
Neye göre yorum
Dönelim bize... Yorumlar neye göre yapılıyor? Bir kısım amcalar televizyonlara çıkıp yorum yapıyorlar.
Bir kısım eski hakemler de yorum yapıyorlar. Eğer teknik direktörseniz futbolcuyu, hakemi, yöneticiyi, federasyonu hatta basını tenkit edemezsiniz. Yarın teknik direktörlük yaptığınızda sizi oyarlar. Şimdi dönelim MHK'da görev yapanlar, gelecekte görev yapacaklar, gözlemcilik yapanlar ve gelecekte gözlemcilik yapacaklar da doğru yorum yapamazlar. O zaman da takıma göre futbolcuya göre yorum yapılır. Neymiş efendim havadan gelen topun şiddeti, yönü, düştüğü yer Emenike'ye çok uzakmış da, 2 metre yakın olsa bariz gol şansı olacakmış. Beyler hepsini geçin. Size tek bir sorum var; madem Emenike çok kabiliyetsiz, o topu yakalayamayacak, madem Emenike o topu stop edemeyecek (Demba Ba olsa başka mı yorum yapacaktınız?) o zaman yaptığınız yorum futbolcu kapasitesine göre mi olacak?
Madem o pozisyon bariz gol şansı değil de o pozisyondan hiçbir halt olmayacak niye rakip takım oyuncusu Emenike'yi indiriyor. Ey hakemler siz futbolculardan daha zeki ve akıllı değilsiniz. Orada futbolcu, diğer oyuncunun gol yapacağını hissettiği için Emenike'yi indiriyor. Çünkü futbolcular futbolun ruhunu bizim hakemlere göre daha iyi biliyorlar.
Kolaya kaçıyorlar
Passolig başarılı gidiyor.
Eksikleri yok mu? Çok...
Uygulamaya devam edilmesi ama eksiklerin de süratle giderilmesi lazım. Saha kapatma cezalarından tribün kapatmaya geldik ama arkadaşlar siz durmadan tribün kapatmaya başladınız. Peki o zaman statlardaki kameralar acaba ne işe yarıyor? Bu işlerin elebaşlarını kameralarla cımbız gibi ayıklayıp, onları stada sokmayın. Kolayına gidip tribün kapatıyorsunuz. Bu kafada devam ederseniz "Düzgün seyirci gelsin" derken, o düzgün seyirciyi kaçırırsınız. İnsanlar sezonluk bilet almışlar ama sürekli tribün kapatma cezası yiyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor. Yapanın yanına kar kalıyor, kameralar da boşuna çalışıyor.
Özel işleri için mi?
Yıldırım Demirören, geçenlerde TFF Başkanı sıfatıyla KKTC'ye gidiyor. KKTC Futbol Federasyonu'na uğramadan doğruca Devlet Başkanı Derviş Eroğlu'na çıkıyor.
Yalnız futbol mu konuşuyorlar, yoksa Kıbrıs'la ilgili özel işlerde mi var onu bilemeyiz. Aradan bir müddet geçiyor, FIFA'dan KKTC Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu'na bir bildirim geliyor. "Sayın Başkan, Türk Futbol Federasyonu bize KKTC'de temsilcilik açmak için yazılı müracaatta bulunmuştur. Bu müracaattaki kağıt da ektedir.
Bu konuda bilginiz var mıdır?
Görüşünüz nedir?" Sertoğlu, beyninden vurulmuşa dönüyor. Yani Yıldırım Demirören, Federasyon Başkanı'nı zurnanın son deliği yapmış. Aslında onu bile yapmamış.
Temsilcilik istemiyoruz
Kıbrıslı Türkler inanılmaz tepki koyuyorlar ve FIFA'ya şu yazıyı yazıyorlar: "Türk Futbol Federasyonu size bu yazıyı yazarken bize danışmadı. Sizin yazınızla haberimiz oldu. Böyle bir durumda, Türk Futbol Federasyonu'nun burada bir temsilcilik açmasını istemiyoruz. Federasyonun önce bizimle temas etmesi gerekirdi" diyorlar ve FIFA'ya Federasyon olarak bizi bir yere koyduğunuz ve bize fikrimizi sorduğunuz için çok teşekkür ederiz (yani kısaca bizi adam yerine koyduğunuz için teşekkür ederiz ey FIFA) diyorlar.
Bu olayı duyunca ben de gerçekten de büyük hayretler içinde kaldım.
Yorum yapmaya gerek var mı, bilmiyorum. Böyle bir olayda yorum yapmak bile ayıp olur...