Hakemi de yendiler

"F.Bahçe'yi her takım yenebilir. Yeter ki korkmasın, geri çekilmesin" diyordum; Ertuğrul Sağlam, 2-1'i bulmasına karşın '3 olsun' diye oynadı, amacına ulaştı. Ersun Yanal, 'rakip hücuma kalktığı anda faulle durdurun' diyor. Eskişehir'in 21 tane akını kasti faullerle daha başlarken öldürüldü. Maçın hakemi uyarmadı bile!

Bu hafta Galatasaray'ın galibiyetini değerli hale getiren, biraz da Fenerbahçe'nin yenilmesiydi. Eskişehir, bu sezon son dakikalarda aldığı puanlarla ün yapan güçlü rakibini, 83. dakikada attığı golle; yani bir nevi kendi silahıyla vurdu. Fenerbahçe'de, bir rehavet söz konusu mu?
Ne diyeceğimi tahmin ediyorsun!.. "Fenerbahçe'yi her takım yenebilir. Yeter ki Fenerbahçe'den korkmasın; Fenerbahçe'nin üstüne oynasın. Yeter ki son dakikalarda geri çekilmesin; kapanmasın. Çünkü Fenerbahçe'nin sağ bekinden sol bekine hepsi, gol atma yeteneği olan adamlar. Sen kapanıp da bunların hepsini 18'ine getirdiğinde, golü yersin. Fenerbahçe'nin formülü bu... Ama savunması kötü; üstüne gittiğinde dağıtırsın, üstüne gittiğinde gol atarsın. Yeter ki öne geçtiğinde geri çekilme; oynamaya devam et" diyordum. Eskişehir ne yaptı; maç hiç beklenmedik bir zamanda, ilk yarının sonunda 1-1 olduğu zaman, Ertuğrul Sağlam ikinci yarıya nasıl başladı? 'Beraberliği koruyayım' diye mi; yoksa 'Bir tane daha atayım' diye mi çıktı? 2-1'den sonra ne yaptı Ertuğrul Sağlam; 'üç olsun' diye oynadı.
'PENALTI' DERLERDi

Son dakikaların coşkulu takımı Fenerbahçe, bu defa karşılayan taraftaydı. Sahasından çıkamadı.
'Son dakikaların coşkulu takımı'nın sırrı, Fenerbahçe'nin coşkusu değil. Son dakikalarda coşkulu görünmesi, rakip takımın 11 kişi ile kendi 18'ine çekilmesinden kaynaklanıyor. Kalecisi hariç, her oyuncusu golcü olan takıma karşı; sen kendi 18'inde oyunu kabul edersen, golü yersin. Biri olmazsa, birini atıyor adamlar... Bugüne kadar da atıyorlardı ve ben de her seferinde, "Yapmayın, etmeyin, korkmayın, çekinmeyin" diyordum. Maç bitti; ertesi gün 'Ne diyecekler' diye gazetelere baktım. 'Eskişehir hakemi de yendi' diyen, bir tane gazete yoktu!.. Bir de hakem (Mustafa Kamil Abitoğlu), göklere çıkarılıyor!.. Hakemin bir büyük hatası varmış: Kuyt'ın elle attığı golü vermemiş!.. Ben böyle şey görmedim! Şimdi, pozisyonu şöyle düşünelim: Kuyt, aynı pozisyonda topla beraber kaleye giderken, Eskişehir kalecisi uçuyor; kayıyor. Elleri, Kuyt'ın ayaklarına takılıyor ve Kuyt, takla atıyor. Bütün medya, 'Penaltı' diye ayağa kalkmaz mı? 'Kaydı da eli oradan, Kuyt'ın ayağına değdi' diye... Böyle bir şey yok! Kuyt'ın, auta giden topu sürükleyerek ve de vurarak -vurduğunu da görüyoruz- kaleye soktuğunu görüyoruz; hâlâ, -Sevgili Rıdvan Dilmen başta- 'Golü vermedi' diyorlar. Ersun Yanal oyuncularına, 'Hücuma kalktığı anda rakibi, faulle durdurun' diyor. Ersun Yanal'ın takımlarında bu var; hangi takımı yönetirse yönetsin, var... Türkiye'nin hakemleri bunu bilmez mi!... FIFA diyor ki: 'Televizyon başındaki ve tribündeki seyirci, faul seyretmek istemez; futbol seyretmek ister. Hücuma kalkan futbolcuyu, faulle durdurmak; kasti fauldür. Bir kere uyarın; arkadan yine yaparsa, kart gösterin.' Eskişehir maçında, 21 tane faulü var Fenerbahçe'nin!.. Bunların hemen hemen hepsi, Eskişehir hücuma kalkarken santra üzerinde yapılmış fauller... Maçın hakemi, bırak kart göstermeyi; uyarmadı bile!.. Faul verdi; geçti. Eskişehir'in 21 tane akını, başlarken öldürüldü; kasti faullerle... Bu hakeme, 'İyi' diyorlar! Akıllı hakem, çaldığı düdükle taraf tutmaz; rezil olur çünkü o zaman... Çalmadığın düdük ve göstermediğin kartla, bir takımı o kadar güzel tutarsın ki!.. Sıfır numara Fenerbahçeliydi maçın hakemi; Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusuydu! Onun için, Eskişehir'in galibiyeti çok kıymetli... Fenerbahçe'yi yenerken, hakemi de yendiler.
Fenerbahçe'de Emenike'nin ardından, Webo da sakatlandı. Ara transfer döneminde, bazı isimler konuşuldu ama yeni bir oyuncu alınmadı. Forvete bir takviye gerekir miydi?
Aslında Fenerbahçe'nin hatası, 'Benim üç tane santrforum var' diyerek Semih'i göndermekti. 'Fenerbahçe'ye bir santrfor lazım.' Ne kadar lazım; iki hafta... Çünkü Emenike de, Webo da iki hafta sonra iyileşecek. İki hafta için bunların ayarında alacağın adamın, Fenerbahçe'ye maliyeti 8-10 milyon euro'dan aşağı olmaz. İki hafta için bu para verilir mi? Diyelim verdin; bulunur mu? Santrforlar, 'Fenerbahçe beni alsın' diye kol gezmiyor piyasada... Tabii 'lazım' ama yarın Webo ve Emenike iyileşince, aldığın adamı ne yapacaksın!..
Cenk Tosun'un adı geçiyordu. Belki yerli bir isim olabilirdi.
Sen, Cenk'in yerinde olsan gelir misin? Emenike, Webo, Sow; bir de Kuyt varken...
Federasyonun, 'çirkin ve kötü tezahüratta süreklilik aranması' şartını kaldırması, kulüplerin tepkisini çekti. Bu doğru bir karar mı ve tribünlere nasıl yansır?
Federasyon mu kaldırdı, Ankara'dan emir mi geldi; ben bilmiyorum. Çünkü ben artık, bu federasyona zerre kadar inanmıyorum. Bu federasyon, Spor Bakanı'nın kuklası ve bu yapılan değişiklik, çok yanlış bir değişiklik. Fenerbahçe'ye, fevkalade haksız bir ceza verildi. Bugün ayarlanmış 20-30 tane adam, bir takımı yakmak için yeterli. Böyle bir şey olmaz.
DANY HER YERDE OYNAR
Beşiktaş, Dany'yi transfer etti ama siyahbeyazlı taraftar, "Galatasaray'ın ıskartası alındı" diye tepki gösteriyor.
Yani, bu yanlış bir düşünce... Mancini, gidene kadar oynattı Dany'yi... Fatih Terim zamanında alındı ve Galatasaray, 3.3 milyon euro da bonservis ücreti ödedi. Dany; Beşiktaş'ta, Fenerbahçe'de, Galatasaray'da, her takımda oynayabilecek bir adam. Gaziantep'te de harika top oynuyordu. Bugün Beşiktaş'ın bir stopere ihtiyacı varsa Dany'yi kullanabilir.
Beşiktaş'ta pek beğenilmedi ama Galatasaray'da da 'Dany yerine Chedjou gitse, daha iyi olurdu' diyenler var...
Galatasaray'ın, yabancı kontenjanını stoperde kullanmaması lazım. Çünkü Galatasaray'ın, ileride oynayacak çok iyi elemanları var. Bunların büyük bir bölümü, forma fırsatı bile bulamadan gitti. İşte Riera, işte Amrabat; ayağı kırılmasa Bruma'nın durumu da aynı... O da tribünde oturuyordu. Neden? Çünkü iki tane stoperle çıkıyorlar; bir de Muslera, üç... Geriye kalıyor üç tane yer. Melo'yu oynatacaksın, dört; Sneijder ile Drogba'yı oynatacaksın, altı; bitti! Düşün ki bir de Eboue var. Galatasaray'ın kaliteli ayaklarını tribüne çıkarıp, stoperleri oynatmanın alemi yok. İşte Semih ile Gökhan, o işi yapıyor. İşte Hakan ile Semih, o işi yapıyor. İşte Ceyhun, o işi yapıyor. İşte şimdi aldıkları Salih, o işi yapar. Ama forvet oyuncusu olmak, golcü olmak, oyun kurucu olmak; kolay iş değil... Bunun için olağanüstü yetenek gerekir. Yabancı kontenjanını olağanüstü yetenek gerektirmeyen yerlerde kullanmak, doğru değil... Onun için Galatasaray'ın Dany'e de, Chedjou'ya da ihtiyacı yok.
***
HAZIR GELEN YOK
Mancini'nin, Sabri tercihi ilginçti. Solda oynattı ve Sabri yeni yerinde, oldukça başarılı bir performans sergiledi.
Sabri, bu takımın en yürekten Galatasaraylısı... Galatasaray'ın simgesi olacak adam... Bursa karşısında da gayet iyi oynadı. Sahanın en iyilerinden biriydi. Kameralar, Brezilya'dan gelen sol beki gösteriyordu zaman zaman; herhalde 'Ben bu takıma nasıl gireceğim' diye düşünüyordu.
Galatasaray, ara transferde kadrosuna önemli takviyeler yaptı.
Galatasaray'a, hazır durumda gelen adam yok. Gelenlerin hiçbiri; Sneijder, Drogba gibi 'gelir ve oynar' denilecek adamlar değil. Bunların hepsi; Bruma gibi 'Oynatır, satar; para kazanırız' diye alınan isimler... Bursa maçındaki 11 böyle oynadığı zaman da hakikaten Hajrovic dahil, forma kapmaları zor.
ALPER'i KAÇIRDILAR
Yerli oyuncu eksikliği hissediliyordu; Umut, Salih, Veysel, Koray, Oğuzhan, İbrahim Coşkun gibi genç isimler kadroya katıldı. Bu oyuncularla, açığın kapatıldığını söyleyebilir miyiz?
Bunlara 'kötü' demeye imkân yok. Ama zamanında Alper Potuk'un, Hasan Ali Kaldırım'ın transferlerinin yapılmasını isterdim. Şampiyonluğa oynayan bir takımsan, Avrupa'da iddialı bir takımsan; sadece ileriyi değil, bugünü de düşünmek zorundasın...
***
iYi BiR ANTRENÖRLE BAŞARILI OLURLAR
2014 FIBA Dünya Kupası'na katılacak son dört takım belli oldu. Yunanistan, Finlandiya ve Brezilya ile birlikte Türkiye; Wild Card alan dört ülkeden biri oldu. 12 Dev Adam, son dönemde bekleneni veremiyor. Bundan sonrası için neler söyleyeceksiniz?
Evvela niye 'Wild Card'ı aldık? Çünkü girmeyi beceremedik.
1 milyon İsviçre Frank'ına mal oldu.
Parayı bastırdık. Bir de en büyük sponsorlarından bir tanesi, Türk Hava Yolları... Türk şirketi... Şimdi önemli olan, 'Wild Card'ı iyi kullanmak. İyi kullanmak için:
1- İyi bir antrenör seçmek lazım.
2- Amerika'da oynayan oyuncularımızı, kapris falan yapmadan değerlendirebilmemiz lazım... NBA'yi takip ediyorum; Enes Kanter ile Ersan İlyasova hemen hemen her maçta, sahanın en iyi oyuncuları arasında... Bu iki adamı, kaprislerden dolayı kullanamadık.
YENi BAKAN SORACAK MI!
Onun için iyi bir hoca bulunmalı. Yerli diyorlarsa; Ergin Ataman olabilir. Yabancı diyorlarsa; Obradovic olabilir ki Fenerbahçe'nin antrenörü olması önemli değil. Tanjevic de Fenerbahçe'nin antrenörüydü. İyi bir hoca ile iyi bir Türk takımı, güzel şeyler yapabilir. Böylece Turgay Demirel'e, 28.5 milyon dolar daha ikramiye verilir; 'Al bunları canının istediği gibi dağıt' diye... O da canının istediği gibi dağıtır! Kimseye de hiçbir açıklama yapmaz!.. Bunları yeni bakan, yeni (Çağatay) Kılıç için söylüyorum. Bakalım o, öğrenmeyi başarabilecek mi! 'Ya sen 'Wild Card'ı aldın ama geçen Dünya Kupası'ndan kalma vermediğin bir 28.5 milyon dolar hesabı var. Şunu bir anlat bakalım da bu Hıncal Uluç'un dilinden bir kurtulalım.' Türkiye'de balık hafızalı ya medya... Herkesi öyle zannediyorlar. Hayır! Benim, o hesabın verileceği güne kadar unutmayacağımı görecekler. Turgay Demirel, o 28.5 milyon doları ıslak imzalı fişleriyle, basın toplantısında medyanın önüne koyacak: 'Şu adama, şu kadar milyonu, şu tarihte verdim. Şu adama, şu kadar milyonu, şu tarihte verdim.'
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.