Türk halkı olarak bazen kendimize fazla güvenmiyoruz.
Yabancı yapınca bize daha iyi geliyor ve hemen taklit ediyoruz.
Aynen maymun gibi... Ama bizden birileri yaptığı zaman tenkit ediyoruz...
Fazla uzağa gitmeyin... 'Eboue'ye gösterilen muzdan 'bahsediyorum.
Utanmadan ve sıkılmadan 'bu insanlık suçunu işleyenler', olayı örtbas etmeye çalışıyor. Yine utanmadan ve sıkılmadan basın toplantısı yapıp 'mide ağrıları için doktorun muz verdiğini' söylediler. İnkar ettiler.
Sonra Telegol'de ben bunu karamizah biçimine soktum ve 'Gökmen'e muz yedirdim.' Bir kısım medya aleyhimize ayaklandı.
PEKİ NE DEĞİŞTİ?
Peki ne değişti de; 6 ay sonra 'yabancı bir futbolcu muz yedi' diye tepeden tırnağa herkes olayı 'protesto etmek' için muz yemeye başladı. Ey muz yiyen Türkiye'deki kardeşlerim. Sizlerin artık 'muz yemeye' hakkınız yok.
Siz bu yapılanları birinci günü kalkıp da şiddetle protesto etmediğiniz ve 'olayın üstünü örtmeye' çalıştığınız için, şimdi sakın kalkıp 'artistlik yaparak' muz yemeye kalkmayın. Çünkü siz zaten 'ayvayı' yemiştiniz...
'KÜLOT' BİLE ALAMAZLAR
Bakınız 'e-bilet'e karşı gelenler var. Bunların bir kısmı yönetici. Neden; tribünlere hakim olamayacaklar. Çünkü onlar hep ikili oynuyorlar. Özellikle de tribüne oynuyorlar. Peki diğer grup hangisi? Etrafta, sağda solda aramayın. Bu gruplar geçen hafta Beyoğlu'nda bütün takımların formalarını giyerek, etrafa saldırdılar. Bakın fotoğraftaki profillere. Bunların maça gidecek paralarını bırakın, tahmin ediyorum, çoğunun külot alacak parası yoktur... Ama protesto ediyorlar...
Neden?.. Avantalar kesilecek.
Yalnız bilet mi?.. Hayır...
Seyahati var, otobüs, hatta uçak... Orada yatacak yerler, yemekler hep avanta. Bunları kimler veriyor? 'E-bilet'e karşı olan yöneticiler... Bakın düz
mantık gittiğiniz zaman her şeyi çıkartıyoruz...
BAŞARILI OLAMAZSINIZ
Yaşlıca bir beyefendi benden rica etti ve aynı yerde oturmamızı istedi.
Sonra hemen de konuya girdi: "Erman hocam; Ben G.Saray Divan Kurulu üyesiyim. Türk futbolunda her şey çok kötü. Şiddet gittikçe tırmanıyor. Aynı şekilde F.Bahçe Divan Kurulu'nda bir arkadaşım var. Onunla oturduk konuştuk.
Bu işler aşağıdan olmayacak. Onun için biz en tepeden Divan Kurulları'ndan başlayarak, karşılıklı olarak girişim yapalım dedik. Siz bu konuya ne dersiniz? Başarılı olur muyuz?" diye sordu. "Kesinlikle olamazsınız" diye kestim attım. Şaşırdı..
Bundan çok fazla değil, bir hafta önce...
Fenerbahçe Divan Kurulu'nda Aziz Yıldırım konuşuyor; "Ben şike yapmadım" diyor. "Eğer yaptıysam da bunu F.Bahçe için yaptım" diye devam ediyor.
Ve o anda salonda bulunanların yüzde 70'i Aziz Yıldırım'ı çılgınca alkışlıyor.
Haydi şimdi buyrun cenaze namazına...
ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE!.
Divan Kurulu dediğimiz en üstteki grubun bu zihniyeti devam ettiği sürece, Türkiye'de bu işin üstten de alttan da hallolacağı görüşünde değilim. Kesin ve net kuralları, koşulsuz şekilde uygulayacaksınız.
İşte o zaman belki önüne geçebilirsiniz.
KURŞUN DEĞİL GÜNEŞ IŞIĞI!
İstanbul'un göbeğinde bir gece kulübü.
İnsanlar yürüye yürüye, silahları bellerinde içeri giriyorlar. Arama tarama yok. Buralara polis baskınları da yok. Ve bunlar ateş açıyorlar. Ateşi havaya açıyorlar, kurşun tavana vurup tesadüf o ki futbolculara geliyor. Mübarek kurşun değil, güneş ışığı. Ayna ile yönlendiriyorsun. Ve bu vatandaş hâlâ yakalanmıyor. Aramızda geziyor.
Yakalansa olayın daha farklı boyutları da ortaya çıkacak. Belki de yakalanması istenmiyor. Bu da ayrı bir konu...
Tinercilere de mi özel izin!
Söz emniyetten açılmışken, yine Beyoğlu'na geleceğim. Tinerciler, Beyoğlu'nda yine cirit atmaya devam ediyor. Yerli yabancı turistlere, kadınlara saldırıyorlar. Gözünüz arkada yürüyorsunuz. Para vermezseniz, her an bir bıçak yiyebilir, yaralanıp ölebilirsiniz.
Acaba bu tinerciler de özel izinle mi Beyoğlu'nda geziyorlar!
DÜNYA KUPASI KURTARIR MI?
Cüneyt Çakır, Serdar Çakır ile Süleyman Abay'ın derneğe olan borçları hâlâ duruyor. Maçlarda yaptığı hataların parayla cezaya çevrilip zaten ödenme şansı yok. Ama hiç olmazsa diğer hakemleri aptal yerine koymasınlar, şu borçlarını ödesinler. Hakemlerin bir kısmı da espri bir yana, şöyle diyor:" Cüneyt Çakır, Dünya Kupası'nda fazla maç yönetirse, kendisinin, babasının ve Abay'ın borcunu öder!.."